Examples of using "Pobreza" in a sentence and their turkish translations:
Yoksulluk onu çalmaya zorladı.
Tom yoksulluk içinde büyüdü.
deprem öldürmez fakirlik öldürür diye
Fakirlik ayıp değil.
yoksulluk oranı %12,
Şiddetli yoksulluğu sona erdirecek,
aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.
Yoksulluğun pençesinde
yoksullukla mücadele etmek.
Yoksulluk bütün ahlaksızlıkların anasıdır.
Milyarlarca insan yoksulluktan kurtuldu.
yaklaşık %39 yoksulluk oranı vardı.
Fakirliğini kötü şansına bağlıyor.
O, babasının fakir olmasından utanç duyuyordu.
Yoksulluk bütün kötülüklerin kaynağıdır.
Babamızın yoksulluğundan utanıyoruz.
Bu dinamikler New Orleans'dan Nairobi'ye kadar fakirlik koşullarında
bolluk ve refaha çevirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorum.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
Babamın fakirliğinden utanç duymuyorum.
ve yoksulluğu yarıdan fazla azalttı.
Çavdara yoksulluk tahılı denirdi.
Fakirlik bütün kötülüklerin anasıdır.
vatandaşların %7'si yoksulluk mağduruydu,
aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u
aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si
kurtarmaya çalışan yaşlılar kaldı.
Bu da 1,25 milyar insanın yoksulluktan kurtulduğu anlamına gelir
Bu, aslında... Yoksulluğun önemli olmadığı anlamına mı geliyor?
Bu, yoksulluğun kalıcı iz bıraktığı ve
hayatî öneme sahip olduğu anlamına geliyor.
yoksulluk cahillik hepsi vardı bu filmde
ve Kamboçyalı ailelerin fakirlikten kurtulmasına uğraşıyoruz.
Ben zenginlik ve korku içinde yaşamaktansa huzurlu yoksulluk içinde yaşamayı tercih ederim.
Eğitim fakirlikten çıkmanın tek yolu.
O kasabanın gümüşçülerinin aşırı yoksulluk nedeniyle gümüş yedikleri söylenilmektedir.
Geçen yıl, bu ülkede yoksulluk yaklaşık 50 yıldaki en hızlı oranda düştü.
- Eğitimde yatırım bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.
- Eğitime yatırım şüphesiz ki bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.
Babamın fakir olmasından utanmıyorum.
Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.