Translation of "Prevenir" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Prevenir" in a sentence and their turkish translations:

- Mejor prevenir que lamentar.
- Mejor prevenir que curar.

Bugünün işini yarına bırakma.

Mejor prevenir que lamentar.

Korkulu rüya görmektense uyanık yatmayı yeğlerim.

Mejor prevenir que curar.

Sorunu büyümeden halletmeli.

Déjenme prevenir mediante otra contradicción

ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

Alargar la vida, prevenir enfermedades,

hastalıkları önleme, zayıf düşüren rahatsızlıkları iyileştirme,

No hay forma de prevenir

önlemenin bir yolu ise yok

Prevenir es mejor que curar.

Korunma tedaviden daha iyidir.

Tenemos que prevenir a Tom.

- Tom'u uyarmak zorundayız.
- Tom'u uyarmamız gerekiyor.
- Tom'u uyarmalıyız.

¿Somos capaces de prevenir la enfermedad?

Hastalığı önleyebilir miyiz?

¿Te gustaría saber cómo prevenir las arrugas?

Kırışıklıkları nasıl önleyeceğini bilmek istiyor musun?

- Las vacunas ayudan a prevenir enfermedades de la niñez.
- La vacunación ayuda a prevenir las enfermedades infantiles.

Aşılar çocukluk hastalıklarını önlemeye yardımcı olur.

Ayudar a prevenir el colapso de los suministros

balık stoklarında çöküşü önlemeye yardımcı oluyor

Cierra la ventana para prevenir que cojas frío.

Soğuk algınlığını önlemek için pencereyi kapat.

¿Cómo puedo prevenir que mi gato mate pájaros?

Kedimin kuşları öldürmesini nasıl önleyebilirim?

Debemos prevenir el crecimiento explosivo de la población.

Hızlı nüfus artışını önlemeliyiz.

Tenemos que tomar medidas para prevenir la contaminación atmosférica.

- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almak zorundayız.
- Hava kirliliğini önlemek için adımlar atmak zorundayız.

Ella trató de prevenir que se difundiera el rumor.

O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.

Los activistas intentan prevenir enfermedades en los países pobres.

Aktivistler yoksul ülkelerdeki hastalığı önlemeye çalışırlar.

A que invierta en prevenir esos desastres en primer lugar,

ortaya çıkmaması için yatırım yapmaya teşvik etmiş olmuyoruz

- Tenemos que avisar a Tom.
- Tenemos que prevenir a Tom.

Tom'u uyarmamız lazım.

Prevenir que la enfermedad se propagara rápidamente no fue una tarea fácil.

Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.

Grecia está tomando medidas radicales para prevenir el hundimiento de su sistema financiero.

Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.

Evite el uso prolongado de la consola. Para ayudar a prevenir la tensión ocular, dese una pausa de unos 15 minutos durante cada hora de juego.

Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.