Examples of using "Punta" in a sentence and their turkish translations:
Neredeyse yoğun saatler.
Zehirli sarı kurbağa.
nefes alıp verdiğinizi farkında olun.
Parmağımın ucuna.
Punta Carretas'taki tüneli kullandık.
Onun kalemi keskin bir uca sahiptir.
- Dilimin ucunda.
- O dilimin ucundaydı.
Dilimizin ucuna kadar geliyor
O güzel uçlu bir kurşun kalem kullanır.
Tom kurşun kalemi açtı.
Buzdağının sadece görünen kısmı.
Bu kalemlerin açılmaya ihtiyacı var.
O sadece buzdağının tepe noktasıdır.
- Senin burnunun üstünde krem var.
- Senin burnunun ucunda krem var.
Trafiğin en yoğun olduğu zaman.
O benim dilimin ucunda.
Punta Carretas hapishanesinden 106 gerilla kaçtı.
Yoğun trafikteki zincirleme bir kazaydı.
- Onun adı dilimin ucunda.
- Onun adını hatırlamak üzereyim.
Kelime dilimin ucunda.
Yoğun saatlerde okula gitmek yorucu ve tatsızdır.
Burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırmazsa
Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
Sanırım kalemimi açmamın zamanıdır.
Kalabalık saatteki bir trafik sıkışıklığı benim varışımı iki saat geciktirdi.
- Basketbol topunu parmak ucunda döndürebilir misin?
- Basket topunu parmağında çevirebilir misin?
Onun adı dilimin ucundaydı ama onu hatırlayamadım.
Pediseller, uçlarında üç küçük diş bulunan uzun ve parmağa benzeyen uzantılardır.
Parlak kırmızı bir uğur böceği, parmağımın ucuna indi.
Josh beni davet etti ama ona nereye gideceğimi söyledim.
Davout'un dev birliği, Napolyon'un işgalinin mızrak ucuydu.
Suyun üstünde gördüğün şey sadece buz dağının tepesi.
Bir kayalığın tepesinden bağırırsan sesinin yankısını duyabilirsin.
Masanın diğer ucunda oturan kişi kim?