Translation of "Nuclear" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Nuclear" in a sentence and their turkish translations:

¿Fue una bomba nuclear?

bir nükleer bomba mıydı?

Vivimos en la era nuclear.

Biz atom çağında yaşıyoruz.

Se parecía a una explosión nuclear

nükleer bir patlamayı andırıyordu

OVNI interviniente estaba funcionando con combustible nuclear

araya giren UFO nükleer bir yakıtla çalışıyordu

Alemania decidió no usar más energía nuclear.

Almanya artık nükleer enerji kullanmamaya karar verdi.

Y el "cero global" para la guerra nuclear.

ve dünyada sıfır nükleer savaş gibi.

Estamos en la era de la energía nuclear.

Atom enerjisi çağındayız.

Quería ser ingeniero nuclear especialista en física del plasma

Plazma fiziğine odaklı atom mühendisi olmak istedim.

La energia nuclear es obstaculizada por las nuevas leyes.

Nükleer güç yeni yasalar tarafından engellenmektedir.

Si una guerra nuclear se desatara, la humanidad perecería.

Bir nükleer savaş patlak verseydi insanlık yok olurdu.

Es como una versión melancólica de "El hombre nuclear".

Sanki, "6 Milyon Dolarlık Adam" filminin hüzünlü bir versiyonu gibiydi.

Una guerra nuclear traerá la destrucción de la humanidad.

Bir nükleer savaş, insanlığın yok olmasına neden olacak.

Toda la humanidad sufrirá si se desata una guerra nuclear.

Bir nükleer savaş patlarsa tüm insanlık acı çeker.

Japón es el único país impactado por una bomba nuclear.

Japonya, atom bombalarıyla vurulan tek ülkedir.

Nosotros estamos viviendo en la era de la energía nuclear.

Nükleer güç çağında yaşıyoruz.

¿Qué será de nuestros hijos si empieza una guerra nuclear?

Nükleer savaş çıkarsa çocuklarımıza ne olacak?

El uranio se utiliza en la producción de energía nuclear.

Uranyum nükleer enerji üretiminde kullanılır.

Durante mi estadía me enteré de la central nuclear de Onagawa,

Oradayken, Onagawa nükleer santralinden de haberim oldu.

La crisis llevó al Tratado de No Proliferación Nuclear de 1968.

Kriz 1968 Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasına yol açtı.

Ningún país en la tierra está a salvo en esta era nuclear.

Bu nükleer çağda dünyada hiçbir ülke güvenli değildir.

Es casi tan absurdo como construir un reactor nuclear dentro de un castillo.

Bu neredeyse bir kale içine nükleer reaktör inşa etmek kadar saçma.

El escenario de un holocausto nuclear es sólo vieja propaganda. Los arsenales son limitados y están oxidados.

Nükleer soykırım senaryosu sadece eski propagandadır. Silah depoları sınırlı ve paslı.