Translation of "Roca" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Roca" in a sentence and their turkish translations:

- Él golpeó su cabeza contra una roca.
- Él se golpeó la cabeza con una roca.

O, kafasını bir kayaya çarptı.

Y así, la roca se aleja lentamente.

Yani yavaşça uzaklaşan bir kaya gibi.

No pises esa roca. Va a caerse.

O kayanın üzerine basma. O düşecek.

Ella se sube arriba de la roca.

O, kayaya tırmanıyor.

- Vista desde lejos, la roca parecía un rostro humano.
- Vista de lejos, la roca semejaba un rostro humano.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.

La forma en que la roca brilla naranja

turuncuyla parlayan

La pongo alrededor de esta roca. La aseguro.

Şu bloğun çevresine. Kaskımızı takalım.

Vaya, esta roca se pone muy resbaladiza aquí.

Vay canına, kayanın burası çok kayganmış.

Ataremos esta cuerda a esta roca y bajaremos

Tamam, bu halatı bu kayaya dolayıp aşağıya ineceğim

Bien, ataremos esta cuerda a esta roca, bajaremos

Tamam, bu halatı kayaya dolayıp aşağı ineceğim

Bien, ataré esta cuerda a esta roca, bajaré

Tamam, bu halatı bu kayaya dolayıp aşağı ineceğim

Gota a gota, el agua perfora la roca.

Damlayan su taşı deler.

Esto no es una roca. Es un mineral.

Bu bir kaya değil. Bir maden.

Bien, ataremos esta cuerda a esta roca y bajaremos

Tamam, bu halatı bu kayaya dolayıp aşağı ineceğim

Bien, usaré esta cuerda, la ataré a esta roca,

Pekâlâ, bu halatı kullanıp şu kayaya bağlayacağım

Pues, debajo del hielo tenemos el lecho de roca.

Buzun altında ana kayalar olur.

Había algo verde y pegajoso encima de la roca.

Kayanın üzerinde yeşil ve sümüksü bir şey vardı.

La roca que vi en la cueva era gigantesca.

Mağarada gördüğüm kaya devasaydı.

Quizás el collar se atoró en una roca o algo.

Belki de tasması bir kayaya falan takılmıştır.

Se trepó a una roca fuera del agua y yo…

Bir kayaya tırmanıp sudan çıktı.

Pero es la roca más grande que pude encontrar por aquí.

ama halatı bağlamak için bulabildiğim en büyük kaya bu.

Pone su cuerpo en una postura extraña que parece una roca.

Vücudunu kaya gibi görünen tuhaf bir pozisyona sokuyor.

Vista de lejos, la roca se ve como un viejo castillo.

Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.

No importa cuanto lo intente, no puedo nadar hasta esa roca.

Ne kadar çok denersem deneyeyim o kayaya kadar yüzemiyorum.

Estudiamos un tipo de sapo venenoso muy similar a una roca.

Biz bir taşa çok benzeyen bir tür zehirli kurbağa inceliyoruz.

Lo único que tengo de refugio es brezo mojado, musgo y roca.

Burada sığınak yapabileceğim tek şey ıslak çalılar, yosun ve taşlar.

Y luego quería quedarme quieto, así que me aferré a una roca.

Sonra sabit durmak istedim ve bir kayaya tutundum.

- Hay una roca sobre el piso.
- Hay una piedra en el suelo.

Yerde bir kaya var.

Vista a lo lejos, la roca se parecía a un rostro humano.

Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

Y en el centro de este montículo había una roca pequeña y peculiar,

Ve bu höyüğün merkezinde, az çok bir çocuk eli büyüklüğünde,

El motivo por el que el radar puede revelar el lecho de roca

Radarın ana kayaları görüntülemesinin nedeni

O... ...intentamos meternos a la sombra de uno de estos grandes aleros de roca.

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

- Estaba tan duro como una roca.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.

O, kaya kadar sertti.

En estos casos, deben tener algo que proteja la cuerda del filo de la roca.

Bu tür inişlerde halatı sivri kayalıklardan koruyacak bir şey yapmak istersiniz.

Que suben y bajan hasta 16 metros. A medida que las mareas retroceden, dejan piscinas de roca.

En yüksek ve en alçak seviyelerinin arasındaki fark 16 metreyi bulabilir. Gelgitler çekilirken arkalarında kayalık havuzları bırakır.

- Estaba tan duro como una roca.
- Estaba duro como una piedra.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.

O, kaya gibi sertti.

Anoche colgué la ropa afuera para que se secara y por la mañana se ha congelado tan dura como una roca.

Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.

- Estaba tan duro como una roca.
- Estaba duro como una piedra.
- Estaba duro como piedra.
- Era duro como piedra.
- Estaba duro cual piedra.
- Era duro como la piedra.

O, kaya gibi sertti.