Translation of "Salido" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Salido" in a sentence and their turkish translations:

Ya ha salido.

O zaten dışarı gitti.

Tom ha salido.

Tom dışarıda.

Ha salido la luna.

- Ay yükseldi.
- Ay çıktı.

- ¿Han ido?
- ¿Han salido?

Onlar gittiler mi?

- ¿No habías salido?
- ¿No saliste?

Dışarı çıkmadın mı?

He salido con una loca.

Bir deli ile birlikte oldum.

¡Nunca he salido con ella!

- Onunla hiç buluşmadım!
- Onunla hiç flört etmedim!

- Ella ha salido.
- Ella salió.

O dışarı gitti.

Algo debe haber salido mal.

Bir şey yanlış gitmiş olmalı.

- Se han ido.
- Han salido.

Onlar gitti.

El sol ha apenas salido.

Güneş henüz yükseldi

Nunca he salido de Boston.

Boston'dan hiç ayrılmadım.

Deberías haber salido media hora antes.

Yarım saat daha erken ayrılmalıydın.

Siempre he salido con mujeres mayores.

Her zaman yaşlı kadınlarla flört ettim.

Has salido favorecido en la foto.

Fotoğrafta iyi çıkmışsın.

El sol aún no ha salido.

Güneş henüz doğmadı.

Él vino cuando yo había salido.

O ben dışardayken geldi.

Cuando llegué, él ya había salido.

Ben vardığımda, o çoktan gitmişti.

Me ha salido para el orto.

O beni suskun bıraktı.

Ella nunca ha salido con él.

O, asla onunla randevulaşmadı.

Las cosas hubieran salido de forma diferente.

her şey çok farklı sonlanabilirdi.

El sol no ha salido desde octubre.

Ekimden beri güneş çıkmamış.

Maestros no calificados que han salido mal

ahı gitmiş vahı kalmış vasıfsız öğretmenler

Apenas había salido cuando empezó a llover.

Evden çıkar çıkmaz yağmur yağmaya başladı.

La equivocación me ha salido muy cara.

- Benim hatam benim servetime mal oldu.
- Hatam bana servete mal oldu.

Parece que él ha salido del país.

Ülkeyi terk etmiş gibi görünüyor.

¿Has salido con una chica alguna vez?

Bir kızla çıktın mı hiç?

Ella ya ha salido de la oficina.

O zaten ofisten ayrıldı.

No deberías haber salido con mi novia.

Kız arkadaşımla çıkmasan daha iyi olurdu.

Él está recién salido de la universidad.

O, üniversiteden yeni mezundur.

Ojalá hubiera salido de casa cinco minutos antes.

Keşke evden beş dakika erken çıksaydım.

Pensaba que la obra había salido muy bien.

Oyunun çok iyi gittiğini sanıyordum.

Tom ha salido a mirar para comprar zapatos.

Tom dışarıda ayakkabı alışverişi yapıyor.

Ha salido una nueva consola. ¡La llaman Nintendo 64!

Çıkmış yeni bir konsol var. Ona Nintendo 64 deniyor!

Ha salido al aeropuerto a despedir a un amigo.

Arkadaşını uğurlamak için yurt dışına gitti.

Tengo el presentimiento de que algo ha salido mal.

Bir şeyin yanlış gittiğine dair içimde bir his var.

Nuestro nuevo profesor viene recién salido de la universidad.

Yeni öğretmenimiz üniversiteden yeni çıkıyor.

Casi no han salido desde que nació el bebé.

Bebek doğduğundan beri neredeyse hiç dışarı çıkmadım.

Carol habrá salido hacia Londres mañana hacia las ocho.

Carol yarın sekize kadar Londra'dan ayrılmış olacak.

Naoto ha salido a su padre en su aspecto.

Naoto görünüş olarak babasına benziyor.

¿Has salido del país en los últimos 30 días?

Son 30 gün içinde ülke dışına çıktınız mı?

- Él ya salió a almorzar.
- Ya ha salido a almorzar.

O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.

Cuando llegó a la estación el tren ya había salido.

O, istasyona vardığında, tren çoktan gitmişti.

Estoy muy feliz de haber salido de la escuela secundaria.

Liseden mezun olduğum için çok mutluyum.

Apenas había salido de la casa cuando empezó a llover.

Evden ayrılır ayrılmaz yağmur yağmaya başladı.

A pesar de que el sol había salido hacía frío.

- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olmasına rağmen hava soğuktu.

Tom descubrió que Mary había salido con su mejor amigo.

Tom Mary'nin onun en iyi arkadaşıyla flört ettiğini keşfetti.

Me ha salido una dureza en la planta del pie.

Ayağımın tabanında bir nasır var.

- Mejor no hubieras salido hoy.
- Será mejor que no salgas hoy.

Bugün dışarı çıkmasan iyi olur.

Llegando a la estación, encontré que el tren ya había salido.

İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti.

- El paciente ha salido de peligro.
- El paciente ya está seguro.

Hasta artık güvende.

Mi padre no ha salido al extranjero ni siquiera una vez.

Benim babam bir defa bile yurt dışına çıkmadı.

Apenas había salido de la casa cuando se puso a llover fuerte.

Evden ayrılır ayrılmaz şiddetli şekilde yağmur yağmaya başladı.

Si hubieras salido un poco más temprano, habrías evitado el tráfico pesado.

Biraz daha erken çıkmış olsaydın, yoğun trafikten kurtulmuş olurdun.

El bus ya había salido para cuando yo llegué a la parada.

Ben durağa vardığımda otobüs zaten gitmişti.

Nada de lo que hemos hecho hoy ha salido como lo planeamos.

Bugün yaptığımız hiçbir şey plana göre gitmedi.

- ¿Alguna vez has ido al extranjero?
- ¿Alguna vez has salido del país?

Hiç yurt dışına çıktın mı?

Tom nunca ha salido con una chica cuyo nombre termine con "s".

Tom adı "s" ile biten bir kızla hiç çıkmadı.

- Mi madre no está en casa.
- Mi madre salió.
- Mi madre ha salido.

Annem dışarıda.

- El último tren ya ha salido.
- El último tren ya se ha ido.

Son tren çoktan gitti.

Tom se salió de sus casillas cuando oyó que Mary había salido con John.

- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda tepesi attı.
- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda öfkelendi.
- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda deliye döndü.

En retrospectiva, Tom comprendió que no debía haber salido con las dos hermanas a la vez.

Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.

- Todo lo que podía salir mal ha salido mal.
- Todo lo que podría ir mal fue mal.

Ters gidebilecek her şey ters gitti.

- ¿Alguna vez has salido en televisión?
- ¿Has estado en la tele alguna vez?
- ¿Has estado alguna vez en televisión?

Hiç televizyonda çıktın mı?