Translation of "''dostane''" in English

Komşularınla dostane olmalısın.

You must be friendly with your neighbors.

Tom dostane değil.

- Tom is unfriendly.
- Tom isn't friendly.

Sen dostane değilsin.

You're unfriendly.

Mary çok da dostane değil.

Mary isn't very friendly.

Biz komşu ülkelerle dostane ilişkileri devam ettirmeliyiz.

We should keep up friendly relations with neighboring countries.

Ancak tırmanmanın başlamasıyla Brancus'un ''dostane'' kılavuzları geri dönmüştü.

But as the ascend begins, Brancus' "friendly" guides turn home.

- Şimdi o çok samimi değil.
- Pek dostane olmadı bu.

Now that's not very friendly.

Tom erkek arkadaşı John'dan tamamen farklıydı, o dostane ve hayırseverdi.

- Utterly different from Tom was his friend John, who was kind and benevolent.
- Completely different from Tom was his boyfriend John, who was amicable and philanthropic.

En güvenilir vasalı seçti ve daha sonra onunla dostane bir ilişki kurdu

most trusted vassal, with whom he carefully cultivated a friendship, recognizing the importance

Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.

At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.

Ya da o kişinin agresif bir kişiye dostane bir sesle cevap verdiğini duyduğunuzu.

or you've heard him respond in a friendly voice to an aggressive person.