Examples of using "Rana" in a sentence and their turkish translations:
Kurbağa vraklar.
Yediğim kurbağa yumurtaları...
Zehirli sarı kurbağa.
Balık kavağa çıkınca!
Sudan bir kurbağa çıktı.
Prens bir kurbağaya dönüştü.
Şuna bakın. Baksanıza. Bunlar kurbağa yumurtaları.
Tüm bebek kurbağalar çıtırdıyor.
O bir kuyudaki bir kurbağa gibi.
- İç organlarını incelemek için bir kurbağayı parçaladık.
- İç organlarını incelemek için bir kurbağayı kesip parçalara ayırdık.
Çocuk kurbağaya bir taş fırlattı.
Fransızlar kurbağa bacakları yemeyi severler.
...dünyanın en kuzeyinde yaşayan kurbağa olmuştur.
Kurbağayı kara kurbağasından ayırt edemem.
Tom kurbağa bacağını sevmiyor.
Soğuk, kurbağanın ince, nemli derisinden içeri sızıyor.
Bu ufak, erkek tungara kurbağası sadece bir yüksük boyutunda.
Boğazımda gıcık var.
Kurbağa yumurtası mı, zıpkınla balık avlamak mı? Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.
Her sabah canlı bir kurbağa ye ve günün geri kalan kısmında sana daha kötü bir şey olmayacak.