Translation of "Piedra" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Piedra" in a sentence and their turkish translations:

- Piedra, papel, tijeras.
- Piedra, papel o tijera.

Taş, Kağıt, Makas

Cogió una piedra.

O bir taş aldı.

- Era duro como piedra.
- Era duro como la piedra.

O, kaya gibi sertti.

Piedra rompe tijera. Tijera corta papel. Papel envuelve piedra.

Taş, makası ezer. Makas, kağıdı keser. Kağıt, taşı kaplar.

- Estaba tan duro como una roca.
- Estaba duro como una piedra.
- Estaba duro como piedra.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.
- Era duro como la piedra.

O, kaya gibi sertti.

Agarran una pequeña piedra.

Küçük bir taş alıyorlar.

Construyo casas de piedra.

- Taş evler yapıyorum.
- Taştan evler inşa ediyorum.

Ojalá fuera una piedra.

Keşke bir taş olsam.

Una piedra no flota.

Bir taş yüzmez.

Machacó la piedra completamente.

O, taşı tamamen parçaladı.

¿Puedes levantar esta piedra?

Bu taşı kaldırabilir misin?

¿Qué piedra es esta?

Bu taş nedir?

- Tiró una piedra al perro.
- Le lanzó una piedra al perro.

O, köpeğe bir taş attı.

- Estaba tan duro como una roca.
- Estaba duro como una piedra.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.

O, kaya gibi sertti.

- Tengo una piedra en el zapato.
- Hay una piedra en mi zapato.

Ayakkabımda bir taş var.

¿Jugamos al piedra, papel, tijera?

Taş, kağıt, makas oynayalım mı?

El niño tiró una piedra.

Çocuk bir taş attı.

Él dormía como una piedra.

Kaya gibi uyuyordu.

La piedra es perfectamente plana.

Taş tamamen pürüzsüz.

Bob nada como una piedra.

Bob, kaya gibi yüzüyor.

Ayúdame a mover esta piedra.

Bu taşı taşımama yardım et.

Esta piedra pesa cinco toneladas.

Bu taş beş ton çeker.

El niño tira una piedra.

Oğlan bir taş atıyor.

- Él arrojó una piedra al estanque.
- Él tiró una piedra en el estanque.

O, gölete bir taş attı.

- Enséñame la piedra que rompió la ventana.
- Mostrame la piedra que rompió la ventana.

Pencereyi kıran taşı bana göster.

- Estaba tan duro como una roca.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.

O, kaya kadar sertti.

Una piedra para que tenga peso.

Ağırlık için de taş kullanacağım.

Puedo atarla a esta gran piedra.

Bu büyük kayanın çevresine dolayabilirim.

Pero tenemos que quitar esa piedra

fakat, o taşı da çıkarmamız lazım

El puente está hecho de piedra.

Köprü taştan yapılmıştır.

La casa está hecha de piedra.

Ev taştan yapılmıştır.

Él tiene un corazón de piedra.

- O taştan bir kalbe sahip.
- Onun taştan bir kalbi var.

Tom tiene un corazón de piedra.

Tom'un taştan bir kalbi var.

Él estuvo mudo como una piedra.

O bir taş gibi sessiz kaldı.

Este puente está hecho de piedra.

- Bu köprü taştan yapılmış.
- Bu köprü taştan yapılma.
- Bu köprü taştan.

Le arrojé una piedra al pájaro.

Kuşa bir taş attım.

Aquel puente está hecho de piedra.

O köprü taştan yapılmıştır.

Él se tropezó con una piedra.

O bir taşın üzerinde tökezledi.

¿Qué tipo de piedra es esta?

Bu ne tür bir taştır?

Este edificio está hecho de piedra.

Bu bina taştan yapılmıştır.

- ¿Quién tiró una piedra a mi perro?
- ¿Quién le lanzó una piedra a mi perro?

Kim köpeğime bir taş fırlattı?

Es una enorme cresta de piedra caliza

Büyük bir kireç taşı tepe

Elegir la piedra afilada fue un error,

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

La piedra angular de este espíritu increíble

ve bu kimliğin temel taşı

¿Recuerdas que tiraríamos una piedra como esta?

hatırlar mısınız böyle bir taş atardık

Un loco arrojó una piedra al pozo

delinin biri kuyuya bir taş attı

No soy capaz de levantar esta piedra.

Bu taşı kaldıramam.

Ese niño tiró una piedra al perro.

O çocuk köpeğe bir taş fırlattı.

Él tiró una piedra en el estanque.

O, havuza bir taş attı.

Tom compró una así llamada "piedra mágica".

Tom sözde "sihirli bir taş" satın aldı.

La piedra Rosetta fue encontrada en 1799.

Rosetta Taşı 1799'da bulundu.

Tom tiró una piedra en el estanque.

Tom gölete bir taş attı.

Derribé dos pájaros con una sola piedra.

Bir taşla iki kuş öldürdüm.

- Me quedé pasmado.
- Me quedé de piedra.

Dilim tutuldu.

El futuro no está escrito en piedra.

Gelecek taşta yazılı değil.

Tom le tiró una piedra al perro.

Tom köpeğe bir taş attı.

El pan está duro como una piedra.

Ekmek bir kaya kadar sert.

Hemos tenido mesetas naturales de piedra caliza aquí

orada doğal kireç taşı bir plato var

De piedra a martillo, de hombre a momia,

Taştan çekice, insandan mumyaya,

Busco la parte que até a la piedra.

Kayanın çevresindeki kısmı bulmaya çalışıyorum.

En el Islam no hay tumbas de piedra

İslamiyet'te mezar taşı yoktur

No le puedes hacer sangrar a una piedra.

Deveye hendek atlatamazsın.

Tom no sabe nadar mejor que una piedra.

Tom bir taştan daha iyi yüzemez.

El niño le tiró una piedra al gato.

Çocuk kediye bir taş fırlattı.

Me tropecé con una piedra, torciéndome el tobillo.

Bir taşa takıldım, ayak bileğimi incittim.

Esta piedra tiene un agujero en el centro.

Bu taşın ortasında bir deliği var.

Muchos trenes atraviesan el viejo túnel de piedra.

Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.

Elijan "Siguiente episodio". Bien, ¿quieren atarla a esta piedra?

"Sonraki Bölüm"ü seçin. Pekâlâ, bu kayaya bağlamak mı istiyorsunuz?

Quería quitar la piedra. Los que son agricultores saben

taşı çıkarmak istedi. Çiftçi olanlar bilir

Piedra de 6 metros de altura y 60 toneladas.

6 metre yüksekliğinde 60 ton ağırlığındaki taşı

De nuevo en una piedra en la misma región

yine aynı bölgede bir taşın üzerine

Aprendimos que la piedra tiene 4 millones de años

taşın 4 milyon yıllık olduğunu öğrendik

Las ruinas de la Edad de Piedra fueron descubiertas.

Taş Devri kalıntıları keşfedildi.

Este pan añejo está tan duro como una piedra.

Bu bayat ekmek bir kaya kadar sert.

El niño le tiró una piedra a la rana.

Çocuk kurbağaya bir taş fırlattı.

"Una piedra rodante no junta musgo" es un refrán.

"Yuvarlanan taş yosun tutmaz" bir atasözüdür.

Por favor, mueve esta piedra de aquí a allí.

Lütfen bu taşı buradan şuraya taşıyın.

Esta piedra es dos veces más pesada que esa.

Bu taş onun iki katı kadar çok ağır.

Pero la profundidad de la piedra también era un poco

fakat taşın derinliği biraz fazlaydı

La casa tenía un muro de piedra a su alrededor.

Evin etrafında taş bir duvar vardı.

Tom cogió una piedra y se la arrojó a María.

Tom bir taş aldı ve Mary'ye fırlattı.

Que tire la primera piedra quien esté libre de pecado.

İlk taşı en günahsız olanınız atsın.

Vista de lejos, esta piedra se parece a una cara humana.

Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.

Tom le arrojó una piedra a María, pero no le dio.

Tom Mary'ye bir taş attı ama bu onu incitmedi.

Pero puedo arrojar una piedra sobre las aguas para crear muchas ondas".

suyun üzerinde bir sürü dalga oluşturmak için taş atabilirim.''

Y mientras venían de la Luna, trajeron 380 kilogramos de piedra lunar

Ve Ay'dan gelirken 380 kilogram ay taşı getirdiler

Así que si tienes una piedra mientras aras el campo, la quitarás

yani eğer tarlayı sürerken bir taş varsa onu çıkarırsın

Una piedra del cielo lo suficientemente grande como para destruir el mundo

dünyayı yok edebilecek kadar büyüklükte bir gök taşı

- Hay una roca sobre el piso.
- Hay una piedra en el suelo.

Yerde bir kaya var.