Translation of "Enfermedades" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Enfermedades" in a sentence and their turkish translations:

Mejor aún, sus enfermedades mejoran.

Dahası, rahatsızlıkları düzenlenebilir hâle geliyor:

Brotes de enfermedades y hambre.

ilaç kıtlığı, salgın hastalıklar ve açlık.

Alargar la vida, prevenir enfermedades,

hastalıkları önleme, zayıf düşüren rahatsızlıkları iyileştirme,

Los microbios pueden provocar enfermedades.

Mikroplar hastalığa neden olabilir.

Soy inmune a las enfermedades.

Ben hastalanmaya karşı bağışıklıyım.

Los mosquitos son portadores de enfermedades.

Sivrisinekler hastalık taşıyıcılarıdır.

Y teníamos alto riesgo de enfermedades mentales.

ve akıl hastalığı açısında yüksek risk altındaydık.

La propagación de enfermedades también ha aumentado

hastalıkların yayılması da artmıştır

Nos enfrentamos a nuevos tipos de enfermedades.

Biz yeni tür hastalıklarla karşı karşıyayız.

Los doctores recomiendan medicamentos para combatir enfermedades.

Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.

El agua potable sucia puede provocar enfermedades.

Kirli içme suyu hastalığa neden olabilir.

No todas las enfermedades infecciosas son contagiosas.

Tüm bulaşıcı hastalıklar bulaşıcı değildir.

- Algunas enfermedades se originan por un defecto genético.
- Algunas enfermedades tienen su origen en un defecto genético.

- Kimi hastalıklar genetik bir bozukluktan meydana gelir.
- Bazı hastalıklar kalıtsal bozukluklardan dolayı oluşur.

- Las vacunas ayudan a prevenir enfermedades de la niñez.
- La vacunación ayuda a prevenir las enfermedades infantiles.

Aşılar çocukluk hastalıklarını önlemeye yardımcı olur.

Es el punto de partida de muchas enfermedades

birçok hastalığın çıkış noktasıdır

Están en grave riesgo de desarrollar enfermedades mentales,

akıl hastalığına yakalanma, bağlanma sorunu yaşama,

Las enfermedades genéticas son en su mayoría, irremediables.

- Genetik hastalıklar çoğunlukla tedavi edilemez.
- Kalıtsal hastalıkların genelde tedavisi yoktur.

Algunas enfermedades son provocadas por un gen defectuoso.

Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.

Pero en los viejos tiempos no encontramos tales enfermedades

ama daha eski çağlar bu tür hastalıklara pek rastlamıyoruz

Se cree que comer demasiada grasa provoca enfermedades cardíacas.

Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.

Los activistas intentan prevenir enfermedades en los países pobres.

Aktivistler yoksul ülkelerdeki hastalığı önlemeye çalışırlar.

Y como resultado, cambiar las tendencias en las enfermedades crónicas.

ve bunun sonucunda kronik hastalıktaki eğilimleri değiştirebiliriz.

Los preservativos ofrecen protección contra las enfermedades de transmisión sexual.

Prezarvatifler seksüel hastalıkların geçmesinden korurlar.

Mucha gente cree que la acupuntura puede curar las enfermedades.

Birçok insan akupunkturun hastalıkları iyileştirebileceğine inanır.

Que se descartan a la ligera como “enfermedades de la mujer”.

bir dizi hastalığın sebebi.

Los pacientes a menudo mueren simplemente porque ceden a sus enfermedades.

Hastalar çoğunlukla sadece hastalıklarına boyun eğdikleri için ölürler.

El sarampión es una de las enfermedades más contagiosas que conocemos

Kızamık bildiğimiz en bulaşıcı hastalıklardan biridir.

Las enfermedades sistémicas son aquellas que afectan a todo el organismo.

Sistemik hastalıklar tüm organizmayı etkilerler.

Lavarse regularmente las manos es una buena manera de cuidarse de enfermedades.

Ellerinizi düzenli olarak yıkamak kendinizi hastalıklardan korumak için iyi bir yoldur.

Ella fue a Alemania para el tratamiento de enfermedades del corazón cada año

kalp hastalığının tedavisi için Almanya'ya gidiyordu her yıl

Mucha gente no sabe que los antibióticos son ineficaces contra las enfermedades virales.

Birçok kişi antibiyotiklerin viral hastalıklara karşı etkisiz olduğunu bilmez.

Ahora se sabe que la ira está implicada en toda una serie de enfermedades

Bugün öfke, gelişigüzelce ''kadın hastalıkları'' olarak addedilmiş

Su familia arrastraba un historial de enfermedades genéticas que se remontaba a muchos siglos atrás.

Onun ailesi birkaç yüzyıl öncesine dayanan genetik hastalıkların bir öyküsüne sahipti.

Algunos eran asesinados por los soldados, mientras que otros morían de hambre, frío o enfermedades.

Diğerleri açlık, soğuk ya da hastalıklardan ölürken bazıları askerler tarafından öldürüldüler.

Hay cuatro causas principales de muertes relacionadas con el alcohol. Lesión por un accidente automovilístico o violencia es una. Enfermedades como cirrosis del hígado, cáncer, enfermedades del corazón y del sistema circulatorio son las otras.

Alkolle ilgili ölümün dört ana nedeni vardır. Araba kazalarından ya da şiddetten yaralanma biri, karaciğer sirozu, kanser, kalp ve kan sistemi gibi hastalıklar diğerleri.

Cerca de un tercio de estas enfermedades pueden ser curadas, pero las otras pueden ser serias, o incluso fatales.

Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.

La palta es una fuente potencial de beta-sitosterol, un compuesto químico muy utilizado en el tratamiento de las enfermedades cardíacas.

Avokado, kalp hastalıklarının tedavisinde çok kullanılan kimyasal bir bileşik olan beta-sitosterol'un potansiyel bir kaynağıdır.

El CDC [Centros para el Control y Prevención de Enfermedades, en inglés] recomienda desinfectantes de manos con al menos un 60% de alcohol.

CDC(Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) en az %60 alkol içeren el dezenfektanlarını tavsiye ediyor.