Translation of "Onların" in Chinese

0.111 sec.

Examples of using "Onların" in a sentence and their chinese translations:

- Onların düğünü yarın.
- Onların düğünleri yarın.

他們明天舉行婚禮。

Onların isimlerini hatırlayamadım.

我不記得他們的名字了。

Onların kızı hemşire.

他们的女儿是护士。

Onların geldiğini sanmıyorum.

我觉得他们不会来了。

Onların atı var.

他们有马。

Onların hepsi geldi.

他们全都来了。

Onların ağaçlarını dikmiyorum.

我不种他们的树。

Onların söylediğine inanıyorum.

我相信他們說的話。

Şu kitap onların.

那儿的书是他们的。

Onların işleri var.

他們有工作。

Onların hepsi kovulmalı.

他們全部都應該被開除。

Onların bulantısı vardı.

他们觉得很恶心。

Onların hepsi biliyorlardı.

他们都知道。

Onların öldürülmesini istiyorum.

我想讓他們死。

Bu onların evidir.

这是他们家。

Onlar onların kitapları.

这是他们的书。

- Onların hepsi masum çocuklar.
- Onların hepsi zararsız çocuklar.

- 他们都是天真的孩子。
- 他们都是无辜的孩子。

- Onların kazanacağından eminim.
- Ben onların kazanacaklarından eminim.
- Eminim kazanacaklar.

- 我確定他們會贏。
- 我相信他們會贏。

Onların sığırlarının hepsi şişman.

他們的牛都很肥。

Onların ana dili Fransızca.

他们的母语是法语。

Onların istediklerini yapmayı reddetti.

她拒絕做他們想要的事。

Onların hepsi kolej öğrencisidir.

他們都是大學生。

Onların hepsi gülmekten patladılar.

他们都哈哈大笑起来。

Onların bütün çabaları boşunaydı.

他們的努力都白費了。

Onların hepsi fakir değil.

他们都不穷。

Onların evlenmeleri olası değil.

他們沒有甚麼可能會結婚。

Onların hepsi restorana gittiler.

他們都去了這家餐廳。

Onların hepsi aynı mı?

他们都是一样的吗?

Onların bir atı var.

他们有马。

Onların sorularına cevap veremez.

他不能回答他们的问题。

Onların hepsi bunu yaptı.

他们都做了。

Onların işi patatesleri kızartmak.

他们的工作是煎土豆。

Onların kim olduğunu bilir.

他知道他们是谁。

Onların kim olduğunu biliriz.

我们知道他们是谁。

Onların saçlarını tıraş etmem.

我沒剪過他們的頭髮。

Onların yardımına ihtiyacın olacak.

你会需要他们的帮助。

Bu onların tek seçeneği.

这是他们唯一的选择。

Onların yalan söylediği belliydi.

他們分明說了謊。

Onların iki gölgesi örtüşüyor.

他们俩的影子重叠在一起。

Onların ikisini de severim.

我喜欢他们每一个。

Onların hepsi aynı boyutta.

他們都是一樣的大小。

Onların bizi duyabileceğinden eminim.

我確定他們能聽見我們的聲音。

Onların kim olduklarını düşünüyorsun?

你认为他们是谁?

Onların Beyzbol oynamasını izledik.

我們看著他們打棒球。

Onların hepsi iyi öğretmenler.

他们都是好老师。

Onların düğünleri yarın olacak.

他们的婚礼将在明天举行。

Onların düğününe davet edildim.

我被邀請參加他們的婚禮。

Onların hepsi böyle mi?

他们都像这一样吗?

Onların ikisi de sanatçı.

他们都是艺术家。

Bu onların suçu değil.

那不是他们的错。

Onların yardımına bel bağlayamazsın.

你不能指望他们的帮助。

Onların bebeği zaten yürüyebiliyor.

他們的小嬰孩已經會走路了。

Onların evi yeniden yapılandırılıyor.

他們的房子正在裝潢。

Onların hepsi mevcut değiller.

他們所有的人都沒有出席。

Onların davetini kabul etmedi.

他沒有接受他們的邀請。

Onların hepsi iyi öğretmen.

他们都是好老师。

Onların çabalarına gerçekten minnettarız.

我们真的感激他们的努力。

- Onların nerede olduğunu bilmek istiyorum.
- Onların nerede olduklarını bilmek istiyorum.

我想知道他们在哪。

- Onların bir nedene ihtiyacı yok.
- Onların bir sebebe ihtiyacı yok.

他们不需要理由。

Onların arkasındaki adam piyano çalıyordu.

在他們身後的男人正在彈鋼琴。

Onların hepsi onun şakalarına güldü.

他們全都被他的笑話逗笑了。

Onların planı hakkında şey bilmiyorum.

我對他們的計劃一無所知。

Onların hangi trende olacaklarını bilmiyorduk.

我們不知道他們會乘哪一班列車。

O, onların ona yaptıklarına kızgın.

他們對他做的事使他感到十分憤怒。

Onların hepsi yeni arabamı kıskandı.

他们都羡慕我的新车。

Onların büyük bir evi var.

他们有个大房子。

O onların ricasına kulak asmadı.

他对他们的请求置若罔闻。

Onların pek çok arkadaşı var.

他们有很多朋友。

Başta onların hasta olduğunu düşündüm.

一开始,我以为他病了。

Onların hepsi teklifi kabul etti.

他們所有的人都同意這項建議。

Askerler onların emirlerini uygulamak zorundadır.

軍人必須履行他們的命令。

Onların birbirlerine âşık olduğunu biliyorum.

我知道他们在相爱。

Belki onların bir şeyi var.

他们可能有点什么。

Onların malları en yüksek kalitedir.

他们的货品有着最高的品质。

Onların fark ettiğini düşünüyor musun?

你认为他们注意了吗?

Onların ikisi de benden hoşlanmazlar.

他们俩都不喜欢我。

Onların nereden geldiklerini biliyor musunuz?

你知道他们来自哪里吗?

Polis, onların çantalarını kontrol ediyor.

警察正在检查他们的包。

Onların evliliklerinden haberin olmamasına şaşırdım.

我很惊讶,你竟然不知道他们结婚。

Onların on iki çocuğu var.

他们有12个孩子。

Onların çok eğlenceli olduğunu düşünüyorum.

我看他们是特别好玩。

Onların şimdi üç çocukları var.

- 他們現在有三個小孩。
- 现在他们有三个孩子。

Onların planı bana ilginç görünüyor.

他们的计划对我来说很有意思。

Onların erkek çocuğunun adı John.

他們兒子的名字是約翰。

Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.

- 他們都在尋找這個失蹤的孩子。
- 他們都在尋找這個走失的孩子。

Onların her ikisi de odadalar.

他們兩個人都在房間裡。

Onların oldukça iyi olduklarını duyuyorum.

我听说他们挺好。

Ben hiç onların saçlarını kesmedim.

我沒剪過他們的頭髮。

Onların yapabildiğinden daha fazlasını yapabiliriz.

我們能比他們做得多。

Onların karar vermesine izin ver.

讓他們決定。

Kısa sürede onların hızına yetiştim.

我很快就趕上了他們。

Onların dostluğu bizi derinden duygulandırdı.

他们的友情深深地感动了我们。

Onların bizi izlediğini düşünüyor musun?

你认为他们跟着我们吗?

Onların bizden öğrenmesine izin ver.

- 让他们受业(于我们)
- 让他们向我们学习。

Onların ne düşündüğünü umursuyor musun?

你关心他们在想什么吗?