Translation of "Boca" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Boca" in a sentence and their turkish translations:

Pavo, boca y boca.

Hindi, ağız ve bir ağız.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abre la boca!
- Abrí la boca.
- ¡Abrid la boca!
- ¡Abran la boca!

Ağzınızı açın.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abrid la boca!
- ¡Abran la boca!

Ağzınızı açın.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abre la boca!

- Ağzını aç!
- Ağzınızı açın.

- Cierra la boca.
- Cerrá la boca.

Ağzını kapat.

- Ponlo boca abajo.
- Ponla boca abajo.

Onu baş aşağı çevirin.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abrid la boca!

Ağzınızı açın.

- ¡Cierra la boca!
- ¡Mantén la boca cerrada!

Ağzını kapalı tut.

- Mantendré mi boca cerrada.
- Mantendré la boca cerrada.

Ağzımı kapalı tutacağım.

- ¡Cállate la puta boca!
- ¡Cierra la puta boca!

- Kapa çeneni!
- Kapat o lanet çeneni!
- Kapa şu lanet çeneni.

- Mi boca estaba seca.
- Tenía la boca seca.

Ağzım kuruydu.

Cierra la boca.

Kapa çeneni.

Tengo la boca seca.

Ağzım kuru.

Abra más la boca.

Ağzınızı geniş açın.

Mi boca está limpia.

Ağzım temiz.

¿Puedes cerrar la boca?

- Ağzını kapatabilir misin?
- Çeneni kapatır mısın?

Necesito enjuagarme la boca.

- Benim ağzımı çalkalamam gerekiyor.
- Ağzımı çalkalamalıyım.

Tengo la boca dormida.

Ağzım uyuştu.

Él abrió la boca.

O ağzını açtı.

Tenemos solamente una boca.

Yalnızca bir ağzımız var.

Ella abrió la boca.

Ağzını açtı.

Tom cerró la boca.

Tom ağzını kapadı.

Te apesta la boca.

Nefesin kokuyor.

Tom abrió la boca.

Tom ağzını açtı.

¿Estaba acostado boca arriba?

O sırtüstü yatıyor muydu?

Mi boca se secó.

Ağzım kurudu.

Abre bien la boca.

Ağzını geniş aç.

Tom tiene boca grande.

- Tom dedikoducudur.
- Tom boşboğazdır.

Ella me hizo el boca a boca y me salvó la vida.

O bana suni teneffüs yaptırdı ve hayatımı kurtardı.

- ¡Cállate!
- ¡Cierra la boca!
- ¡Callate la boca!
- ¡Ya cállate!
- ¡Cerrá el pico!

- Kapa çeneni!
- Kes sesini!

- Tengo una úlcera en la boca.
- Tengo una llaga en la boca.

- Ağzımda bir ülserim var.
- Ağzımda bir yaram var.

- No hables con la boca llena.
- ¡No hables con la boca llena!

Ağzın doluyken konuşma.

- ¿Por qué tienes una boca tan grande?
- ¿Por qué su boca es tan grande?
- ¿Por qué tu boca es tan grande?
- ¿Por qué tienes la boca tan grande?
- ¿Por qué tiene la boca tan grande?

Niçin ağzınız o kadar büyük?

Tom se acostó boca arriba.

Tom sırtüstü uzandı.

No lo sujetes boca abajo.

Onu ters tutma.

Colgaron el cuadro boca abajo.

Resim baş aşağı asılı idi.

Colgó el cuadro boca abajo.

O, resmi baş aşağı astı.

Tom se enjuagó la boca.

Tom ağzını duruladı.

Él tiene una boca grande.

Onun büyük bir ağzı var.

Por favor, enjuáguese la boca.

Lütfen ağzını çalkala.

El bebé abrió la boca.

Bebek ağzını açtı.

¡Por favor, abre la boca!

Ağzınızı açın lütfen!

Siéntate y cierra la boca.

Otur ve çeneni kapa.

Masticá con la boca cerrada.

Ağzın kapalıyken çiğne.

La besé en la boca.

Onu dudağından öptüm.

Tom mantuvo la boca cerrada.

Tom ağzını kapalı tuttu.

Tienes que cerrar la boca.

Çeneni kapatmalısın.

Respire por la boca profundamente.

Ağzınızdan derin bir nefes alın.

Tom le dio respiración boca a boca a Mary y le salvó la vida.

Tom Mary'ye kalp masajı yaptı ve onun hayatını kurtardı.

Eso es, está abriendo la boca.

İşte, ağzı biraz açılıyor.

Y una noche, acostado boca arriba,

Bir gece, sırtüstü yatarken

Esa pintura está colgada boca abajo.

Resim baş aşağı asılı.

Entonces, finalmente, ella abrió la boca.

Sonra, nihayet, o, ağzını açtı.

Se me hace agua la boca.

Ağzımı sulandırıyor.

Debería haber mantenido la boca cerrada.

O, çenesini kapalı tutmalıydı.

"Abra la boca", dijo el dentista.

Dişçi "Ağzını aç" dedi.

No abrió la boca para protestar.

O, protesto etmek için ağzını açmadı.

El que tiene boca se equivoca.

Herkes hata yapabilir.

No comás con la boca abierta.

Ağzın açık çiğneme.

No hables con la boca llena.

- Ağzın doluyken konuşma.
- Yemek yerken konuşma.
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Dolu ağızla konuşma.

¡No hables con la boca llena!

- Ağzın dolu konuşma!
- Ağzın doluyken konuşma!

Tom abrió la boca para interrumpir.

Tom lafı kesmek için, ağzını açtı.

¡Te lavaré la boca con jabón!

Ben ağzını sabunla yıkayacağım.

Tom duerme con la boca abierta.

Tom ağzı açık uyur.

Su boca ardía por la pimienta.

Biber onun ağzını yaktı.

Siento un gusto horrible en la boca.

Ağzımda berbat bir tat var.

-- estas cosas se meten en la boca --

bunlarla ağzını kontrol edeceğim bu arada,

Estaba tumbado boca arriba en la cama.

O yatakta sırtüstü yatıyor.

Abre la boca y cierra los ojos.

Ağzını aç ve gözlerini kapat.

Tom sabe cómo mantener la boca cerrada.

Tom ağzını kapalı tutmayı biliyor.

Te dije que mantengas la boca cerrada.

Sana ağzını kapalı tutmanı söyledim.

- Mantuve mi boca cerrada.
- Me mantuve callado.

Ağzımı kapalı tuttum.

Abra la boca y saque la lengua.

- Ağzını aç, dilini çıkar.
- Ağzınızı açıp dilinizi çıkarın.

Los receptores de la boca prueban el aire.

Ağzındaki alıcılar havanın tadına bakıyor.

El león abrió su enorme boca y rugió.

Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.

El niño se llenó la boca de pastel.

Çocuk ağzına kek doldurdu.

El accidente ocurrió en la boca del túnel.

Kaza, tünelin ağzında meydana geldi.

Solo tengo una boca, pero tengo dos oídos.

Sadece tek ağzım ama iki kulağım var.

No te metas el cuchillo en la boca.

Bıçağı ağzına koyma.

Ella lo besó sin vergüenza, en la boca.

Utanmadan onu ağızdan öptü.

Ella estaba echada boca abajo en la cama.

O yatakta yüzükoyun yatıyordu.

No abrió la boca en toda la tarde.

O tüm öğleden sonra ağzını açmadı.

- Tienes que cerrar la boca.
- Tienes que callarte.

Çeneni kapatmalısın.

- Ella duerme boca arriba.
- Ella duerme de costado.

O sırtüstü uyuyor.

Tápese la boca cuando tosa, estornude o bostece.

Öksürürken, hapşırırken veya esnerken ağzınızı kapatın.

Tom se puso el termómetro en la boca.

Tom termometreyi ağzına koydu.

Sacó su lengua a un lado de la boca

dilini ağzından dışarı çıkarmış,

Este es un sonido completo hecho por la boca.

Bu tamamen ağızla çıkarılan bir sestir