Translation of "Envió" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Envió" in a sentence and their turkish translations:

¿Quién te envió?

Seni kim gönderdi?

Dios envió una señal.

Tanrı bir işaret gönderdi.

¿Quién nos envió esto?

Bunu bize kim gönderdi?

Le envió un mensaje.

O ona bir mesaj gönderdi.

Le envió una postal.

O ona bir kartpostal gönderdi.

Ella me envió una carta.

Bana bir mektup gönderdi.

Tom me envió un regalo.

Tom bana bir hediye gönderdi.

Él envió el paquete anteayer.

O, koliyi evvelsi gün gönderdi.

Ella me envió este libro.

O bu kitabı bana gönderdi.

¿A quién le envió rosas?

Gülleri kime gönderdin?

Él le envió un mensaje.

Ona bir mesaj gönderdi.

Le envió una larga carta.

O, ona uzun bir mektup gönderdi.

Me envió un mensaje de texto.

bana mesaj attı.

Me envió un mensaje de nuevo.

bana tekrar mesaj gönderdi.

Dorothy le envió un lindo obsequio.

Dorothy ona güzel bir hediye gönderdi.

Él envió una carta a casa.

O eve bir mektup gönderdi.

Tom envió a Mary a empacar.

- Tom, Mary'yi kapı dışarı etti.
- Tom, Mary'yi sepetledi.

Ella me envió una larga carta.

O, bana uzun bir mektup gönderdi.

Ella me envió un telegrama urgente.

O, bana acil bir telgraf gönderdi.

Tom envió un aviso a Mary.

Tom, Mary'yi anons etti.

Tom envió un mensaje a Mary.

Tom, Mary'ye mesaj attı.

Un amigo me envió estas fotos.

Bir arkadaşım bana bu resimleri gönderdi.

Le envió una postal desde Boston.

Ona Boston'dan bir kartpostal gönderdi.

- Envió a su hijo a por un doctor.
- Envió a su hijo a por un médico.

O, oğluna doktor çağırttı.

Y envió a los policias al entrenamiento.

ve polislerini eğitime gönderdi.

Ella envió a los niños al colegio.

Çocuklarını okula yolcu etti.

Él envió su solicitud a la oficina.

Başvurusunu ofise gönderdi.

Él me envió una tarjeta de cumpleaños.

O bana bir doğum günü kartı gönderdi.

Tom le envió un mensaje a Mary.

Tom Mary'ye bir mesaj gönderdi.

George me envió una tarjeta de cumpleaños.

George bana bir doğum günü kartı gönderdi.

Ella envió la carta por correo aéreo.

O, mektubu havayolu ile gönderdi.

Él envió una carta dirigida a su tío.

Amcasına hitaben bir mektup gönderdi.

Ella quiere saber quién le envió las flores.

O, çiçekleri kimin gönderdiğini bilmek istiyor.

Peter envió sus profundos deseos a sus padres.

Peter anne ve babasına içten dileklerini iletti.

- Te mandó un libro.
- Te envió un libro.

O sana bir kitap gönderdi.

Él le envió un cliente enfadado al gerente.

O, müdüre kızgın bir müşteri gönderdi.

¿Qué tenía que hacer él? Preparado envió el CV.

Mecburen ne yaptı? Hazırladı CV'yi gönderdi.

La embajada me envió un libro acerca de Alemania.

Büyükelçilik bana Almanya hakkında bir kitap yolladı.

Mi abuela envió la carta hoy por la mañana.

Ninem bu sabah mektubu yolladı.

Mi hermano me envió una carta la semana pasada.

Erkek kardeşim geçen hafta bana bir mektup gönderdi.

En 1977, la NASA envió una nave espacial para explorar

1977 yılında NASA bir uzay aracını keşfe gönderdi

Su padre lo envió a la academia militar para disciplinarlo

babası onu disipline edebilmek için askeri akademiye gönderdi

El médico envió a la paciente viva a la morgue.

Doktor canlı hastayı morga gönderdi.

Tom le envió una carta de tres páginas a Mary.

Tom Mary'ye, üç sayfalık bir mektup gönderdi.

Luego envió un correo electrónico interno a sus compañeros de trabajo.

Sonrasında iş arkadaşlarına bir email gönderdi.

Se envió una oferta a Kemal Sunal para la película Balalaika.

Balalayka filmi için Kemal Sunal'a teklif götürülmüştü

Y la implicación obvia es que el rey muerto lo envió.

Ve bariz ima, onu ölü kralın göndermesidir.

César animó a los soldados y les envió a la batalla.

Sezar askerleri teşvik etti ve onları savaşmaya adamıştı.

Ella le escribió una carta larga, pero no se la envió.

O, ona uzun bir mektup yazdı fakat postalamadı.

Arabia Saudita, a su vez, envió tropas para ayudar sofoca los disturbios.

Suudlar da rejim karşıtı gösterilerin bastırılması için Bahreyn'e askeri birlikler gönderdi.

- Ella tiene curiosidad por saber quién mandó las flores.
- Ella tiene curiosidad por saber quién le envió las flores.
- Ella quiere saber quién le envió las flores.

O, çiçekleri kimin gönderdiğini bulmak için meraklıdır.

Qutuz envió cartas urgentes a los cruzados latinos, pidiéndoles que se le unieran.

Qutuz Latın haçlılarına acilen mektuplar yollayıp kendisine katılmalarını istedi.

Lo envió para darle a Thormod su deseo de poder unirse a Olav.

Thormod'a Olav'a katılabilmesi dileğini yerine getirmek için gönderdi.

En 1957, la Unión Soviética envió al espacio a una perra llamada Laika.

1957 yılında, Sovyetler Birliği uzaya Laika adlı bir dişi köpek gönderdi.

En vez de ir él mismo, envió a su hermano en su lugar.

Kendi gitme yerine yerine erkek kardeşini gönderdi.

- Él le envió una tarjeta a Mary.
- Él le mandó una tarjeta a Mary.

O Mary'ye bir kart gönderdi.

Lannes le envió repetidas órdenes para que cargara contra el enemigo, en un lenguaje que

Lannes , korkaklık suçlamasının eşiğine gelen bir

Cuando se confirmó el informe, envió un mensaje a Davout: "Dígale al mariscal que él,

Rapor onaylandığında Davout'a bir mesaj gönderdi: "Mareşal'e kendisinin,

Por cosacos rusos, Napoleón lo envió al norte para organizar la defensa de la ciudad.

, Napolyon onu şehrin savunmasını organize etmesi için kuzeye gönderdi. Napolyon'un

Ella me envió una tarjeta postal que decía que odia el olor de los animales.

Bana hayvanların kokusundan nefret ettiğini yazdığı bir kartpostal göndermiş.

Él estaba tan ocupado que envió a su hijo en vez de ir él mismo.

O, o kadar meşguldu ki kendisi gitmek yerine oğlunu gönderdi.

Tom sacó una foto del coche nuevo de Mary y se la envió a John.

Tom Mary'nin yeni arabasının bir resmini çekti ve onu John'a gönderdi.

De que envió sus últimas reservas para intentar detener el ataque de Baibars por el centro.

Son askerlerini Baybars'ı durdurmak için gönderince ortaya çıktı.

Pero cuando llegó la noticia de la calamitosa derrota francesa en Vitoria, Napoleón envió a Soult de regreso

Ancak Fransızların Vitoria'daki feci yenilgisinin haberi geldiğinde, Napolyon, Soult'u kontrolü