Translation of "Garganta" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Garganta" in a sentence and their turkish translations:

- Me duele la garganta.
- Tengo inflamación de la garganta.

Boğazım ağrıyor.

Tengo la garganta seca.

Benim boğazım kuru.

Me duele la garganta.

Boğazım ağrıyor.

¿Te duele la garganta?

Boğazın acıyor mu?

Mi garganta está seca.

Boğazım kuru.

- Tengo una rana en mi garganta.
- Tengo la garganta hecha polvo.

Boğazımda gıcık var.

Él se aclaró la garganta.

Boğazını temizledi.

- ¿Tiene fiebre, le duele la garganta?
- ¿Tiene fiebre y le duele la garganta?

Ateşin var mı ve boğazın ağrıyor mu?

- Tienes la garganta irritada y fiebre. No salgas.
- Tenéis la garganta irritada y fiebre. No salgáis.
- Tiene la garganta irritada y fiebre. No salga.
- Tienen la garganta irritada y fiebre. No salgan.

Senin boğaz ağrısı ve ateşin var. Dışarı çıkma.

Y el cuerno sería la garganta.

ve boru kısmını da boğaz olarak düşünebilirsiniz.

Tom tiene un dolor de garganta.

Tom'un boğazı ağrıyor.

Me duele la garganta al tragar.

Yutarken boğazım ağrıyor.

No provocaron daño alguno a su garganta.

ses tellerine hiçbir zarar vermemiş.

¿Le duele la cabeza y la garganta?

Boğaz ve baş ağrın var mı?

Tom sintió un nudo en la garganta.

Tom boğazında bir yumru hissetti.

Me duele mucho la garganta al tragar.

Yutkunduğum zaman boğazım gerçekten acıtıyor.

- ¿Tienes dolor de cabeza y la garganta inflamada?
- ¿Te duele la cabeza y tienes la garganta inflamada?

Başın ağrıyor mu ve boğazın acıyor mu?

¿Tienes dolor de cabeza y la garganta inflamada?

Başın ağrıyor mu ve boğazın acıyor mu?

¿Por qué estoy fumando con dolor de garganta?

Neden bu ağrılı boğazla sigara içiyorum?

¿Hay algún remedio casero para la garganta seca?

Boğaz kuruması için ev yapımı herhangi bir ilaç var mı?

Su garganta y sus vasos sanguíneos están especialmente adaptados

Boğazları ve kan damarları öyle eşsiz adapte olmuş ki

Hacemos sonidos de garganta que no están en turco

Türkçe'de olmayan gırtlak sesleri çıkartıyoruz

Me aclaré la garganta, pero no me salieron las palabras.

Boğazımı temizledim ama hiç kelime gelmedi.

Me duele la garganta y tengo un poco de fiebre.

Boğazım ağrıyor ve hafif bir ateşim var.

Tom le puso un cuchillo en la garganta a Mary.

Tom Mary'nin boğazına bir bıçak dayadı.

Ella tiene un pedazo de pan atorado en su garganta.

O, boğazına bir parça ekmek sıkıştırdı.

Me pusieron un cuchillo en la garganta y me robaron.

Boğazıma bir bıçak dayadılar ve beni soydular.

Y sienten cómo el paladar blando chasquea atrás de la garganta.

üst damağınızın gırtlağın arka tarafını kapattığını hissedebilirsiniz.

Los síntomas iniciales de la enfermedad son fiebre y dolor de garganta.

Hastalığın ilk belirtileri ateş ve boğaz ağrısı.

- La policía piensa que Tom fue apuñalado antes que le rajaran la garganta.
- La policía piensa que a Tom lo apuñalaron antes de que le cortaran la garganta.

Polisler onun gırtlağı kesilmeden önce, Tom'un bıçaklandığını düşünmektedir.

Y la convertimos en una columna de aire que vibra en la garganta.

ve bunu boğazda bir titreşimli hava sütununa dönüştürürüz.

Luego estas partículas tendrían que aterrizar en tu garganta o tu tracto respiratorio superior.

Sonra bu partiküllerin boğazınıza ya da üst solunum yolunuza ulaşması gerekir

Ya que te duele la garganta y tienes fiebre, probablemente deberías quedarte en cama.

Boğaz ağrısı ve ateşin olduğundan, muhtemelen yatağında kalmalısın.

He tenido un picor en la garganta desde esta mañana. ¿He cogido realmente un resfriado?

Bu sabahtan beri boğazımda bir gıcık var. Gerçekten soğuk algınlığına mı yakalandım.

Estoy con un ligero dolor de garganta desde esta mañana, me pregunto si me habré resfriado.

Bu sabahtan beri hafif boğaz ağrısı yaşıyorum. Ben bir soğuk algınlığına yakalanıp yakalanmadığımı merak ediyorum.

Valiente y desafiante hasta el final, murió con una flecha inglesa en la garganta, junto a la

. Korkusuz ve sonuna kadar meydan okuyan o , ordusunun çoğunun yanında boğazında bir İngiliz okuyla öldü