Translation of "Mata" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Mata" in a sentence and their turkish translations:

¡Mata!

Öldür!

Fumar mata.

Sigara içmek öldürür.

La prisa mata.

Hız öldürür.

Él mata, yo mato".

O öldürüyor, ben de öldürüyorum.''

Corona asfixiante mata gente

Korona boğarak öldürüyor insanları

Y mata a este murciélago

ve bu yarasayı öldürüyor

Ese terremoto no mata la pobreza

deprem öldürmez fakirlik öldürür diye

La gente mata a la gente.

İnsanlar insanları öldürürler.

- Lo que no te mata te hace más fuerte.
- Lo que no te mata, te fortalece.

Seni öldürmeyen seni daha güçlü yapar.

- Lo que no nos mata nos hace más fuertes.
- Lo que no nos mata nos fortalece.

Bizi öldürmeyen şey bizi daha güçlü yapar.

- Lo que no te mata te hace más fuerte.
- Lo que no te mata te fortalece.

Seni öldürmeyen seni daha güçlü yapacaktır.

--si no nos mata el cambio climático,

İklim değişikliği hepimizi öldürmezse

Quien a hierro mata, a hierro muere.

Kılıçla yaşayan kılıçla ölecek.

¿Cómo diablos los mata y se los come?

Peki onları nasıl öldürüp yiyor?

El que a hierro mata a hierro muere.

- Kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
- Su testisi su yolunda kırılır.

Lo que no me mata me hace más fuerte.

Beni öldürmeyen şey güçlendirir.

Lo que no nos mata nos hace más fuertes.

- Bizi öldürmeyen şey bizi daha güçlü yapar.
- Bizi öldürmeyen şey güçlendirir.

Las armas no matan gente. La gente mata gente.

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.

Una bala no mata dos veces al mismo pájaro.

Aynı dert kişinin başına iki kez gelmez.

Se convierte en cazador y mata a ese oso hormiguero

avcı oluyor ve o karıncayiyeni öldürüp

Cada año la gripe estacional mata en promedio a 60,000 americanos

Mevsimsel grip her yıl 60 bin Amerikalıyı öldürüyor.

Este veneno mata cucarachas, pero no es eficaz para las ratas.

Bu zehir karafatmaları öldürüyor ama fareler için etkili değil.

Un pequeño demonio casi invisible que nació enojado y mata por miles.

Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.

Si él no me mata, entonces, creo, que quiero hacerlo yo misma.

Eğer beni o öldürmezse galiba bunu kendim yapacağım.

Si debes matar, mata a un elefante, si debes robar, roba un tesoro.

Eğer öldürmen gerekiyorsa bir fili öldür ve eğer bir soygun yapman gerekiyorsa bir hazine soy.

Amenaza la seguridad y la protección de cincuenta y dos países y mata a millones de personas.

elli iki ülkenin güvenliğini tehdit ve milyonlarca insanı öldürür.

¿No mata? No huyamos de los hechos. Bien, después de todo, hay más personas que mueren de gripe.

Öldürmüyor mu? Gerçeklerden kaçmayalım artık. Aaa doğru doğru, gripten ölen daha çok insan var sonuçta.

"Esos son los animales que mata". Así que miraba las presas, las marcas, las excavaciones en la arena,

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.

Se les culpa de varias muertes en Japón y una en Indonesia. Si la inyección de esta flor mortal no mata,

Japonya'da birçok, Endonezya'da ise bir ölümden sorumlu bu ölümcül çiçeğin zehri kurbanını öldürmediği zaman bile