Translation of "Sıra" in Dutch

0.018 sec.

Examples of using "Sıra" in a sentence and their dutch translations:

Sıra bende.

Ik ben aan de beurt.

Sıra sende.

Jij bent aan de beurt.

Sıra bendedir.

Dat was mijn zin!

Sıra sizde.

Het is uw beurt.

- Sıra sende.
- Sizin sıranız.
- Sıra sizde.

- Jij bent.
- Je bent aan zet.
- Het is jouw beurt.

Bu sıra dışı.

- Dat is ongebruikelijk.
- Dat is ongewoon.

İki sıra yapın.

- Vorm twee rijen.
- Maak twee rijen.

Şimdi sıra sizde.

Nu is het jouw beurt.

- İki sıra önümde oturuyordu.
- İki sıra önüme oturdu.

Hij zat twee rijen voor me.

Böylece sıra bana geldiğinde

zodat wanneer het mijn beurt is,

Ara sıra televizyon izlerim.

Nu en dan kijk ik tv.

Ara sıra Esperanto çalışıyorum.

Af en toe studeer ik Esperanto.

O ara sıra oluyor.

Dat gebeurt wel eens.

Ara sıra beni ara.

Bel mij af en toe.

Ara sıra tenis oynarım.

Ik tennis af en toe.

Bu sıra dışı bir şey.

Dit is buitengewoon.

O, ara sıra toplantılara katılır.

Hij is dan weer wel, dan weer niet, bij de vergaderingen.

Evet, o ara sıra olur.

Ja, dat gebeurt nu en dan.

- Ara sıra kütüphanede ders çalışıyor musun?
- Ara sıra kütüphanede ders çalışır mısın?

Studeren jullie wel eens in de bibliotheek?

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

Ik begon bijzondere dingen te zien.

Sporun yanı sıra müziği de severim.

Ik hou van muziek en sport.

- Daha sonraki sizin sıranız.
- Sıra sizde.

Volgende keer is het uw beurt.

Robert ara sıra beni ziyarete gelir.

Robert komt mij af en toe bezoeken.

Bu sıra benim için çok alçak.

Deze lessenaar is iets te laag voor mij.

Robert ara sıra beni ziyaret eder.

Robert komt mij af en toe bezoeken.

- Sıra tozla kaplı.
- Masa tozla kaplı.

De schrijftafel zit onder het stof.

Amcam ara sıra beni görmeye gelir.

- Mijn oom bezoekt mij af en toe.
- Mijn oom komt me af en toe opzoeken.

Biz ara sıra hayvanat bahçesine gideriz.

We gaan nu en dan naar de zoo.

Amerika kıtasında çok sıra dışı kabul edildik.

...gezien als een afwijking in Amerika.

Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.

Je bent vlak bij iets buitengewoons.

Sıra dışı bir şeyin kokusunu alıyor musun?

Ruik je niets vreemds?

Ara sıra bana çay içmeye gelir misiniz?

Komt u soms bij me thee drinken?

İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra, Almanca konuşabilir.

Hij spreekt Duits, maar ook Engels en Frans.

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Naast littekens op haar oren en armen, is ze kreupel...

O İngilizcenin yanı sıra, Almanca ve Fransızca bilir.

Hij kent Duits en Frans, om maar niet te zwijgen van Engels.

Bugün okulda sıra dışı bir şey oldu mu?

Is er vandaag iets ongewoons gebeurd op school?

Kızın yanı sıra anne babası da çok sempatikti.

Het meisje evenals haar ouders waren heel sympathiek.

Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.

Ze moet nu vertrouwen op haar uitzonderlijke nachtzicht.

Gecenin sıra dışı zorluklar ve benzersiz fırsatlarla dolu olduğunu...

...en onthullen dat de nacht vol bijzondere uitdagingen zit...

Diğer sera gazlarının yanı sıra, atmosfere karbondioksit salınımı yapılır,

benevens andere broeikasgassen zoals methaan en distikstofoxide,

O an sıra dışı bir şeye şahit olduğumu bilmiyordum.

Ik wist toen nog niet dat ik iets bijzonders had gezien.

O, ofisten eve giderken ara sıra bu kitapçıya uğrar.

Af en toe neemt hij een kijkje in deze boekhandel onderweg naar huis van kantoor.

Bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra,

en dat gaf de Aarde zowel een stabiele schuine aardas

- Onu hiç aklına getirdin mi?
- Bunu ara sıra düşündün mü?

Heb je dat wel eens bedacht?

Ve sıra dışı, titrek, dalgalı, elbiseli ve yaşlı bir kadın oluyor.

...in een buitengewone, wiebelige, oude dame in een jurk.

- Bu defa ödeme sırası bende.
- Bu defa ödemek için sıra bende.

- Deze keer betaal ik.
- Deze keer trakteer ik.

Sincaplar böcekler ve mantarların yanı sıra tohumlar ve fındıklar da yer.

Eekhoorntjes eten zaden en noten, maar ook insecten en paddenstoelen.

- O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.
- Fransızcanın yanı sıra İspanyolca da konuşur.

Hij spreekt zowel Spaans als Frans.

- Amcam ara sıra beni görmeye gelir.
- Amcam zaman zaman beni ziyaret eder.

- Mijn oom bezoekt mij af en toe.
- Mijn oom komt me af en toe opzoeken.

Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.

Zelfs nu nog denk ik af en toe dat ik je graag zou willen zien. Niet de jou die je vandaag bent, maar de jou die ik me herinner uit het verleden.

Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve bir banyo vardı.

Naast een woonkamer in het huis, waren er ook twee slaapkamers en, natuurlijk, een keuken en een badkamer.

- Tom'un günün bu vaktinde burada olması çok olağandışı.
- Tom için günün bu saatinde burada olmak çok sıra dışı.

Het is erg ongebruikelijk voor Tom om hier op deze tijd van de dag te zijn.

- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- Hesaplamalı dilbiliminde birçok dil bilmenin yanı sıra iyi bir bilgisayar kullanım bilgisi gereklidir.

Om computerlinguïstiek te kunnen studeren moet men meerdere talen kennen, maar ook goed met computers kunnen omgaan.