Translation of "çıkacağım" in English

0.008 sec.

Examples of using "çıkacağım" in a sentence and their english translations:

Seninle çıkacağım.

I'll walk out with you.

Buradan çıkacağım.

I'm going to get out of here.

Bugün çıkacağım.

I'm going to be out today.

Televizyona çıkacağım.

I'm going to be on TV.

Dışarı çıkacağım.

I'll step outside.

Boston'a tatile çıkacağım.

I'm going to take a trip to Boston.

Tom'la yürüyüşe çıkacağım.

I'm going to take a walk with Tom.

Şimdi yola çıkacağım.

I'm going to take off now.

O partiden çıkacağım.

I will quit that party.

Yarın yola çıkacağım.

- I am taking tomorrow off.
- I'm taking tomorrow off.

Yakında yola çıkacağım.

I will depart soon.

Ben yürüyüşe çıkacağım.

I'm going to go for a walk.

Ben John geldiğinde çıkacağım.

I will leave when John comes.

Evet, yarın izne çıkacağım.

Yeah, I'm going to take tomorrow off.

Annem döndüğünde dışarı çıkacağım.

I will go out when Mother comes back.

Hava düzelirse yürüyüşe çıkacağım.

I'll go for a walk if the weather improves.

Küçük bir yürüyüşe çıkacağım.

I'm going to go for a little walk.

Bir süreliğine dışarı çıkacağım.

I'm going to go out for a while.

Bugün işten erken çıkacağım.

I'm going to clock out early today.

Ben buradan nasıl çıkacağım?

How am I going to get out of here?

Sanırım bir yürüyüşe çıkacağım.

I think I'll go for a walk.

Sanırım bugün erken çıkacağım.

I think I'll leave early today.

On dakika içinde dışarı çıkacağım.

I'm leaving in ten minutes.

Sanırım yemek için dışarı çıkacağım.

I think I'll go out to eat.

Bir süre için dışarıya çıkacağım.

I'm going to go outside for a while.

Eve giderken postaneye girip çıkacağım.

On the way home I'll stop by the post office.

Biraz dinlendikten sonra dışarı çıkacağım.

I'll go out after I've rested for a while.

Bu işi bitirdiğimde dışarı çıkacağım.

I will go out when I have finished this work.

Dışarı çıkacağım ve yürüyüş yapacağım.

I'm going to go out and take a walk.

Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.

I'm going to go out this afternoon.

Önümüzdeki hafta kasaba dışına çıkacağım.

I'll be out of town next week.

Seni iyi duyamıyorum. Dışarı çıkacağım.

I can't hear you well. I'll get outside.

Yemek yemek için dışarı çıkacağım.

I'll go out to eat.

- Onun karşısına çıkacağım.
- Onunla yüzleşeceğim.

I'll confront him.

Ev ödevimi bitirdikten sonra dışarı çıkacağım.

I will go out after I finish my homework.

Yağmur yağmazsa ben de dışarı çıkacağım.

Unless it rains, I will go, too.

Yarın hava güzel olursa dışarı çıkacağım.

I will go out if it is fine tomorrow.

Sadece kafamı dağıtmak için yürüyüşe çıkacağım.

I'll just go for a walk to clear my head.

Hava iyi olursa, yarın dışarı çıkacağım.

If the weather is good, I'll go out tomorrow.

Yarın 2.30'da Boston'a yola çıkacağım.

I leave for Boston tomorrow at 2:30.

Gelecek hafta Çin için yola çıkacağım.

I'll set out for China next week.

Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.

I'll go out there and look around.

Ben bu akşam bir geziye çıkacağım.

I'm going to go off on a trip this evening.

Gelecek hafta üç gün izne çıkacağım.

I'm going to take three days off next week.

Ondan sonra Saygon'a gitmek için yola çıkacağım.

After that, I'll leave for Saigon.

Bugün evi temizleme yerine, sanırım yürüyüşe çıkacağım.

Instead of cleaning the house today, I think I'll take a walk.

Ben akşam yemeğini yedikten sonra dışarı çıkacağım.

I'll go out after having dinner.

Gelecek cuma Mary isimli bir kızla çıkacağım.

Next Friday, I'm going on a date with a girl named Mary.

Ne olursa olsun bu gece dışarı çıkacağım,

I'm going out tonight, regardless.

- Birkaç dakika içinde çıkacağım.
- Birkaç dakikaya çıkıyorum.

I'll be leaving in a few minutes.

Dışarı çıkacağım ve bize yiyecek bir şeyler alacağım.

I'm going to go out and get us something to eat.

- O geldiğinde ayrılırım.
- O geldiği zaman yola çıkacağım.

I will leave when he arrives.

- Gelecek yıl yurtdışına gideceğim.
- Gelecek yıl yurt dışına çıkacağım.

- I will go abroad next year.
- I am going abroad next year.

Elimden geldiğince kısa sürede dışarı çıkacağım ve bir tane alacağım.

I'll go out and buy one as soon as I can.

Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.

I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time.