Translation of "Lluvia" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Lluvia" in a sentence and their turkish translations:

- Necesitamos la lluvia.
- Necesitamos lluvia.

Yağmura ihtiyacımız var.

Parece lluvia.

Yağmur yağacak gibi gözüküyor.

Parecía lluvia.

Yağmur gibi görünüyordu.

Necesitamos la lluvia.

Yağmura ihtiyacımız var.

Esperamos lluvia hoy.

Bugün yağmur bekliyoruz.

Caía lluvia fina.

İnce yağmur yağıyordu.

Necesitábamos esta lluvia.

Bu yağmura ihtiyacımız vardı.

La lluvia paró.

- Yağış kesildi.
- Yağış dindi.

- ¿Le gusta a usted la lluvia?
- ¿Te gusta la lluvia?

Yağmuru sever misin?

- La lluvia arrastró el suelo.
- La lluvia arrastró la tierra.

Yağmur toprağı sürükledi.

- Nubes oscuras son señal de lluvia.
- Nubes oscuras indican lluvia.

Koyu bulutlar yağmura işaret eder.

La lluvia es maravillosa.

Yağmur harika.

¡Culpa a esta lluvia!

Bu yağmuru suçla!

Cayó una lluvia torrencial.

Şiddetli yağmur yağıyor.

Avanzábamos bajo la lluvia.

Biz yağmurda ilerliyorduk.

Marchamos bajo la lluvia.

Biz yağmurda yürüdük.

Nubes oscuras indican lluvia.

Koyu bulutlar yağmura işaret eder.

Anunciaban lluvia para hoy.

Onlar bugün için yağmur tahmin ediyorlardı.

La lluvia me anima.

Yağmur beni neşelendirir.

Los cultivos necesitan lluvia.

Ekinlerin yağmura ihtiyacı var.

- No lo expongas a la lluvia.
- ¡No lo expongas a la lluvia!

Yağmura maruz bırakmayın.

Están protegidos de la lluvia.

yağmurdan korunuyorlar

Te gusta la lluvia, ¿verdad?

- Yağmuru seviyorsun, değil mi?
- Yağmurdan hoşlanıyorsun, değil mi?

La lluvia batía el tejado.

Yağmur çatıda patırdıyordu.

La lluvia duró cuatro días.

Yağmur dört gün sürdü.

La lluvia duró una semana.

Yağmur bir hafta sürdü.

La lluvia me impidió ir.

Yağmur gitmemi engelledi.

El viento acompañó la lluvia.

Rüzgar yağmura eşlik etti.

La lluvia me impidió salir.

Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.

La lluvia arruinó nuestro picnic.

Yağmur pikniğimizi mahvetti.

La lluvia golpea las ventanas.

Yağmur pencerelere vuruyor.

La lluvia duró tres días.

Yağmur üç gün sürdü.

La lluvia al fin paró.

Sonunda yağmur durdu.

Nos quedamos en la lluvia.

Biz yağmura yakalandık.

Resguardémonos aquí de la lluvia.

Yağmurdan buraya sığınalım.

No nos gusta la lluvia.

Yağmuru sevmiyoruz.

La lluvia arruinó la cosecha.

- Yağmurlar ürünü harap etti.
- Yağmurlar mahsulü harap etti.

La lluvia era muy fuerte.

Sağanak çok ağırdı.

La lluvia ya se detuvo.

Yağmur önceden durdu.

Deseo que pare la lluvia.

Keşke yağmur dursa.

No me gusta la lluvia.

Yağmuru sevmiyorum.

- Estaba lloviznando ayer.
- Hubo una ligera lluvia ayer.
- Había una ligera lluvia ayer.

Dün hafif bir yağmur vardı.

- Mi hijo juega bajo la lluvia.
- Mi hijo está jugando bajo la lluvia.

Oğlum yağmurda oynuyor.

- La pared me cubría de la lluvia.
- La pared me protegía de la lluvia.

Duvar beni yağmurdan korudu.

Tuvimos poca lluvia el mes pasado.

Geçen ay az yağmur yağdı.

No lo expongas a la lluvia.

Yağmura maruz bırakmayın.

Nubes oscuras son señal de lluvia.

Kara bulutlar yağmurun belirtisidir.

Tuvimos mucha lluvia el año pasado.

Geçen yıl çok yağmur aldık.

La temporada de lluvia ha comenzado.

Yağmur mevsimi başladı.

La lluvia duró toda la noche.

Yağmur gece boyunca sürdü.

La lluvia me empapó la ropa.

Yağmur elbiselerimi sırılsıklam etti.

La lluvia se convirtió en nieve.

Yağmur kara dönüştü.

Los días de lluvia me deprimen.

Yağmurlu günler beni depresif yapar.

No pudimos salir por la lluvia.

Yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

La lluvia me ha impedido venir.

Yağmur gelmemi engelledi.

Empezó a pesar de la lluvia.

Yağmura rağmen başladı.

La lluvia golpeaba contra las ventanas.

Yağmur pencerelere vuruyordu.

Esperá hasta que pare la lluvia.

Yağmur duruncaya kadar bekle.

Él buscó refugio de la lluvia.

O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.

La fuerte lluvia nos impidió salir.

Şiddetli yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

Mi hijo juega bajo la lluvia.

Oğlum yağmurda oynuyor.

Hay mucha lluvia el año entero.

Yıl boyunca çok yağmur var.

Hemos tenido mucha lluvia este mes.

Bu ay çok yağış aldık.

Se pronostica lluvia para esta noche.

Bu akşam için hava tahmini yağmur.

Me gusta pasear bajo la lluvia.

Yağmurda yürümek istiyorum.

Pospusimos nuestra salida por la lluvia.

Kalkışımızı yağmur nedeniyle erteledik.

Hemos tenido mucha lluvia este año.

Bu yıl bol yağmur vardı.

Esperemos hasta que la lluvia pare.

Yağmur duruncaya kadar bekleyelim.

La previsión de lluvia nunca ocurrió.

Yağmur tahminini hiç gerçekleşmedi.

Me gusta cantar bajo la lluvia.

Yağmurda şarkı söylemeyi severim.

Adoro el sonido de la lluvia.

Yağan yağmurun sesini severim.

- ¿Dónde está la lluvia?
- ¿Dónde llueve?

Yağmur nerede?

Él continuó caminando bajo la lluvia.

Durmaksızın yağmurda yürüdü.

La lluvia se transformó en nieve.

Yağmur kara dönüştü.

Me encanta andar bajo la lluvia.

Yağmurda yürümeyi seviyorum.

La lluvia limpia al mismo tiempo.

Yağmur aynı zamanda temizler.

Con esta lluvia, él no vendrá.

O, böyle bir yağmurda gelmeyecektir.

- Tuvimos que cancelar el juego por la lluvia.
- Tuvimos que suspender el juego por la lluvia.

Yağmur yüzünden maçı iptal etmek zorunda kaldık.

- La lluvia ácida no es un fenómeno natural.
- La lluvia ácida no es ningún fenómeno natural.

- Asit yağmuru bir doğa olayı değildir.
- Asit yağmuru doğal bir fenomen değildir.
- Asit yağmuru doğal bir olay değildir.

- La fuerte lluvia nos impidió ir de pesca.
- La fuerte lluvia nos impidió ir a pescar.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.