Translation of "Zoo" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Zoo" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Quieres ir al zoo?
- ¿Queréis ir al zoo?

Hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?

Fueron al zoo.

Onlar hayvanat bahçesine gittiler.

¡Vayamos al zoo!

Hayvanat bahçesine gidelim.

Ayer fui al zoo.

Dün hayvanat bahçesine gittim.

Nunca he ido al zoo.

Bir hayvanat bahçesinde hiç bulunmadım.

Vimos monos en el zoo.

Hayvanat bahçesinde maymunlar gördük.

¿Cómo puedo llegar al zoo?

Hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

El zoo cierra el lunes.

Hayvanat bahçesi pazartesi günü kapalı.

- Fui al zoológico.
- Fui al zoo.

Hayvanat bahçesine gittim.

Mi padre nos llevó al zoo.

Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.

El zoo cierra todos los lunes.

Hayvanat bahçesi her pazartesi kapalı.

Ayer fueron al zoo en autobús.

Onlar dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

Vi un hipopótamo en el zoo.

Hayvanat bahçesinde bir su aygırı gördüm.

¿Cómo puedo ir al zoo desde aquí?

Buradan hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

Un animal grande se escapó del zoo.

Büyük bir hayvan, hayvanat bahçesinden kaçtı.

Un tigre se ha escapado del zoo.

Hayvanat bahçesinden bir kaplan kaçtı.

¿Todavía quieres ir al zoo el lunes?

Hâlâ pazartesi günü hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?

El niño pequeño está en el zoo.

Küçük oğlan hayvanat bahçesinde.

La pequeña casa se convirtió en un zoo

Bu ufak ev;

Jimmy me suplicó que le llevase al zoo.

Jimmy onu hayvanat bahçesi götürmem için bana yalvardı.

Esta tarde llevo a mi hijo al zoo.

Bu öğleden sonra oğlumu hayvanat bahçesine götürüyorum.

Bill llevó a su hermano menor al zoo.

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Jimmy insistió en que le llevara al zoo.

Jimmy benim onu hayvanat bahçesine götürmem konusunda ısrar etti.

- Vamos al zoo.
- Vamos al zoológico.
- Vámonos al zoológico.

Hayvanat bahçesine gidelim.

El zoo más grande del mundo está en Berlín, Alemania.

- Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi Berlin, Almanya'da yer almaktadır.
- Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi Almanya'nın Berlin şehrindedir.

Tom y Mary faltaron a clase y se fueron al zoo.

Tom ve Mary okullarını astılar ve hayvanat bahçesine gittiler.

Vamos al zoo a ver cómo dan de comer a las focas.

Onların fokları beslemesini izlemek için hayvanat bahçesine gidelim.

- Ayer fueron al zoo en autobús.
- Ayer ellos fueron al zoológico en bus.

Dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

- ¿Queréis ir al zoo esta tarde?
- ¿Te gustaría ir al zoológico esta tarde?

Bu öğleden sonra hayvanat bahçesine gitmek ister misin?

- Ella se fue con él al zoológico.
- Ella fue al zoo con él.

O, onunla birlikte hayvanat bahçesine gitti.

- El zorro azul está en el zoológico.
- El zorro azul está en el zoo.

Mavi tilki, hayvanat bahçesindedir.

Fuimos al zoo y entonces vimos un baño romano y un fuerte romano en el sur de Cumbria.

Biz hayvanat bahçesine gittik ve daha sonra bir Roma hamamını ve Güney Cumbria'daki bir Roma kalesini gördük.

Todavía no me creo que tuvieran un leopardo blanco en ese zoo, creía que estaban en peligro de extinción.

O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.