Translation of "Dönmüştü" in English

0.007 sec.

Examples of using "Dönmüştü" in a sentence and their english translations:

Gelgit dönmüştü.

The tide had turned.

şansı dönmüştü artık

his luck was back

Şehir harabeye dönmüştü.

The city was in ruins.

Onun gözü dönmüştü.

He was raving.

Kan sayımlarım normale dönmüştü

my blood counts were back to normal,

Eski kale harabeye dönmüştü.

The old castle lay in ruins.

Konuşmak için şaşkına dönmüştü.

She was too stunned to talk.

Leyla oldukça çılgına dönmüştü.

Layla was pretty distraught.

Soruşturma kazara ölümden cinayete dönmüştü.

the investigation shifted from accidental death to homicide.

O sonsuza kadar İngiltere'ye dönmüştü.

He had returned to England forever.

- Sami şaşkındı.
- Sami şaşkına dönmüştü.

Sami was dumbfounded.

Tom'un ailesi tamamen çılgına dönmüştü.

Tom's parents totally freaked out.

Tom Mary'nin isteği tarafından şaşkına dönmüştü.

Tom was a bit baffled by Mary's request.

Bu sabah uyandığımda, yağmur kara dönmüştü.

When I woke up this morning, the rain had turned into snow.

Adam sadece Avrupa'dan bir ziyaretten dönmüştü.

The man had just returned from a visit to Europe.

- Dedektifler şaşkına dönmüştü.
- Dedektifler şaşkına çevrildi.

The detectives were baffled.

Tom çılgına dönmüştü ama Mary dönmemişti.

Tom was frantic, but Mary wasn't.

Tom şaşkına dönmüştü ama Mary öyle değildi.

Tom was baffled, but Mary wasn't.

Ancak tırmanmanın başlamasıyla Brancus'un ''dostane'' kılavuzları geri dönmüştü.

But as the ascend begins, Brancus' "friendly" guides turn home.

- Sami'nin evi harabe içindeydi.
- Sami'nin evi harabeye dönmüştü.

Sami's house was in ruins.

Kocam o kadar şaşkına dönmüştü ki araba anahtarlarını düşürdü.

My husband was so flabbergasted he dropped his car keys.

Tom ve Mary beyninden vurulmuşa dönmüştü ve John mahcuptu.

Tom and Mary were shocked, and John was embarrassed.

Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.

His mother was already home from work and had supper prepared.

Küçük ve köhne bir kasabada yetişen Tom, büyük şehre yerleştiğinde sudan çıkmış balığa dönmüştü.

Tom grew up in a one-horse town and was overwhelmed when he moved to the big smoke.