Translation of "Tono" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Tono" in a sentence and their turkish translations:

Cambiaré el tono.

Tonu değiştireceğim.

TT: (Tono grave)

TT: (Pes ses çıkarıyor)

TT: (Tono agudo)

TT: (Tiz ses çıkarıyor)

TT: (De tono agudo a grave) Í.

TT: (önce tiz sonra pes) eeee

No me gusta tu tono de superioridad.

Patronluk taslayan tonunu sevmiyorum.

Podía decirse que tenía "piel de tono medio",

"orta esmer renkli" olmak yanıma kalabilirdi,

El tono del médico no era nada optimista.

Doktorun ses tonu pek iyimser değildi.

Puede tener extensiones, piel de tono medio a claro".

ek saçları olabilir, orta esmerden açık ten rengine doğru."

Vi que se sincronizaban para cantar al mismo tono.

aynı tonda buluşuyorlar.

Al agregar un tono a cada una de las neuronas,

Eğer beyin hücrelerinin her birine bir tını ekleseydiniz,

¿Qué piensas que estás haciendo hablándome con ese tono condescendiente?

Bana öyle hitap ederek, ne yaptığını sanıyorsun?

Diferencias sutiles en el tono distinguen al original de la copia.

Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.

Bernstein: ¿Que nota escuchamos ahora? Es un Sol ¿Correcto? Un nuevo tono.

Bernstein: Ne duyuyoruz şimdi? O Sol'ü, değil mi? Yeni bir ton.

Y con un tono que venía a decir: "Sé lo mal que está esto".

"Bunun ne kadar berbat olduğunu anlıyorum." diyen bir tonla iletti.

HS: Las hembras están a un tono mucho más bajo, a unos 400 hercios.

HS: Dişiler çok daha düşük perdede. 400 hertz civarındalar.

- No puedo cantar tan alto.
- No llego tan alto cantando.
- No puedo cantar en tono tan alto.

- O kadar ince sesle şarkı söyleyemem.
- O kadar yüksek oktavda şarkı söyleyemem.
- O kadar yüksek perdeden şarkı söyleyemem.

–¿Novatos? –preguntó Dima con un ligero tono de enfado en la voz– ¡Esto no es un videojuego, Al-Sayib! ¡Esto es la vida real!

Dima kızgın bir sesle sordu: "Nubz? Bu bir oyun değil Saib! Bu hayatın kendisi!