Translation of "Fuertes" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Fuertes" in a sentence and their turkish translations:

Son fuertes.

Onlar güçlü.

- Estas mujeres son fuertes.
- Esas mujeres son fuertes.

Bu kadınlar güçlü.

Queremos ser fuertes.

Güçlü olmak istiyoruz.

Fueron fuertes, resilientes, desafiantes.

Güçlü ve dirençliydiler, boyun eğmediler.

Los vientos son fuertes.

Rüzgâr çok güçlü.

Ambos aún somos fuertes.

İkimiz de hâlen güçlüyüz.

Esas mujeres son fuertes.

Bu kadınlar güçlü.

Esos animales son fuertes.

Bu hayvanlar güçlü.

Hércules tenía músculos fuertes.

Herkül'ün güçlü kasları vardı.

- Son tan fuertes como nosotros.
- Ellos son igual de fuertes que nosotros.

Onlar bizim kadar güçlüler.

No solemos sentir emociones fuertes

Bizim dünyamızda hiçbir anlamı olmayan şeylere

Si nuestras estructuras son fuertes

eğer ki bizim yapılarımız sağlamsa

Él tiene brazos muy fuertes.

Onun çok güçlü kolları var.

Debíamos actuar fuertes, cuando estábamos asustados.

Korktuğumuzda sert görümek zorundaydık,

Muchas mujeres fuertes y de acción.

birçok kadının gücünü ve eylemini kaydeder.

Y crear comunidades reales y fuertes.

ve gerçek, güçlü topluluklar kuracak bir dünya.

Si nuestras estructuras no son fuertes

eğer ki yapılarımız sağlam değilse

Tom sufre de fuertes dolores abdominales.

Tom şiddetli karın ağrısı çekiyor.

Se asusta de los ruidos fuertes.

O, yüksek seslerden korkuyor.

Ellos hicieron peticiones igual de fuertes.

Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.

Pero sus espíritus aún se mantienen fuertes.

Ancak ruhları hâlâ güçlü.

Y la formación de fuertes enlaces químicos

toprak mineral yığınlarının içinde

Las personas grandes no siempre son fuertes.

Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir.

El polen puede provocar fuertes reacciones alérgicas.

Polen ciddi alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

Las voces negras suelen ser las más fuertes

siyahilerin sesi neredeyse en yüksek çıkar

Estamos viendo huracanes, tifones y ciclones más fuertes,

ısınan okyanus sebebiyle güçlenen tayfunları, kasırgaları

Para que las fuertes corrientes superficiales los dispersen.

...yüzeydeki güçlü akıntılar tarafından dağıtılsınlar.

Tenemos que hacer estas cosas para mantenernos fuertes

sağlam çıkmak için bunları mutlaka yapmalıyız

Los aullidos se hicieron más y más fuertes.

Ulumalar gittikçe yükseldi.

Tom y Mary son más fuertes que nosotros.

Tom ve Mary bizden çok daha güçlüler.

Los Estados Unidos tienen fuertes lazos con México.

Amerika Birleşik Devletler'nin Meksika ile yakın bağları vardır.

Creando fuertes lazos entre las familias y las escuelas.

bunun gücünden faydalanabilir.

Pero los ruidos fuertes y las luces brillantes desorientan.

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

Su papel militar fue reemplazado por fuertes de artillería.

Kalelerin askeri rolleri topçu hisarları tarafından alındı.

Los programas de diversidad e inclusión son más fuertes.

çeşitlilik ve katılım programları daha da güçlenir.

Las voluntades fuertes sobreviven mientras que las débiles mueren.

Güçlü hayatta kalacak ve zayıf ölecek.

- La leche nos hace fuertes.
- La leche nos fortalece.

Süt bizi güçlendirir.

Generalmente los hombres son más fuertes que las mujeres.

Genelde erkekler kadınlardan daha güçlüdür.

Lo que no nos mata nos hace más fuertes.

- Bizi öldürmeyen şey bizi daha güçlü yapar.
- Bizi öldürmeyen şey güçlendirir.

Los hombres son físicamente más fuertes que las mujeres.

Erkekler kadınlardan fiziksel olarak daha güçlüdürler.

Los leones son mucho más fuertes que los ciervos.

Aslanlar geyiklerden çok daha güçlülerdir.

Las fuertes lluvias anuales en esta región dejan todo húmedo.

Bu bölgedeki yıllık yağışlar her şeyi ıslatıyor.

Creo que Uds. son más fuertes de lo que creen.

Sandığınızdan daha dirençli olduğunuza inanıyorum.

Sus mandíbulas son tan fuertes que pueden atravesar los huesos.

Çenesi o kadar kuvvetlidir ki kemiği ezip geçebilir.

Usaron cuarzo en pramita para mantener los cadáveres más fuertes

cesetlerin daha sağlam kalabilmesi için pramitte kuartz kullanmışlar

Generalmente los hombres son físicamente más fuertes que las mujeres.

Genel olarak, erkekler fiziksel olarak kadınlardan daha güçlüdür.

Los vientos fuertes pueden hacer volar los objetos sin fijar.

Güçlü rüzgarlar güvensiz öğeleri uçurabilir.

Durante la temporada de apareamiento muchos animales exudan fragancias fuertes.

Çiftleşme sezonunda birçok hayvan güçlü güzel kokular çıkarır.

¿Por qué los hombres son fuertes incluso si están delgados?

Erkekler zayıf olsalar bile neden güçlüdür?

La sociedad nos dice que los hombres deben ser fuertes, confiables,

Toplum bize, erkeğin güçlü ve güvenilir olması

De ser fuertes, confiables, y capaces de proveer para sus familias.

yerine getirememekten zaten kendilerini hatalı buluyor.

El hombre de edad mayor toma medicamentos fuertes para su corazón.

Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.

No solo hubo vientos fuertes ayer, sino que también llovió fuertemente.

- Dün sert rüzgarların yanı sıra, yoğun yağmur yağdı.
- Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.

Si hay un lugar donde necesitan estar fuertes, es en la jungla.

Doğada gücünüze ihtiyaç duyduğunuz bir yer varsa orası kesinlikle ormandır.

Las tropas de Hannibal se encuentran luchando con fuertes tormentas de nieve.

Hannibal'in kuvvetleri kendilerini ağır tipilerle savaşır halde buldular.

Elefantes acostumbrados al clima. Fuertes lluvias En cuanto a las jirafas, cuyo

üremesine uygun değil. Şiddetli yağmurlar

Esas transiciones alternan entre cortes fuertes y cortes suaves con colores coincidentes.

Bu geçişler, sert kesintiler ile renklerin eşleştirildiği gizli kesintiler arasında sırasıyla gerçekleşir.

La negación es uno de los mecanismos de defensa humanos más fuertes.

İnkar, en güçlü insan savunma mekanizmalarından biridir.

Mi hijo piensa que las mujeres son más fuertes que los hombres.

Oğlum kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarını düşünüyor.

Sino al llegar a un acuerdo acerca de algunos puntos fuertes y comunes,

Birkaç etkili ve ortak prensipte anlaşarak

Hubo algunos insultos y juramentos muy fuertes después de que llegaron estos comentarios

Bu yorumlar geldikten sonra bazı çok ağır hakaretler ve küfürler vardı

El vuelo de rescate tuvo que tener en cuenta fuertes vientos y temperaturas glaciales.

Hava arama kurtarma ekibi kuvvetli rüzgâr ve dondurucu soğukla mücadele etmek zorunda kaldı.

Los canguros tienen dos patas delanteras pequeñas y dos patas traseras grandes y fuertes.

Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.

El centraliza su reino aún más al construir fuertes e iglesias y expande la capital

sonrasında yönetimini ; kiliseler, surlar yapıp, Targoviste ve diğer şehirleri

Por lo tanto, sus defensas, conocidas como la puerta de entrada, deben ser especialmente fuertes.

Bu sebeple kapı savunmasının - 'gatehouse' olarak da bilinir. - özellikle güçlü olması gerekir.

Cuando toco este Do, los dos tonos mas fuertes en el aire son dos Do.

Bu Do'yu çaldığım vakit, havada itilen ve en fazla duyulan ilk iki [ses, nota] ton da Do,

- Lo que no nos mata nos hace más fuertes.
- Lo que no nos mata nos fortalece.

Bizi öldürmeyen şey bizi daha güçlü yapar.

He recibido tu carta hoy, puesto que se vio retrasada a causa de las fuertes nevadas.

Yoğun kar tarafından geciktirildiği için, mektubun bana sadece bugün ulaştı.

El sultán Baibars era un gobernatan igual de capaz que Qutuz, continuando con las fuertes tradiciones mamluk.

Sultan Baybars Memlük geleneklerini sürdürdü ve en az Qutuz kadar yetenekliydi.

Debido a que las voces de protesta cada vez eran más fuertes, su discurso no pudo ser oído.

Protesto sesleri gittikçe yükseldiği için onun konuşması duyulamadı.

Las mareas se vuelven más fuertes, eso genera condiciones perfectas para que se reproduzcan los peces loro cototo verde.

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

Tanto elijas a Leones o Tigres para ganar, el resultado será el lanzamiento de una moneda, porque ambos equipos son igualmente fuertes.

Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür.

¡Nunca pida nada a nadie! Nunca y, sobre todo, nada a los que son más fuertes que usted. ¡Ya se lo propondrán y se lo darán!

Asla kimseden bir şey istemeyin! Asla bir şey istemeyin, özellikle de sizden güçlü olanlardan. Kendileri teklif erderler ve kendileri her şeyi verirler.

- El guerrero es consciente tanto de su fortaleza, cuanto de su debilidad.
- El guerrero conoce sus puntos fuertes y débiles.
- Un guerrero asimila su fortaleza y debilidad.

Savaşçı hem gücünün hem de zayıflığının bilincindedir.