Translation of "Yapmayı" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Yapmayı" in a sentence and their arabic translations:

Koçluk yapmayı bitirdi.

و ١٠٠ من الأطباء و المدراء.

Spor yapmayı severim.

أحب ممارسة الألعاب الرياضية.

Kayak yapmayı severim.

أحب التزحلق على الثلج.

Şaka yapmayı bırak.

كف عن المزاح.

Ödevi yapmayı unuttuğu zamanı

وكيف حين نست القيام بواجبها المنزلي

Olasılıklar için planlama yapmayı,

يتضمنُ التخطيط من أجل الطوارىء

Yorum yapmayı da unutmayın

لا تنسى التعليق

Tom kayak yapmayı severdi.

أحب توم التزحلق

Egzersiz yapmayı bıraktım böylece çalışabilirdim.

وتوقفت عن التمارين الرياضية لكي أعمل.

Bunu yapmayı ilkokul zamanında öğreniyoruz.

نحن نتعلم فعل ذلك في المدرسة الابتدائية غالباً.

Yıllardır yapmayı bildiğimiz şeyler içindi.

كوضع حبتين في واحدة.

Ama ailem bunu yapmayı bilmiyordu.

ولكن عائلتي لم تكن تعرف فِعل ذلك.

Bu uğurda ne yapmayı düşünüyorsunuz?

وماذا ستفعلون حيال ذلك؟

Yapmayı en sevdiğim şey buydu.

‫هذا أكثر ما أحببت القيام به.‬

Bana web sitesi yapmayı öğretti.

علّمتْني كيف أصنع موقعَ إنترنت.

Bunu tekrar yapmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

أنا أتتطلع لأفعل هذا مجدداً.

Tom'un onu yapmayı planladığından eminim.

متأكد بأن توم يخطط لفعل ذلك.

Sami nihayet onu yapmayı bitirdi.

و أخيرا، فرغ سامي من القيام بذلك.

Sami o gürültüyü yapmayı kesti.

- توقّف سامي عن إصدار ذلك الصّوت.
- توقّف سامي عن إحداث ذلك الصّوت.

Perth'te yaşıyor ve kaykay yapmayı seviyordu.

عاشت في "بيرث" كانت تحب التزلج

Ya büyük çapta koçluk yapmayı denersek?''

ماذا لو جربنا التدريب على مقياس ضخم؟"

Niçin böyle bir şey yapmayı istiyorsun?

لماذا تريد أن تفعل شيئا من هذا القبيل؟

Ev ödevini yapmayı unutma, tamam mı?

لا تنس القيام بواجاتك، اتّفقنا؟

O, doğru şeyi yapmayı bile denemedi.

لم تحاول حتى ان تفعل الشيء الصحيح

Tom onu ne zaman yapmayı denedi?

متى حاول توم أن يفعل ذلك؟

Gezegensel varlığımızın sonraki evresini güzel yapmayı seçelim

دعونا نختار أن تكون المرحلة القادمة من وجودنا البشري جميلة،

Ama o zamanlar yapmayı düşündüğüm tek şey

ولكنَّ الشيء الوحيد الّذي اعتقدتُ أنّه بمقدوري فعله في ذلك الوقت

Uzlaşma yeteneğimi kullanarak bir anlaşma yapmayı başardım.

لذا فقد استدعيت مهاراتي في التفاوض واقترحت أن نعقد اتفاقاً.

Ve birlikte zor olan şeyleri yapmayı da.

ونعرفُ أن الناس تحب القيام بالتحديات معًا،

Yorum yapmayı unutmayın yorumlar bizi motive ediyor

لا تنسى التعليق على التعليقات لتحفيزنا

- O seyahati sever.
- O, seyahat yapmayı sever.

إنه يحب السفر.

Tom neredeyse her şeyi kendisi yapmayı seviyor.

غالبًا يُفضل توم عمل الأشياء بنفسه

Ben çoğu kız ve kadının yapmayı öğrendiğini yaptım.

‫فعلت ما تعلمت العديد ‬ ‫من الفتيات والنساء القيام به.‬

Onlar kapı açmayı bırakmış biz avm yapmayı bırakamadık

توقفوا عن فتح الباب ، لم نتمكن من التوقف عن التسوق

Ama Alexander barış anlaşması yapmayı reddedince Fransız ordusu

عندما رفض الكسندر ألتفاوض تراجع الجيش الفرنسي

Tom, eğitimini gelecek yıl yurt dışında yapmayı planlıyor.

يخطط توم للدراسة بالخارج السنة القادمة.

Yemek pişirmekten hoşlanırım ama sonrasında temizlik yapmayı sevmiyorum.

أستَمتِعُ الطَبْخَ لَكِنَّنِي لا أُحِبّ النِّظافة بَعدَهُ.

Bugün, sinir koruyucu prostatektominin bir kısmını kendisi yapmayı umuyor;

هي تأمل فعلاً اليوم أن تقوم ببعض عمليات الجراحة العصبية،

Ne yapmayı planlıyorsun bilmiyorum ama onu yapmana izin vermeyeceğim.

لا أعلم ما تخطط له، لكني سأمنعك بالقيام به.

Kazandı. Ben de bunu yapmayı başardım. Bağımsızlığın ilk gününden itibaren,

الفوز فيه. وهو ما نجحت بفعله تماماً. منذ اليوم الاول

Satış yapmayı, dışa dönük olmayı ve insanlarla konuşmayı içeren bir şey.

شيء يخص المبيعات، يتطلب أن تكون إجتماعي وتتحدث مع الناس.

Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.

أفكر في التسوق في منزلي الآن ولا يمكنني العثور على سوق أذهب إليه. لأنها ليست آمنة.