Translation of "Seca" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Seca" in a sentence and their turkish translations:

- Mi boca estaba seca.
- Tenía la boca seca.

Ağzım kuruydu.

Seca tus lágrimas.

Göz yaşlarınızı kurulayın.

Tengo la boca seca.

Ağzım kuru.

Tengo una tos seca.

Benim kuru bir öksürüğüm var.

Tráeme una toalla seca.

Bana kuru bir havlu getirin.

Tengo la garganta seca.

Benim boğazım kuru.

La toalla está seca.

Havlu kuru.

Tengo la piel seca.

Ben kuru bir cilde sahibim.

Mi garganta está seca.

Boğazım kuru.

Necesito una toalla seca.

Kuru bir havluya ihtiyacım var.

Ella es seca conmigo.

Bana soğuk davranıyor.

- La madera seca arde bien.
- La madera seca se quema bien.

Kuru ahşap iyi yanar.

- Mi camisa aún no está seca.
- Mi camisa aún no se seca.

Gömleğim henüz kuru değil.

Y si hay tos seca

ve kuru öksürükte varsa

Tom necesita una toalla seca.

Tom'un kuru bir havluya ihtiyacı var.

La arena seca absorbe el agua.

Kuru kum su emer.

La fruta se seca al sol.

Bu meyveler güneşte kurutuldu.

La camisa está limpia y seca.

Frak gömleği temiz ve kuru.

- Seca tus lágrimas.
- Sécate las lágrimas.

Gözyaşlarınızı silin.

Esta ropa por fin está seca.

Bu giysiler nihayet kuru.

Una hoja seca se cayó al suelo.

Kuru bir yaprak yere düştü.

Y hay mucha madera seca, estaremos bien, calientes.

ve bol bol kırık dal da var. İyi olacağız, ısınacağız.

Secó a la bebé con una toalla seca.

Bebeği temiz bir havluyla kuruladı.

- Lo odio.
- Me la seca.
- Me la baja.

Ondan nefret ediyorum.

Este estanque no se seca ni en verano.

Bu gölet yazın bile kurumaz.

¿Hay algún remedio casero para la garganta seca?

Boğaz kuruması için ev yapımı herhangi bir ilaç var mı?

En estas condiciones, es casi imposible encontrar madera seca.

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

Y toda esta madera está seca y hará un gran fuego.

Ve tüm bu odunlar... ...kuru ve böylece çıra görevi görecekler.

Tan sólo alimento a mi perro con comida seca para perros.

Ben köpeğimi sadece kuru köpek yiyeceği ile beslerim.

El perro de mi vecino no come comida de perros seca.

Komşumun köpeği kuru köpek maması yemez.

Hacia la parte seca de Asia. Hay que aprovechar el deshielo de Alaska

içme suyu götürmeliyiz. Alaska'da eriyen buzdan faydalanıp

La pintura del asiento en donde te estás sentando aún no está seca.

- Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.
- Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.

Es el fin de una estación larga, cálida y seca. La temperatura diurna supera los 40 °C.

Uzun, susuz ve sıcak bir mevsimin sonuna gelinmiş. Gündüz sıcaklıkları 40 dereceyi aşıyor.