Translation of "Forma" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Forma" in a sentence and their turkish translations:

Hay otra forma.

Başka bir yol var.

Forma dos filas.

İki sıra yapın.

¡De esa forma!

Şu taraftan!

Estoy en forma.

Ben formdayım.

Pobres, fuera de forma,

yoksul, formda olmayan,

De la siguiente forma.

İşte nasıl olacağı:

Me siento en forma.

Ben formda hissediyorum.

Dilo de otra forma.

Onu başka bir şekilde söyle.

Esa es la forma.

Bu böyledir.

No estoy en forma.

Ben formda değilim.

Intento ponerme en forma.

Forma girmeye çalışıyorum.

Ocurrió de forma natural.

Bu doğal olarak oldu.

Pero también de forma inconsciente.

bilinçaltımızla da inşa ediyoruz.

Buscaremos otra forma de bajar.

Tamam, şimdi başka bir iniş yolu bulacağız.

No hay forma de pasar.

Buradan geçiş yok.

A veces de forma dramática.

bazen çok yoğun bir şekilde.

Enfrentamos riesgos de cualquier forma:

Hangi yöne dönsek risk faktörü var:

Columnas en forma de 'T'

sütunlar 'T' şeklinde

No hay forma de prevenir

önlemenin bir yolu ise yok

No hay forma de prevenirlo

engellemenin ise zaten bir yolu yok

Nunca pensaré de otra forma.

Ben asla fikrimi değiştirmeyeceğim.

Nuestros planes van tomando forma.

Planlarımız şekilleniyor.

Te comportas de forma injusta.

Adaletsiz davranıyorsun.

Siempre como de forma saludable.

Her zaman sağlıklı yerim.

Los vampiros cambian de forma.

Vampirler şekil değiştirebilir.

De cualquier forma sos linda.

Tüm yönleriyle güzelsin.

¿Puedo ayudar de alguna forma?

Herhangi bir şekilde yardım edebilir miyim?

No había forma de entenderlo.

Bunu anlamanın bir yolu yoktu.

¿Usted forma parte del comité?

Komitede misin?

Él estudió de forma autodidacta.

- O, kendi kendine çalıştı.
- O, kendisi çalıştı.
- O solo çalıştı.
- O solo olarak çalıştı.
- O tek başına çalıştı.
- O tek çalıştı.
- O tek olarak çalıştı.

Tom necesita ponerse en forma.

Tom forma girmeli.

¿Cómo se forma el granizo?

Dolu nasıl oluşur?

Tom murió de forma inesperada.

Tom beklenmedik bir şekilde öldü.

Esta es una forma de subsistencia

Bu, basit tarım toplumlarının

Entendemos esta extraña forma de T

Bu değişik T şekli anladığımız kadarıyla,

E inviertan de forma más significativa.

çeşitli yollar düşünmeliyim.

De forma que no te quemes,

yanmamak için,

Dando forma a nuestro futuro colectivo.

sürücü koltuğundayız.

También es una forma de empoderarse,

Ayrıca bir güç kaynağı

Buscaremos otra forma de pedir ayuda.

Yardım çağırmak için başka yollar bulacağız

La nueva forma de hacer negocios...

Yeni işletme anlayışında

Y lo escuchamos en forma consistente.

Ve bizler bunu sürekli duyuyoruz.

Era la forma de sentirme normal.

sadece iyi hissettiriyordu.

Que de otra forma no atenderían.

başka bir şeye odaklanmalarını istedik.

Que puede operar de forma independiente.

böylece bağımsız olarak çalışabilirler.

En forma líquida a su alrededor

onun etrafında sıvı halde

No deberías responder de esa forma.

Öyle karşılık vermemelisin.

Atravesaremos la jungla de alguna forma.

Bir yolunu bulup ormanı geçeceğiz.

De cualquier forma esperemos lo mejor.

Hayırlısı diyelim yine de.

No me riñas de esa forma.

Beni öyle paylama.

La montaña tiene una forma hermosa.

Dağ güzel bir görünüşe sahip.

Me hirió su forma de hablarme.

Onun konuşma şekli beni incitti.

Tom parece estar en buena forma.

Tom sağlıklı gibi görünüyor.

Jane entiende tu forma de pensar.

Jane düşünme tarzını anlar.

Esa nube tiene forma de pez.

Şu bulut balık şeklinde.

- Encontrarás una forma.
- Encontrarás un camino.

Bir yolunu bulursun.

TikTok: TDAH en forma de aplicación.

Tik Tok:DEHB nin uygulama hali.

Tom está en muy mala forma.

- Tom korkunç biçimde.
- Tom'un dış görünüşü felaket.

No le hables de esa forma.

Onunla öyle konuşma.

La Tierra tiene forma de naranja.

Dünya portakal şeklindedir.

Estar en buena forma requiere esfuerzo.

Formda olmak çaba gerektirir.

Hago ejercicio para mantenerme en forma.

Formda kalmak için egzersiz yaparım.

No consigo pensar de otra forma.

Başka bir şekilde düşünemem.

Horneé galletas con forma de conejos.

Tavşan şeklinde bazı kurabiyeler yaptım.

Estás en mejor forma que yo.

Siz benden daha çok formdasınız.

Estas galletas tienen forma de estrella.

- Bu kurabiyeler yıldız şeklindedir.
- Bu kurabiyeler yıldız şeklinde.

De alguna forma terminaré esta trabajo.

Bu işi bir şekilde bitireceğim.

Carlos habla español de forma incorrecta.

- Carlos, İspanyolcayı hatalı konuşuyor.
- Carlos, hatalı bir şekilde İspanyolca konuşuyor.

En la segunda forma se dicen:

İkincisinde kendinize söyle diyeceksiniz:

Meg siempre actúa de forma generosa.

Meg her zaman cömertçe davranıyor.

Él fue matado de forma instantánea.

O derhal öldürüldü.

De alguna forma, hoy luces distinto.

- Her nasılsa bugün farklı görünüyorsun.
- Her nasılsa, farklı görünüyorsun.

No ha habido forma de explicarlo.

Bunu ona açıklamanın bir yolu yoktu.

Tom estaba en muy mala forma.

- Tom berbat bir durumdaydı.
- Tom berbat hâldeydi.

Hoy me siento en plena forma.

Bugün kendimi bomba gibi hissediyorum.

La forma que crearon con Jesús puede simbolizar la forma de V, el santo grial.

İsa ile birlikte oluşturdukları şekil ise V şeklini yani kutsal kaseyi sembolize ediyor olabilir

- No me gusta la forma en que ella habla.
- No me gusta su forma de hablar.

Onun konuşma tarzını sevmiyorum.

Ni dirigía su contenido de ninguna forma,

veya seansın içeriğini hiçbir bir şekilde yönetmiyordu.

Las cosas hubieran salido de forma diferente.

her şey çok farklı sonlanabilirdi.

De forma que solo vemos y oímos

böylece sadece resme uyan bilgileri

Definimos masculinidad en una forma muy estrecha,

Erkekliği çok dar bir çerçevede tanımlıyoruz.

Y una forma de borrar la información.

ve bilgileri silmenin bir yolu.

La forma en que nos reunimos importa

Nasıl toplandığımızın önemi de çok büyük

Y no hay ninguna forma de recuperarlo".

ve onları geri getirmenin bir formülü yok."

En la nueva forma de hacer negocios...

Yeni işletme anlayışında,

Porque la tecnología misma forma la barrera

çünkü teknolojinin kendisi

De forma fácil, rápida y menos intimidante.

bunu kolay, hızlı ve daha az caydırıcı bir şekilde yapıyor.

La cúpula aún conserva su forma original

kubbe hala daha orijinal şeklini koruyor

E hicieron una forma circular en esto?

ve bunda da bir daire şekli mi çıkardılar?

Además, disciplinado y en forma de línea

üstelik yine disiplinli ve çizgi şeklinde

Esto ahora regresa y forma mi tiempo.

Bu şimdiler arka arkaya gelerek benim zamanımı oluşturuyor.

Tu forma de enseñar inglés es absurda.

Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.

¿Existe alguna forma de vida en Marte?

Mars'ta hayat var mıdır?

Él dio sus razones de forma resumida.

O kısaca gerekçelerini gösterdi.