Translation of "Empezaron" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Empezaron" in a sentence and their turkish translations:

Empezaron a besarse.

Birbirlerini öpmeye başladılar.

Empezaron a bailar.

Dans etmeye başladılar.

Empezaron a comer.

Onlar yemeğe başladılar.

- Ellos empezaron al mismo tiempo.
- Empezaron al mismo tiempo.

Onlar aynı zamanda başladılar.

Ellos empezaron a pelear.

Onlar dövüşmeye başladı.

Se empezaron a besar.

Öpüşmeye başladılar.

- Ellos empezaron a escalar la colina.
- Empezaron a escalar la colina.

Onlar tepeye tırmanmaya başladılar.

empezaron con analgésicos con receta,

işe reçeteli ağrı kesicilerle başlayıp

... a mujeres que ya empezaron

liderliğe katılmaya başlamış

Las que empezaron a retroceder.

Geri çekilmeye başladılar.

Los capullos empezaron a abrirse.

Tomurcuklar açmaya başladı.

De repente empezaron a reírse.

Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.

Mis manos empezaron a sudar.

Ellerim terlemeye başladı.

Los alemanes empezaron la batalla.

Almanlar savaşa başladı.

Empezaron a investigar sobre ese problema.

Onlar sorunu araştırmaya başladı.

Los dos niños empezaron a llorar.

Çocukların ikisi de ağlamaya başladı.

Empezaron a discutir acerca del dinero.

Onlar para üzerine tartışmaya başladı.

Tomás y María empezaron a discutir.

Tom ve Mary münakaşa etmeye başladılar.

Parece que las clases empezaron ayer.

Dersler dün başlamış gibi görünüyor.

Y por cierto, ya empezaron a hacerlo".

Bu arada bunu onlar başlattı."

Los fuegos artificiales empezaron justo a medianoche.

Havai fişekler tam gece yarısı patladı.

Todos se emparejaron y empezaron a bailar.

Herkes çiftler oluşturdu ve dans etmeye başladı.

Desde que empezaron estas mediciones en el 2002,

2002'de bu ölçümler yapıldığında,

Las hojas empezaron a ponerse rojas y amarillas.

Yapraklar kızarmaya ve sararmaya başladı.

Se empezaron a ver estrellas en el cielo.

Yıldız gökyüzünde görünmeye başladı.

Ellos empezaron a caminar después de un rato.

Bir süre sonra yürümeye başladılar.

Los perros le empezaron a ladrar a Tom.

Köpekler Tom'a havlamaya başladı.

Los texanos empezaron a organizar su propio ejército.

Teksaslılar kendi ordularını organize etmeye başladılar.

- Su discurso duró tanto que algunos empezaron a dormirse.
- Su discurso duró tanto que algunas personas empezaron a quedarse dormidas.

Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

Y empezaron a salpicarme con estas preguntas realmente binarias,

Bir anda beni soru yağmuruna tuttular:

Todos los estudiantes empezaron a hablar a la vez.

Bütün öğrenciler derhal konuşmaya başladı.

Los exámenes empezaron a las 5 de la tarde.

Sınavlar akşam saat 5'te başladı.

Sus bigotes postizos empezaron a despegarse de un lado.

Sahte bıyığı bir taraftan soyulmaya başladı.

Los otros policías empezaron a disparar contra la multitud.

Diğer polisler kalabalığa ateş etmeye başladı.

- ¿Cuándo empezaste a aprender alemán?
- ¿Cuándo empezaron a aprender alemán?

Ne zaman Almanca öğrenmeye başladın?

Los dos niños empezaron a culparse el uno al otro.

İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.

Ah, se empezaron a prender las luces de la calle.

Ah, sokak lambaları açıldı.

Y luego, los síntomas de depresión empezaron a avanzar de nuevo.

Daha sonra ise depresyon semptomları tekrar ortaya çıkmaya başladı.

Musulmana y, a pesar de su ventaja númerica empezaron a retirarse.

ve Moğollar sayıca fazla olmalarına rağmen geri düşmeye başladılar.

- Las niñas se pusieron a reír.
- Las niñas empezaron a reírse.

Kızlar gülmeye başladılar.

Su discurso duró tanto que algunas personas empezaron a quedarse dormidas.

Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

- Todo el mundo se empezó a reír.
- Todos empezaron a reírse.

Herkes gülmeye başladı.

En cuanto entré a clase, los estudiantes empezaron a hacerme preguntas.

- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
- Ben sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladılar.

Empezaron a beber vodka. Y no estoy seguro cuando se pararon.

Onlar votka içmeye başladı. Ve ne zaman durduklarından emin değilim.

Los europeos empezaron a explorar las Américas a finales del siglo XV.

Avrupalılar, Amerikaları 15. yüzyıl sonunda keşfetmeye başladılar.

Después de romper con María, Tom y Alicia empezaron a salir juntos.

Tom Mary'den ayrıldıktan sonra Alice ile çıkmaya başladı.

Dentro de unos días, otros miembros de la familia empezaron a mostrar síntomas.

Birkaç gün içinde ailenin diğer üyeleri de belirtileri göstermeye başladılar.

Empezaron a hablar en una lengua que no conocía, pero que resultaba melódica y encantadora.

Benim bilmediğim bir dilde konuşmaya başladılar, ama kulağa melodik geliyordu ve dinlemesi güzeldi.

La matanza de los envíados enfureció al Khan y las preparaciones para una guerra a gran escale empezaron de inmediato.

Elçilerin öldürülmesi Han'ı çok kızdırmıştı ve savaş hazırlıkları hemen başladı.