Translation of "Permitido" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Permitido" in a sentence and their turkish translations:

- No está permitido.
- Eso no está permitido.

- Bu izinli değil.
- Buna müsaade yok.

Bueno, tengo permitido enojarme.

Öfkemi ifade etmeme izin verilirdi.

No estás permitido allá.

Oraya giremezsin.

Eso no está permitido.

Bu yasak.

Creo que está permitido.

Sanırım buna izin var.

Acceso solo permitido a estudiantes.

Sadece öğrenciler kabul edilir.

No tengo permitido beber alcohol.

Alkol almama izin verilmez.

Esto no debería estar permitido.

Buna izin verilmemeli.

Aquí no está permitido pescar.

- Burada balık tutmak yasak.
- Burada balık tutmaya izin verilmez.

No está permitido estacionar aquí.

Sen burada park edemezsin.

Gracias por habernos permitido quedar aquí.

Burada takılmamıza izin verdiğin için teşekkürler.

No tienes permitido entrar a esa habitación.

O odaya girmene izin verilmez.

No está permitido nadar en este río.

Bu nehirde yüzmeye izin verilmez.

Que me ha permitido sobresalir y obtener reconocimiento.

Benim fark edilmemi ve tanınmamı sağlayan bir fırsat.

No debería estar permitido guardar muestras de DNA.

DNA örneklerinin saklanmasına izin verilmemelidir.

Hoy, él no tiene permitido comer nada dulce.

Bugün ona tatlı bir şey yemesi için izin verilmiyor.

Pensé que Tom no tenía permitido comer dulces.

Tom'un şekerleme yemesine izin verilmediğini düşündüm.

Pensé que Tom no tenía permitido recibir visitas.

Tom'un ziyaretçi almasına izin verilmediğini düşündüm.

No está permitido entrar perros a este edificio.

Köpekleri bu binaya getirmene izin verilmez.

No teníamos permitido recaudar fondos en el campus.

Okuldan izin verilmedi

Les ha permitido sentarse en su regazo estos días".

kucağında bir kaç güzel gün geçirmenizi dilerim" dedi.

Mariscal Murat que le habrían permitido escapar al enemigo.

Mareşal Murat'tan düşmanın kaçmasına izin verecek

- ¿Podemos sacar fotos aquí?
- ¿Está permitido hacer fotos aquí?

- Burada fotoğraf çekebilir miyiz?
- Burada fotoğraf çekmek için iznimiz var mı?

A ellos les fue permitido trabajar para sí mismos.

Kendileri için çalışmak üzere serbest bırakıldılar.

- No estás permitido allá adentro.
- No estás permitida allá adentro.

Oraya giremezsin.

Que nos ha permitido hacer estos y muchos más importantes descubrimientos.

Bu gelişmeler, bu ve bunun gibi keşifler yapmamızı sağladı.

Tom no tenía permitido decirle a Mary todo lo que sabía.

Tom'a bildiği her şeyi Mary'ye söylemesine izin verilmedi.

- No está permitido que nadie vaya allá.
- Nadie tiene permiso de ir allá.

Hiç kimsenin oraya gitmesine izin verilmiyor.

En Massachusetts no está permitido que un hombre se case con la abuela de su mujer.

Massachusetts'te bir adamın, karısının büyükannesi ile evlenmesine izin verilmez.

Y al final de la batalla, cuando todo ha terminado, lamenta que no se le haya permitido

Ve savaşın sonunda, her şey bittiğinde, kralına katılmasına

- No está permitido fumar en este restaurante.
- No se permite fumar en este restaurante.
- No se puede fumar en este restaurante.

Bu restoranda sigara içilmesine izin verilmiyor.