Translation of "Señal" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Señal" in a sentence and their turkish translations:

¿Qué señal deberíamos hacer?

Şimdi, hangi işareti vermeliyiz?

No vi la señal.

İşareti görmedim.

Dios envió una señal.

Tanrı bir işaret gönderdi.

Esa es mala señal.

- Bu kötü bir işaret.
- Bu hiç hayra alamet değil.

Esto no es buena señal.

Bu iyi bir belirti değil.

Da la señal de ocupado.

Hat meşgul.

Esta señal significa "no caminar".

Bu işaret "yürüme" anlamına gelir.

La señal indica el camino.

Sinyal gidecek yolu gösterir.

Y no hay señal del oasis.

ve hâlâ vahadan bir iz yok.

Nubes oscuras son señal de lluvia.

Kara bulutlar yağmurun belirtisidir.

Estaban esperando la señal para empezar.

- Onlar kalkış sinyalini bekliyorlardı.
- Onlar başlama işareti için bekliyorlardı.

Este viento es señal de tormenta.

Bu rüzgar fırtınanın bir işaretidir.

Miren, esa es una señal de ardillas.

Bakın, bunlar sincap izleri.

Sin señal de Bear. Recibido. Sigan buscando.

Henüz bir işaret yok. Anlaşıldı! Aramaya devam edin.

Una sonrisa envía una señal de amistad.

Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.

El auditorio aplaudió en señal de aprobación.

Seyirci beğenerek alkışladı.

¿Cuándo apagarán la señal de no fumar?

Onlar sigara içilmez işaretini ne zaman kapatacaklar.

Tom no vio la señal de stop.

Tom dur işaretini görmedi.

El amanecer es generalmente una señal para levantarse,

Güneşin doğuşu genelde insanlara uyan işaretidir

- Es un claro indicativo.
- Es una clara señal.

Bu, düşmanın fark etmesine yol açan şey.

Deje su mensaje después de oír la señal.

Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.

No pudimos observar ninguna señal significativa de ningún tipo.

hiçbir önemli sinyal bulamadık.

Espere la señal verde antes de empezar a atravesar.

Geçmeye başlamadan önce yeşil sinyali bekle.

Todavía no había ninguna señal visible de la primavera.

İlkbahar hâlâ kendini göstermemişti.

Y si el cañón que cruzamos es señal de algo,

Az önce geçtiğimiz yarık eğer bir işaretse

Debe ser una señal de que no hay mucho oxígeno.

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

Pasé la señal de tráfico que decía "Callejón sin salida".

Bir tabelanın yanından geçtim: “Çıkmaz Sokak.”

Y son una señal de que las cosas deben cambiar.

ve değişmesi gereken şeylerin birer işareti konumundalar.

Porque esa señal tardaría 20 minutos en llegar a Marte.

çünkü sinyalin Mars'a ulaşması 20 dakika sürebilir.

Estoy vivo aunque no esté dando ninguna señal de vida.

Herhangi bir yaşam belirtisi vermememe rağmen hayattayım.

Dudar de sí mismo es la primera señal de inteligencia.

Kendin hakkında şüphelere sahip olmak zekanın ilk işaretidir.

El exceso de selfies es señal de falta de sexo.

Çok fazla selfie çekmek cinsel hayatın durgun olduğunun işaretidir.

- Nubes oscuras son señal de lluvia.
- Nubes oscuras indican lluvia.

Koyu bulutlar yağmura işaret eder.

En la naturaleza, por lo general, eso es una mala señal.

Doğada, bu genellikle kötü bir işarettir.

La buena disposición a tomar responsabilidad es una señal de madurez.

Sorumluluk alma isteği bir olgunluk işaretidir.

Le hice una señal al auto para que fuera más lento.

Arabaya yavaş gitmesi için sinyal verdim.

- Es un claro indicativo.
- Es una clara señal de la verdad.

Bu foyasını meydana çıkaran bir şey.

Fue como si nunca hubieran aprendido a tener miedo de ese señal.

Sanki hiç o işaretten korkmaları öğretilmemiş gibiydi.

Ahora, Hannibal da la señal a sus hombres ocultos de atacar. tack.

Şimdi, Hannibal gizlenmiş birliklerine saldırı işareti veriyor.

El rojo, de manera opuesta al verde, es una señal de peligro.

Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.

Y eso suele ser una señal de que ven una fuente de comida.

Bu genelde bir yiyecek kaynağı buldukları anlamına gelir.

Y eso suele ser una señal de que vieron una fuente de comida.

Bu genelde bir yiyecek kaynağı bulduklarını gösterir.

No hay ninguna señal que indique que esto es una sala de reuniones.

Bunun bir toplantı odası olduğunu gösteren hiçbir işaret yok.

Se le ruega abstenerse de fumar hasta que se haya apagado la señal luminosa.

İz kapanana kadar sigara içmekten kaçınmanız isteniyor.

Conforme cae la noche él da la señal a su ejército de proceder la marcha.

Gecenin çökmesiyle ordusuna ilerlemeyi başlatmaları için sinyal verdi.

No vio la señal de stop en la intersección y chocó contra un auto que venía.

Kavşaktaki dur işaretini göremedi ve gelen bir arabaya vurdu.

Su luz es una señal para las hembras sin alas en el suelo. Ella tiene el tamaño de un grano de arroz.

Işıkları, zemindeki kanatsız dişilere işaret göndermektedir. Dişi, pirinç tanesi kadardır.

Tuve suerte de que el policía no me diera una multa por dar una vuelta en U en una intersección que no tenía una señal de vuelta en U.

U-dönüşü yapılmaz levhası olmayan bir kavşakta bir U-dönüşü yaptığımdan dolayı polisin bana bir trafik cezası makbuzu yazmamasından dolayı şanslıydım.