Translation of "Principio" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Principio" in a sentence and their turkish translations:

Al principio.

bir şekilde uzak durabileceğiniz kanısı.

- Fue difícil al principio.
- Era difícil al principio.

Başta zordu.

El tercer principio

Üçüncü prensip:

Desde el principio,

En başından beri,

Volvamos al principio.

Başa geri dönelim.

Comienza del principio.

Başından başla.

Al principio será duro, pero todo es duro al principio.

O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

Al principio, es duro.

İlk başta zor.

Empecemos desde el principio.

İstersen en baştan başlayalım.

Era sólo el principio

sadece başlangıcıydı aslında

Empecemos por el principio.

Başında başlayalım.

Al principio es difícil.

Önce, zordur.

Al principio estaba confundida.

Önce kafam karıştı.

Sólo es el principio.

Bu sadece başlangıç.

El siguiente principio es entender.

Diğer ilke ise anlamaktır.

El último principio es respeto,

Son ilke ise saygıdır,

Dijimos al principio del video

videonun başında da söylemiştik

Al principio, todo parecía igual.

Başta her şey aynı gibi görünüyor.

Al principio no me agradaba.

Başlangıçta, ondan hoşlanmadım.

Al principio, no le creían.

İlk olarak, onlar ona inanmadılar.

Al principio nadie me creyó.

İlk önce kimse bana inanmıyordu.

Al principio puede ser confuso.

O ilk başta kafa karıştırıcı olabilir.

¡Es el principio del fin!

Bu, sonun başlangıcıdır!

Al principio él era tímido.

O, ilk bakışta utangaç.

Al principio no le creí.

Başta ona inanmadım.

Al principio solo estaba confundido.

Başta kafam karıştı

Al principio no le gustaba.

O, ilk olarak ondan hoşlanmadı.

Al principio no la entendí.

Başlangıçta onu anlamadım.

- Ella no le gustaba al principio.
- A él no le gustaba ella al principio.

O ilk defa ondan hoşlanmadı.

Se veía claro desde el principio

Aslında anlayacağın üzere bu ilişkinin ilerlemeyeceği

Al principio les mostré esta ubicación.

Öncelikle, size yerini zaten gösterdim.

El primer principio es la voz.

İlk ilkemiz sestir.

El siguiente principio es la neutralidad.

Diğer ilkemiz ise tarafsızlık.

Comencemos con Zoom desde el principio

isterseniz en başından Zoom konusuna bir başlayalım

Al principio dije útil o simple

başta da dedim ya kullanışlı ve basit

Y al principio no me importó.

İlk başlarda her şey yolundaydı.

Al principio, pensé… "Los está cazando".

İlk başta, balık avlayacağını düşündüm.

La idea parecía absurda al principio.

Fikir ilk başta saçma görünüyordu.

Tranquilízate y comienza desde el principio.

Sakin ol ve başında başla.

No la pude reconocer al principio.

İlk başta onu tanıyamadım.

Al principio no sabía qué hacer.

İlk başta, ne yapacağımı bilmiyordum.

Ella mintió de principio a fin.

O baştan sona yalan söyledi.

Tenemos que empezar por el principio.

Biz baştan başlamalıyız.

Tom tenía razón desde el principio.

Tom başından beri doğruydu.

Yo estaba equivocado desde un principio.

Başından beri hatalıydım.

Él estaba con Dios al principio.

O, başlangıçta Tanrı’yla birlikteydi.

Es lo que pensé al principio.

Başlangıçta düşündüğüm şey bu.

Al principio no entendí qué decía.

İlk başta onun ne söylediğini anlamadım.

Vamos a empezar por el principio.

Baştan başlayalım.

Él le gustó desde el principio.

O, onu hemen sevdi.

Al principio, los indios eran amables.

Önceleri, Hintliler cana yakındı.

Al principio no sabía tocar guitarra.

En başta gitar çalamıyordum.

Los granjeros eran optimistas al principio.

Çiftçiler en başta iyimserdiler.

Hasta que logré descubrir un principio fundamental.

Ama sonunda temel, belli başlı bir prensip keşfettim.

Que al principio parecían un poco extrañas.

önce biraz garip gelseler de.

Esta historia comienza al principio de todo,

Hikaye ta en baştan,

Al principio, es solo una mancha amorfa,

İlk başta şekilsiz bir leke oluşturuyorlar.

Te lo dije al principio del video

hani videonun başında da söylemiştim

Salió hacia Inglaterra a principio de agosto.

- Ağustos başında İngiltere'ye yola çıktı.
- Ağustos ayının başında İngiltere'ye hareket etti.

La fotografía está al principio del libro.

Resim kitabın önünde.

¿Podemos empezar de nuevo desde el principio?

Baştan alabilir miyiz?

Vi el juego de principio a fin.

Oyunu başından sonuna kadar izledim.

Cuéntanos la historia de principio a fin.

Hikayeyi bize baştan sona anlat.

Lo deben haber sabido desde el principio.

Onu başından beri biliyor olmalılar.

Al principio, te confundí con tu hermano.

- Başlangıçta, yanlışlıkla seni erkek kardeşine benzettim.
- Başlangıçta seni erkek kardeşinle karıştırdım.
- Başlangıçta seni erkek kardeşine benzettim.

Al principio estaba en contra del proyecto.

O, başlangıçta projeye karşıydı.

Al principio, todo procedió según el plan.

Önce her şey plana göre gitti.

Hace años este principio era ampliamente reconocido.

Yıllar önce bu ilke yaygın olarak tanınmıştır.

Todo tiene un principio y un final.

- Her şeyin bir başlangıncı ve bitişi vardır.
- Her şeyin bir başı ve sonu vardır.

- Al principio, todos estaban convencidos de su inocencia.
- Al principio todo el mundo estaba convencido de su inocencia.

İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.

- En el principio creó Dios los cielos y la tierra.
- Al principio Dios creó el cielo y la tierra.
- En el principio Dios creó los cielos y la tierra.
- En el principio creó Dios el cielo y la tierra.

- Allah önce yeri ve göğü yarattı.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

- En el principio creó Dios los cielos y la tierra.
- Al principio Dios creó el cielo y la tierra.
- En el principio Dios creó los cielos y la tierra.

- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

Había un principio, un desarrollo y un final,

Başlangıcı, ortası ve sonu vardı.

El segundo principio, uno de los más transformadores,

En dönüşümsel olan prensiplerden bir diğeri ise,

En cualquier caso, el principio es el mismo.

Fark etmez, kural ne olursa olsun aynı.

Al principio pensé que él era tu hermano.

Başlangıçta onu senin erkek kardeşin sandım.

He leído el diccionario de principio a fin.

Ben sözlüğü başından sonuna kadar okudum.

Al principio, todos estaban convencidos de su inocencia.

İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.

La vida es el principio de la muerte.

Yaşam, ölümün başlangıcıdır.

El final es el principio de lo imposible.

Son, imkansızın başlangıcıdır.

Era en realidad el principio de una enfermedad mental

ama aslında zihinsel bir hastalığın başlangıcıymış

Y cómo podemos evitarlo basándonos en un sencillo principio.

prensip ile bu hataları yapmaktan nasıl kaçınabileceğimiz hakkında konuşacağım.

Incluso aunque tuviéramos una imagen incorrecta desde el principio,

Bu yüzden, yanlış bir resimden başlasaydık bile

Desde el principio de su existencia todos estaban afinados.

var oluşlarının ilk zamanlarında son derece entoneydiler.

Napoleón no se impresionó al principio: Davout era distante,

Napolyon ilk başta etkilenmemişti –Davout mesafeli, dağınık

Al principio él no me gustaba, pero ahora sí.

Önceleri onu sevmezdim fakat şimdi seviyorum.

A ella no le gustaba ese caballo al principio.

O, ilk önce atı beğenmedi.

Al principio ella no me gustó, pero ahora sí.

İlk başta onu sevmedim ama şimdi seviyorum.

Leí el libro desde el principio hasta el final.

Kitabı başından sonuna kadar okudum.

Estaba nervioso al principio pero gradualmente me fui relajando.

İlk başta gergindim ama yavaş yavaş daha rahatladım.