Translation of "Acceso" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Acceso" in a sentence and their turkish translations:

Tienen acceso continuo a terapia,

Terapiye yoğun bir erişimleri var,

Acceso solo permitido a estudiantes.

Sadece öğrenciler kabul edilir.

Tengo acceso a su biblioteca.

Benim onun kitaplığına erişimim var.

Tienen acceso a la biblioteca.

Onların kütüphaneye giriş izinleri var.

Tengo acceso a esta biblioteca.

Bu kütüphaneye erişim imkânım var.

O el acceso a la educación

ve eğitime erişim

acceso y control sobre nuestras mentes

beynimize erişim ve hakimiyetimiz

Este lugar es de acceso restringido.

Bu yasak bir alandır.

Él suspendió el examen de acceso.

O, giriş sınavında başarısız oldu.

Y son de fácil acceso para todos,

hepimiz için kolay erişilebilir,

A tener mayor acceso al mundo visual.

yardım eden teknolojiye evriliyor.

Dándoles acceso a información sobre ellos mismos,

onları güçlü kılmayı destekleyen insanlardan biriyim.

Los norteamericanos tienen fácil acceso a armas.

- Amerikalılar silahlara kolayca erişebilir.
- Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir.

Tom ha perdido su tarjeta de acceso.

Tom giriş kartını kaybetti.

Todo estudiante tiene acceso a la biblioteca.

Her öğrencinin kütüphaneye erişimi vardır.

La policía restringió el acceso al camino.

Polis yola girişi kısıtladı.

Dándoles mayor acceso a trabajos, hogares y educación.

onlara daha iyi işler, daha iyi konutlar ve eğitim imkanları verdiler.

Se me negó el acceso a su tierra.

Onun arazisine girişim reddedildi.

Todos los miembros tienen acceso a estos libros.

Bütün üyelerin bu kitaplara erişim hakkı var.

No hay acceso al edificio por esta dirección.

Bu yönden binaya erişim yok.

Así, tener acceso completo al celular de una persona

Bir kişinin telefonun tümüne ulaşmak

Este acceso al entretenimiento de difusión no tuvo igual.

Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.

Y un número pequeño de patrones nos da acceso

ve az sayıda model size

Necesitas una tarjeta de acceso para abrir la puerta.

- Kapıyı açmak için bir kart anahtara ihtiyacın var.
- Kapının kilidini açman için manyetik kart gerekiyor.
- Kapının kilidini açmanız için manyetik kart gerekiyor.

Tom no tiene acceso a la base de datos.

Tom'un veritabanına erişimi yok.

Pero, tengo acceso a muchas cosas y, como saben,

Ama okumak için birçok şeye erişimim var,

Es probable que él apruebe el examen de acceso.

Giriş sınavını geçmesi muhtemeldir.

acceso temprano sin publicidad y ayuda para elegir temas futuros.

Patreon sayfamızı ziyaret edin . Ekstra epik tarih içeriği

Por supuesto que es difícil conseguir acceso al Primer Ministro.

Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.

Todos los empleados tuvieron que memorizar el código de acceso.

Tüm çalışanlar erişim kodunu ezberlemek zorundaydı.

¡Consigue teléfono y acceso a internet en un solo paquete!

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

Apenas un tercio del país tiene acceso a la red.

Ancak bu ülkedeki nüfusun üçte biri Internet'e erişiyor.

Los niños aquí tienen poco o ningún acceso a la educación.

Burada çocukların eğitime ya çok az ya da hiç erişimi yok.

Que se encuentran en comunidades remotas o montañosas de difícil acceso,

Bu programla kırsal, ücra, ulaşılması zor dağlık yerleşimlerde yaşayan öğrencileri

Dos tercios de la humanidad carece de acceso a imágenes médicas.

insanoğlunun üçte ikisinin tıbbi görüntüleme erişimi yok.

Culpó a su profesor de haber suspendido el examen de acceso.

O giriş sınavında başarısızlığı için öğretmenini suçladı.

A menudo uso SSH para tener acceso remoto a mi computador.

Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

Hoy, más de 2000 millones de personas viven sin acceso a medicinas.

Bugün, iki milyardan fazla insan ilaçlara erişimi olmadan yaşıyor.

O que haya acceso libre a las cuentas de las redes sociales...

ya da sosyal medya hesaplarına ücretsiz erişim için,

Para que ellas tuvieran acceso a las mejores oportunidades en la vida.

imkan sağlamak için zorlu engellerin üstesinden geliyorlar.

Cómo la falta de acceso a servicios de salud seguros y asequibles

sağlık sistemine sahip olamamanın sıradan insanların hayatını

Son algo a lo que llamamos acceso y con el que todos trabajamos.

erişim olarak tanımladığımız ve bununla alakadar şeylerdir.

Una vez que la vida en la Tierra tuvo acceso a la multicelularidad

Dünya, çok hücreli organizmalar,

Para asegurar que todas las personas tengan acceso a comida y agua limpia.

herkesin yiyeceğe ve temiz suya ulaşabileceğini temin edecek fırsatlar...

Pero solo sus amigos y aliados tienen acceso a ésta tasa de cambio

Ama sadece yakın arkadaşlarının ve müttefiklerinin bu orana erişimi söz konusu

Soy como una pestaña de acceso directo para investigar y contarte sobre estos temas

ben sadece bu konuları araştırıp size anlatan bir kısayol sekmesi gibiyim yani

Visite nuestra página de Patreon para averiguar cómo puede apoyar el canal, obtener acceso

erişim elde etmek ve gelecekteki konuları seçmenize yardımcı olmak için

Todos los estudiantes de la universidad tienen acceso a la biblioteca de la universidad.

Bütün evrenkent öğrencilerinin evrenkent kütüphânesine erişimi vardır.

1,3 mil millones de personas alrededor del mundo carecen de acceso a la electricidad.

Dünyada 1,3 milyar insan elektrikten yoksundur.

El hacker ganó acceso a archivos sensibles en la base de datos de la compañía.

Hacker şirketin veri tabanında bulunan hassas dosyalara erişimi kazandı.

Eso es solo 12 dólares por el acceso de un año a una increíble variedad de documentales.

İnanılmaz bir dizi belgesel için bir yıllık erişim için sadece 12 dolar.

Toda persona tiene el derecho de acceso, en condiciones de igualdad, a las funciones públicas de su país.

Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.

Cuando pides acceso a una universidad americana, tu nota en el TOEFL es sólo uno de los factores.

Amerikan üniversitelerine başvururken, TOEFL skorunuz yalnızca bir etkendir.

Toda persona tiene derecho a la educación. La educación debe ser gratuita, al menos en lo concerniente a la instrucción elemental y fundamental. La instrucción elemental será obligatoria. La instrucción técnica y profesional habrá de ser generalizada; el acceso a los estudios superiores será igual para todos, en función de los méritos respectivos.

Her şahsın öğrenim hakkı vardır. Öğrenim hiç olmazsa ilk ve temel safhalarında parasızdır. İlk öğretim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.

El 26 de septiembre es el Día Europeo del Lenguaje. El Consejo de Europa quiere agudizar la atención en el patrimonio multilingüe de Europa, promover el desarrollo del multilingüismo y alentar a los ciudadanos a aprender idiomas. Tatoeba, como un medio para el aprendizaje de fácil acceso y como una comunidad activa, promueve un método muy práctico para el estudio y la apreciación de las lenguas.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.