Translation of "Bekledik" in English

Bekledik, bekledik, bekledik..

And we were waiting and waiting.

Bekledik.

We waited.

- Telefonunu bekledik.
- Telefonunuzu bekledik.

We awaited your telephone call.

Yeterince bekledik.

We've done enough waiting.

Dışarıda bekledik.

We waited outside.

Tom'u bekledik.

We waited for Tom.

- Senin için bekledik.
- Biz sizi bekledik.

We waited for you.

Biz saatlerce bekledik.

We waited for hours and hours.

Oturduk ve bekledik.

We sat and waited.

Biz endişeyle bekledik.

We waited anxiously.

Biz onları bekledik.

We waited for them.

Onları dışarıda bekledik.

We waited outside for them.

Uzun süre bekledik.

We waited for a long time.

Yardım gelmeden saatlerce bekledik.

We waited for hours before help arrived.

Onun bizi desteklemesini bekledik.

We expected him to support us.

Biz kapıda durup bekledik.

We stood at the door and waited.

Uzun süre otobüs bekledik.

We had a long wait for the bus.

Biz orada sessizce bekledik.

We waited there quietly.

Bütün gün sizi bekledik.

We waited for you all day long.

Zaten üç gün bekledik.

We've already waited three days.

Biz on dakika bekledik.

We waited ten minutes.

Sanırım yeterince uzun bekledik.

I think we've waited long enough.

Onun ortaya çıkmasını bekledik.

We waited for him to turn up.

Bir mucize için bekledik.

We hoped for a miracle.

Bütün gece orada bekledik.

We waited there all night.

Biz onu çok bekledik.

We much expected that.

Bütün günü seni bekledik.

We have waited for you the whole day.

Biz biraz daha bekledik.

We waited a little longer.

Tom'un bunu yapmasını bekledik.

We expected Tom to do that.

Tom ve ben bekledik.

Tom and I waited.

Biz Tom'un gelmesini bekledik.

We waited for Tom to turn up.

Hayatımız boyunca bekledik, bekliyoruz.

We've been waiting our whole life.

Uzun süre bekledik ama gelmedin.

We waited for a long time, but you didn't arrive.

Bugün için uzun süre bekledik.

We've waited a long time for this day.

Parkta uzun bir süre bekledik.

We waited in the park for a long time.

Biz bekledik ama o ulaşamadı.

We waited but he failed to arrive.

Biz bekledik ama Tom gelmedi.

We waited, but Tom didn't come.

Tom'u bekledik ama o gelmedi.

We waited for Tom, but he didn't come.

Biz bekledik, ama o gelmedi.

We waited, but he didn't come.

Biz çok uzun süre bekledik.

We waited too long.

Biz 2.30'a kadar bekledik.

We waited until 2:30.

Tom ve ben ikimizde bekledik.

Tom and I both waited.

Tom beklememizi istedi bu yüzden bekledik.

Tom asked us to wait so we waited.

Biz buralarda yeterince uzun süre bekledik.

We've waited around here long enough.

Polis gelinceye kadar kaza yerinde bekledik.

We waited at the scene of the accident till the police came.

Biz sinema salonunda filmin başlamasını bekledik.

We waited in the movie theater for the film to start.

Biz saat 2.30'a kadar bekledik.

We waited till 2:30.

Biz zaten çok uzun süre bekledik.

- We've already waited too long.
- We've waited too long already.

Bütün öğleden sonra Tom'un gelmesini bekledik.

We waited all afternoon for Tom to arrive.

Seninle tanışmak için uzun bir zaman bekledik.

We've waited a long time to meet you.

Biz uzun süre bekledik ama o gelmedi.

We waited long, but he didn't turn up.

Biz uzun süre bekledik ama o görünmedi.

We waited a long time, but she didn't show up.

Bir mağaraya sığındık ve fırtınanın geçmesini bekledik.

We took refuge in a cave and waited for the storm to pass.

Uzun süre bekledik ama Tom hiç gelmedi.

We waited a long time, but Tom never came.

Uzun bir süre bekledik ama Tom hiç gelmedi.

We waited a long time, but Tom never showed up.

Biz bir şey olup olmayacağını görmek için etrafta bekledik.

We waited around to see if anything would happen.

Saat ikiye kadar yatmadan onu bekledik ve sonra yatmaya gittik.

We waited up for him until two o'clock and then finally went to bed.

Biz Tom'u otuz dakika kütüphanede bekledik ama o asla gelmedi.

We waited for Tom at the library for thirty minutes, but he never showed up.

Bütün öğleden sonra Tom için bekledik ancak o asla gelmedi.

We waited all afternoon for Tom, but he never came.

Biz otobüs bekledik fakat o otuz dakikadan daha fazla süre geç kalmıştı, bu yüzden bir taksiye bindik.

We waited for the bus, but it was over 30 minutes late, so we caught a cab.