Translation of "Besar" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Besar" in a sentence and their turkish translations:

- Le volvió a besar.
- La volvió a besar.

O onu tekrar öptü.

La volvió a besar.

O onu tekrar öptü.

Quiero besar a Tom.

Tom'u öpmek istiyorum.

Se empezaron a besar.

Öpüşmeye başladılar.

Tom intentó besar a Mary.

Tom, Mary'yi öpmeye çalıştı.

Puede besar a la novia.

O, nişanlısını öpebilir.

Me gustaría besar a Mary.

Mary'yi öpmek istiyorum.

Tom quiere besar a Mary.

Tom Mary'yi öpmek istiyor.

Vete a besar a otro.

Git başka birini öp.

- ¿Puedo besarte?
- ¿Te puedo besar?

Seni öpebilir miyim?

Lo vi besar a otra muchacha.

Onu başka bir kızı öperken gördüm.

Tomás se dejó besar por María.

Tom Mary'nin kendisini öpmesine izin verdi.

Vi a Tom besar a Mary.

Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.

Tom vio a Mary besar a John.

Tom Mary'nin John'u öptüğünü gördü.

He visto a Tom besar a Mary.

Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.

Tom estaba determinado a besar a Mary.

Tom, Mary'yi öpmeye kararlıydı.

Tom dijo que iba a besar a María.

Tom Mary'yi öpeceğini söyledi.

No te voy a besar si no quieres.

Öpmemi istemiyorsanız sizi öpmeyeceğim.

¿Podrías por favor besar un poco más despacio?

Lütfen biraz daha yavaş öper misin?

- Ellos pararon de besarse.
- Se dejaron de besar.

- Öpüşmeyi kestiler.
- Öpüşmeyi bıraktılar.

Jamás debí besar a la novia de Tom.

Tom'un kız arkadaşını asla öpmemeliydim.

- He visto a Tom besar a Mary.
- Vi a Tom besar a Mary.
- Vi a Tom besando a Mary.

Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.

No puedo besar a Taninna, todavía no estamos casados.

Taninna'yı öpemiyorum. Henüz evli değiliz.

- ¿Es Tom bueno besando?
- ¿Tom es bueno para besar?

Tom iyi öpüşüyor mu?

Tom cerró los ojos antes de besar a María.

Tom, Maria'yı öpmeden önce gözlerini kapadı.

Besar a alguien que fuma es como lamer un cenicero.

Sigara içen bir kişiyi öpmek kül tablası yalamak gibidir.

Tom se molestó cuando vio a Mary besar a John.

Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde üzgündü.

Tom se enfadó cuando vio a Mary besar a John.

Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde sinirlendi.

Puedes besar a la mujer sin necesidad de preguntarle, besarla directamente

kadını öpebilirsin sormana gerek yok onu direk öp

No puedo besar a Tom si él no quiere ser besado.

Eğer öpülmek istemiyorsa Tom'u öpemem.

No está dentro de mis principios besar en la primera cita.

İlk randevuda öpüşmek benim prensibim değildir.

Tom se quedó conmocionado cuando vio a Mary besar a John.

Tom Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde şok oldu.

Me gustaría ver lo que sucedería si intentaras besar a Tom.

Tom'u öpmeye çalışsan ne olacağını görmek istiyorum.

Tom quería besar a Mary, pero no tuvo la osadía de intentarlo.

Tom Mary'yi öpmek istedi fakat denemek için cesareti yoktu.

- Vi a Tom besar a Mary.
- Vi a Tom besando a Mary.

Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.

Besar a un hombre sin bigote es como comer huevo sin sal.

Bıyıksız bir adamı öpmek tuzsuz yumurta yemek gibidir.

Es posible que Tom sí que viera a Mary besar a John.

Belki Tom gerçekten Mary'nin John'u öptüğünü gördü.

- ¿Me vas a besar o no?
- ¿Me vas a dar un beso o no?

Beni öpecek misin yoksa öpmeyecek misin?

- Mary le dejó a Tom besar su mano.
- Mary permitió que Tom le besara la mano.

Mary Tom'un elini öpmesine izin verdi.