Translation of "Mediante" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Mediante" in a sentence and their turkish translations:

Déjenme prevenir mediante otra contradicción

ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

No mediante bromas sino historias.

hikâyelerden geçtiğini keşfettim.

Pero sí mediante el tacto.

Ama dokunarak yakalayabilir.

mediante conductas repetitivas, rutinas y pensamiento obsesivo,

tekrarlayan davranışlar, rutin ve takıntılı düşünme --

Mediante un acto de desconexión, encontré conexión.

Bu kopuklukta bağlantı buldum.

Tom fue estafado mediante el timo nigeriano.

Tom Nijeryalı dolandırıcılar tarafından dolandırıldı.

Transmite el movimiento mediante correas y poleas.

Bu, kayışlar ve kasnaklar ile hareketi iletir.

Ella está relacionada con él mediante matrimonio.

O, onunla evlilik yoluyla akrabadır.

Ecosistemas prósperos mediante la protección y la restauración;

koruma ve yenilenme yoluyla gelişip büyüyen ekosistemler;

Y este edificio fue hecho mediante LEED Platino.

Ve bu bina Platinum LEED olarak inşa edildi.

Mediante la vista, el olfato y la ecolocalización,

Görme, koklama ve ekolokasyon kullanan...

Esto permite autorizar cualquier procedimiento mediante la firma digital.

dijital imzayla herhangi bir işlemi gerçekleştirmeye izin verir.

Los tiburones blancos cazan mediante una variedad de sentidos.

Büyük beyazlar pek çok duyu kullanarak avlanırlar.

Mediante la vibración, puede calcular el tamaño y la velocidad.

Titreşimler aracılığıyla şeklini ve boyutunu kestirebilir.

mediante la elección de productos reutilizables y el uso de

ve klimada enerji kullanımını azaltmak için duvarlarda ve tavanlarda yalıtım

La gente sordomuda puede comunicarse mediante la lengua de signos.

Sağır ve dilsiz insanlar iletişim kurmak için işaret dilini kullanabilirler.

Mediante la ingeniería genética, el maíz puede producir sus propios pesticidas.

Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.

Y eso es lo que podemos hacer mediante nuestra conversación con ellos.

Ve onlarla konuşmak ile yapabileceğimiz şey bu.

En cambio, siente su mundo mediante una red de cuerdas de trampa.

Onun yerine tuzak tellerinden oluşan ağları aracılığıyla yoklar dünyayı.

El calamar luciérnaga genera su propia luz mediante células especiales llamadas fotóforos.

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

- Aprendemos por el método prueba-error.
- Aprendemos mediante el método prueba-error.

Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.

En la sociedad de los macacos, las amistades se forman mediante el aseo.

Makak topluluklarında arkadaşlıklar bakım yaparak kurulur.

Pero, ahora, mediante técnicas vanguardistas de filmación, podemos sumergirnos en las profundidades oscuras

Fakat artık son teknoloji çekim teknikleri kullanarak zifiri karanlıklara dalabiliyor...

Donde se sabe que los tiburones blancos cazan lobos mediante la luz artificial.

yapay ışık eşliğinde fok avladığının bilindiği dünyadaki tek yer.

Mediante ruidos de baja frecuencia, algunos tan bajos que son inaudibles para los humanos,

Düşük frekanslı gürlemelerle... ...ki bazısı o kadar düşüktür ki insanlar duyamaz...

Esta circuló el virus desde esta persona, mediante el aire, a estas otras familias.

Vİrüsü bu insandan hava yoluyla diğer ailelere taşıdı.

Todo tipo, especialmente en el transporte mediante el uso de medios de transporte. El colectivo en

odaklanıyor , özellikle de ulaşım araçlarıyla ulaşımda. Özel otomobiller yerine

En el dióxido de carbono mediante la imposición de impuestos sobre el carbono y la adopción de

fosil yakıtların kullanımını azaltmak için önlemler

También se le llama gas de la risa, al igual que el metano se produce principalmente mediante

tarafından üretilmesi gibi . Fosil yakıtların yanmasına ve bazı

La voluntad del pueblo es la base de la autoridad del poder público; esta voluntad se expresará mediante elecciones auténticas que habrán de celebrarse periódicamente, por sufragio universal e igual y por voto secreto u otro procedimiento equivalente que garantice la libertad del voto.

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

Toda persona, como miembro de la sociedad, tiene derecho a la seguridad social, y a obtener, mediante el esfuerzo nacional y la cooperación internacional, habida cuenta de la organización y los recursos de cada Estado, la satisfacción de los derechos económicos, sociales y culturales, indispensables a su dignidad y al libre desarrollo de su personalidad.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.