Translation of "Medio" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Medio" in a sentence and their turkish translations:

Medio amigo también es medio enemigo.

Yarım bir dost aynı zamanda yarım bir düşmandır.

Estaba medio lleno.

O yarım doluydu.

Es medio pelo.

Bu, vasattır.

En medio del invierno,

kışın ortasında

En medio del bosque

Durup ormanla bütünleştim

Estamos a medio camino.

Oraya yarı yoldayız.

¿Quiere usted medio pollo?

Yarım tavuk ister misin?

- Esto es malo para el medio ambiente.
- Esto perjudica al medio ambiente.

Bu,çevre için kötü.

Y tengo medio pulmón fibroso

Bir ciğerimin yarısında akciğer fibrozisi var.

Deme medio kilo de tomates.

Bana yarım kilo domates ver.

Deme medio kilo de manzanas.

Bana yarım kilo elma verin.

Deme medio kilo de carne.

Bana yarım kilo et ver.

Él es mi medio hermano.

O benim üvey erkek kardeşim.

Estas sillas están en medio.

Bu sandalyeler yolda duruyor.

Para mejorar el medio ambiente.

Çevreyi iyileştirmek için.

Siempre medio me ha gustado.

Bundan her zaman biraz hoşlandım.

El del medio es mío.

Ortadaki benim.

Ya casi es medio tiempo.

- O zaten mola.
- Ara verilmek üzere.
- Gösterim arası olmak üzere.

Calienta medio litro de caldo.

Yarım litre et suyunu ısıt.

Y las mujeres de medio tiempo ganan más que los hombres de medio tiempo.

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

- A menudo estoy medio dormido.
- A menudo estoy medio dormida.
- A menudo estoy grogui.

Ben çoğunlukla yarı uykudayım.

- Alemania está en medio de Europa.
- Alemania se encuentra en el medio de Europa.

Almanya Avrupa'nın ortasındadır.

En el medio de la presidencia.

teşekkür ederim.

"Itzahk, en esa parte del medio,

"Itzhak, orta bölümde,

Hay un pozo en el medio

ortada kuyu var yandan geç

Afortunadamente, en medio de todo esto,

Neyse ki tam da bunların ortasında

Nos comunicamos por medio del lenguaje.

Biz dil vasıtasıyla iletişim kurarız.

Estamos en medio de unos negocios.

Birkaç iş görüşmesinin ortasındayız.

No dejes nada a medio hacer.

Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma.

Comer carne perjudica al medio ambiente.

Et yemek çevreye zararlıdır.

El dolor compartido es medio dolor.

- Acı paylaşılarak azalır.
- Mutluluk paylaşılarak büyür.

¿Me pones medio kilo de manzanas?

Yarım kilo elma alabilir miyim?

Busco un trabajo de medio tiempo.

Kısa-süreli iş arıyorum.

Estamos en medio de una crisis.

Bir krizin ortasındayız.

Yo pienso que es medio estúpido.

Sanırım bu biraz aptalca.

Debemos intentar proteger el medio ambiente.

Çevreyi korumaya çalışmalıyız.

La televisión es un medio audiovisual.

Televizyon bir görsel-işitsel araçtır.

Este trabajo está a medio hacer.

Bu iş yarım.

¿Tienes un trabajo de medio tiempo?

Part time çalıştığın bir iş var mı?

Ella lo llamaba día por medio.

İki günde bir o onu aradı.

- Estaba medio dormido cuando me fui a casa.
- Estaba medio dormida cuando me fui a casa.

Eve gittiğimde yarı uyuyordum.

Si la humanidad no cuida el medio ambiente, el medio ambiente podría eliminar a la humanidad.

İnsanoğlu çevreye dikkat etmezse çevre insanoğlunu yok edebilir.

Los derechos de inmigrantes, el medio ambiente,

göçmenlerin haklarını, çevreyi,

Celeste, añil, azul marino, azul medio, turquesa...

Azure, indigo, lacivert, açık lacivert, turkuaz

Y una cuerda atada en el medio.

sarkaçlı dolap saatine benziyor.

Pero hace como un año y medio,

Fakat bir buçuk yıl önce

Vamos a las noticias en este medio

gelelim bu medyadaki haberlere

No hables en medio de una lección.

Dersin ortasında konuşma.

El aire es el medio del sonido.

Hava ses için bir gereçtir.

La destrucción del medio ambiente es atroz.

Çevrenin tahribi dehşet vericidir.

Ella va día por medio al dentista.

Günaşırı dişçiye gider.

Bill va a pescar día por medio.

Bill günaşırı balık tutmaya gider.

- Ceda el paso.
- Quítate de en medio.

Yol aç.

Él sale a pescar día por medio.

O, günaşırı balık tutmaya gider.

La iglesia queda en medio del pueblo.

Kilise köyün ortasındadır.

Me desperté en medio de la noche.

Ben gecenin ortasında uyandım.

Yo reciclo y cuido el medio ambiente.

Ben geri dönüştürüyorum ve çevreyle ilgileniyorum.

Trabajó un año y medio en Holanda.

Bir buçuk yıl Hollanda'da çalıştı.

Tenemos que usar cualquier medio para persuadirle.

Onu ikna etmek için her yolu kullanmalıyız.

¿Cuál es tu medio de pintura favorito?

En sevdiğiniz boyama araçları nelerdir?

Se despertó en medio de la noche.

O, gecenin ortasında uyandı.

Estoy parado en el medio del patio.

Okul bahçesinin ortasında duruyorum.

Te ves medio lindo cuando te enojas.

Sinirlenince çok tatlı oluyorsun.

Nos comunicamos por medio de un intérprete.

Biz bir tercüman aracılığıyla iletişim kurarız.

Un año y medio atrás casi morí.

Bir buçuk yıl önce neredeyse ölüyordum.

Estamos perdidos en medio de la nada.

- Dağ başında kaybolduk.
- Kör itin öldüğü yerde kaybolduk.
- Bu ücra yerde kaybolduk.
- Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde kaybolduk.
- Bu ıssız yerde kaybolduk.

Ella habló por medio de un intérprete.

Bir tercüman vasıtasıyla konuştu.

Yo dejé de fumar medio año atrás.

Yarım yıl önce sigarayı bıraktım.

Voy de compras cada día por medio.

Günaşırı alışverişe giderim.

Líquido en solo dos minutos y medio, entregando un empuje combinado de siete millones y medio de

oksijeni yakarak yedi buçuk milyon poundluk bir kombine itme gücü

- El jardinero plantó un rosal en medio del jardín.
- El jardinero sembró un rosal en medio del jardín.

Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.

Podía decirse que tenía "piel de tono medio",

"orta esmer renkli" olmak yanıma kalabilirdi,

Y están a medio digerir por el oso.

ve ayı tarafından sadece yarısı sindirilmiş.

Y en este caso, está por el medio.

bu durumda ortalarda bir yerde.

Y sí, ando con un pulmón y medio.

Bir buçuk ciğerle yaşıyorum.

Así que aquí hay un buen medio divertido

Yani burası güzel eğlenceli bir mecra

Hay nieve en el medio. Comamos el pan.

Arada kar var abi. Ekmeği de biz yiyelim.

La biblioteca está al medio de la ciudad.

Kütüphane şehrin ortasında.

Nuestras vidas están determinadas por nuestro medio ambiente.

Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.

Él gana medio millón de yenes al mes.

O, bir ayda yarım milyon yen kazanmaktadır.

Él se perdió en medio de la nieve.

O, karda yolunu kaybetti.

Tengo que encontrar un trabajo de medio tiempo.

Kısmi zamanlı iş bulmak zorundayım.

Me quedé dormido en medio de la clase.

Konferansın ortasında uyuya kaldık.

No te des por vencido a medio camino.

Yarı yolda pes etmeyin.

Tengo ganas de bailar en medio del campo.

Canım kırlarda dans etmek istiyor.

- ¿Cuánto cuesta medio kilo?
- ¿Cuánto cuesta una libra?

Yarım kilosu ne kadar?

Es grosero conversar en medio de un concierto.

Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.

Sucedió en algún punto en medio del invierno.

Kışın ortalarında olmuştu.

Nos quedamos sin bencina en medio del cruce.

Kavşağın ortasında gazımız bitti.

El hombre medio es más grande que yo.

Ortalama erkek benden daha büyüktür.

Los Alpes están en el medio de Europa.

Alpler Avrupa'nın merkezindedir.

El dedo del medio es el más largo.

- En uzun parmak orta parmaktır.
- Orta parmak en uzunudur.

Hay una fuente en medio de la ciudad.

Kentin ortasında bir çeşme var.