Translation of "Vaya" in Turkish

0.039 sec.

Examples of using "Vaya" in a sentence and their turkish translations:

- Vaya chasco.
- Vaya decepción.

Ne bir hayal kırıklığı!

- ¡Diantres!
- ¡Vaya!
- ¡Vaya, hombre!

Eyvah!

¡Alto! Vaya.

Dur, dur, dur! Vay canına.

¡Vaya, miren!

Vay canına, Baksanıza!

Vaya despacio.

Yavaş git.

Vaya mujer.

Bir kadın.

Vaya hombre.

- Sen ne biçim erkeksin.
- Adamın biri.

No sé si vaya o no vaya.

Gidip gitmeyeceğimi bilmiyorum.

- Quiero que vaya él.
- Quiero que él vaya allá.
- Quiero que vaya allí.

Onun oraya gitmesini istiyorum.

Deja que se vaya, deja que se vaya

Kaybolsun, kaybolsun

- Adondequiera que vaya, no perderé mi pasión.
- Vaya donde vaya, no perderé mi pasión.

Nereye gidersem gideyim, ben tutkumu kaybetmem.

Vaya, miren esto.

Vay canına, şuna bakın.

Vaya. Miren esto.

Bakın. Şuna baksanıza.

"Vaya. Qué irónico".

"Ah! Ne kadar ironik.

Cohh: Oh, vaya.

Cohh: Ah, vay canına.

- ¡Guau!
- ¡Órale!
- Vaya

Vay canına!

- Oh vaya, eres veloz.
- ¡Vaya, usted es muy rápido!

- Vay, amma hızlısın.
- Oo bakıyorum da hızlısın.

Vaya, ¡una gran cascada!

Vay canına, devasa bir şelale var!

Vaya, miren este lugar.

Vay canına, şuraya bakın.

¡Vaya día más caluroso!

Ne sıcak bir gün!

Ojalá te vaya bien.

İyi yapacağını umuyorum.

¿Quieres que vaya contigo?

Seninle gitmemi ister misin?

- Ve.
- Vete.
- Vaya.
- Váyase.

Git.

¿Quieres que me vaya?

Gitmemi istiyor musun?

Deja que se vaya.

Gitmesine izin ver.

Quiero que vaya allí.

Oraya gitmeni istemiyorum.

¿Quieres que vaya ahora?

Şimdi gitmemi istiyor musun?

Impediré que él vaya.

Onun gitmekten alıkoyacağım.

Es mejor que vaya.

Oraya gitsem iyi olur.

¡Vaya, ha sido rápido!

Vay, bu hızlıydı!

Quizás vaya, quizás no.

Belki gideceğim, ve belki gitmeyeceğim.

¡Vaya! Eso luce delicioso.

Vay be! O lezzetli görünüyor.

Quiero que se vaya.

- Onun terk etmesini istiyorum.
- Onun gitmesini istiyorum.

Quizá vaya contigo mañana.

Yarın seninle gitmek isteyebilirim.

Vaya, perdí el autobús.

Otobüsü kaçırdım.

- Nadie puede evitar que vaya allí.
- Nadie puede impedir que vaya.

Kimse oraya gitmeme engel olamaz.

- No queremos que se vaya.
- No queremos que él se vaya.

Onun gitmesini istemiyoruz.

- No queremos que se vaya.
- No queremos que ella se vaya.

Onun gitmesini istemiyoruz.

- No me importa adónde vaya Tom.
- Me da igual adónde vaya Tom.

Tom'un nereye gideceği umurumda değil.

Vaya, es una gran caída.

Vay canına, devasa bir uçurum.

Vaya, es una gran cascada.

Vay canına, devasa bir şelale var!

Es mejor que me vaya.

Yoluma gitsem iyi olur.

Adiós, que te vaya bien.

Hoşça kal, iyi yolculuklar.

Oh vaya, ella es veloz.

Oh wow, o hızlı.

No dejes que se vaya.

Gitmesine izin verme.

Esperemos que todo vaya bien

Her şeyin iyi gideceğini ümit edelim.

¿Quieres que vaya o no?

Gitmemi ister misin toksa istemez misin?

Si querés que vaya, voy.

Gitmemi istersen giderim.

¿Quieres que vaya sin ti?

Sensiz gitmemi ister misin?

Iré adonde quieras que vaya.

Nereye gitmemi istiyorsan gideceğim.

Quieres que me vaya, ¿verdad?

Gitmemi istiyorsun, değil mi?

¿Me dejas que vaya contigo?

Seninle gitmeme izin verir misin?

Quiero que él vaya allá.

Onun oraya gitmesini istiyorum.

Bueno. ¡Que te vaya bien!

Elbette. İyi şanslar!

Deja que se vaya Tom.

- Tom'un gitmesine izin ver.
- Tom'un ayrılmasına izin ver.

Deja que Tom se vaya.

Sadece Tom'un gitmesine izin ver.

- Usted primero.
- Vaya usted primero.

Önce siz buyurun.

No quería que se vaya.

Onun terk etmesini istemedim.

¡Vaya amigo que eres tú!

Sen ne biçim erkeksin!

No creo que vaya hoy.

Bugün gideceğimi sanmıyorum.

Vaya por dios. Qué pena.

Aman Tanrım. Ne kadar da ayıp.

- Su perro le sigue adondequiera que vaya.
- Su perro le sigue adonde vaya.

Nereye giderse gitsin köpeği onu takip eder.

- Tom no quiere que vaya Mary.
- Tom no quiere que se vaya Mary.

Tom Mary'nin gitmesini istemiyor.

- No puedo garantizar que vaya a pasar.
- No puedo asegurar que vaya a ocurrir.

Bunun olacağını garanti edemem.

Mientras la presión vaya por aquí,

Basınç bu tarafa doğru gidiyor.

Vamos a revisar este lugar. Vaya.

Gidip şuraya bir bakalım. Vay canına.

Vaya, es muy brillante. ¡Miren eso!

Vay canına, harika parlıyor. Şuna bakın.

Vaya, está mucho más fresco aquí.

Vay canına, burası çok daha serin.

Es necesario que vaya ella misma.

Bizzat gitmesi gerekli.

Encontraré amigos donde sea que vaya.

Gittiğim her yerde arkadaş bulacağım.

Él quiere que vaya con él.

Benim onunla gitmemi istiyor.

¿Hace falta que yo vaya allá?

- Oraya gitmem gerekiyor mu?
- Benim oraya gitmeme herhangi bir ihtiyaç var mı?

- Ve al grano.
- Vaya al grano.

Sadede gel.

No parece que vaya a llover.

Yağmur yağacağa benzemiyor.

¿Por qué quieres que me vaya?

Neden ayrılmamı istiyorsun?

Nadie puede evitar que vaya allí.

Hiç kimse beni oraya gitmekten alıkoyamaz.

Quiere que yo vaya con ella.

Benim onunla gitmemi istiyor.

Voy adonde me dicen que vaya.

Gitmem söylenilen yere giderim.

Tal vez Tom simplemente se vaya.

Belki Tom sadece gidecek.

Cuando vaya a Rumania, verá más.

Romanya'ya gittiğinizde, daha fazlasını göreceksiniz.

Dudo de que vaya a funcionar.

Bunun işe yarayacağından şüpheliyim.

Donde sea que vaya, tiene guardaespaldas.

O, nereye giderse gitsin, yanında korumaları var.

Es hora de que me vaya.

Gitmem için zaman geldi.