Translation of "Hallar" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Hallar" in a sentence and their turkish translations:

Espero hallar esos restos pronto.

Umarım o enkazı kısa sürede buluruz.

Recuerden, debemos hallar los antídotos

Unutmayın, olabildiğince kısa sürede

Ahora debemos volver y hallar esos restos.

Şimdi şu enkazı bulmaya çalışmaya devam edeceğiz.

Aún necesito su ayuda para hallar la civilización.

Medeniyeti bulmak için hâlâ yardımınız gerekiyor.

Debemos ir al oeste para hallar los restos.

Enkazı bulabilmek için batıya gitmemiz gerekiyor.

Recuerden, necesito su ayuda para hallar esos restos.

Unutmayın, o enkazı bulmak için yardımınıza ihtiyacım var.

Hace mucho calor, y tengo sed. Necesitamos hallar agua.

Burası çok sıcak ve ben susadım. Su bulmamız gerekiyor.

¿Cuál es la ruta más segura para hallar a Dana?

Dana'yı bulmak için hangi yol daha güvenli olur?

Lo mejor que pueden hacer es hallar una vista panorámica.

en başta yapabileceğiniz en iyi şey kuşbakışı bir görüşe sahip olmaktır.

Pero se acaba el tiempo para hallar una solución al conflicto

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

¿Damos la vuelta para ver otras formas de hallar la civilización?

Geri dönüp medeniyeti farklı yollardan bulmaya çalışalım mı?

Miren. Estas grietas son la clase de lugar para hallar escorpiones.

Bakın, böyle girintili çıkıntılı yerlerde akrep bulabilirsiniz.

Bien, ahora retiro la cuerda. Y, luego, intentamos hallar esa cosa.

Tamam, şimdi halatı alalım. Sonra şu şeyin yerini belirlemeye çalışacağız.

Los lugares oscuros y húmedos son buenos para hallar bichos. Iremos allí.

Karanlık ve rutubetli yerler börtü böcek bulmak için her zaman iyidir. Biz de oraya gidiyoruz.

Le aseguro que hacemos todo lo que podemos para hallar a Tom.

Tom'u bulmak için yapabileceğimiz her şeyi yaptığımıza seni temin ederim.

Tomaron buenas decisiones y me ayudaron a hallar las tres criaturas que buscábamos.

Zekice seçimler yaptınız ve aradığımız üç yaratığı da bulmamızı sağladınız.

Pero, en terrenos desiertos como este, puede ser difícil de hallar. Aún está algo floja,

Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek

- No puedo hallar la dirección de mi hotel.
- No puedo encontrar la dirección de mi hotel.

Otelimin adresini bulamıyorum.