Translation of "Pelear" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Pelear" in a sentence and their turkish translations:

- Odio pelear.
- Detesto pelear.

Dövüşmekten nefret ediyorum.

Déjalos pelear.

Bırak kavga etsinler.

Detesto pelear.

Ben dövüşmekten nefret ederim.

- ¿Puedes enseñarme a pelear?
- ¿Me podrías enseñar cómo pelear?
- ¿Me podrías enseñar a pelear?

Bana dövüşmeyi öğretebilir misin?

Tom sabe pelear.

Tom nasıl dövüşeceğini biliyor.

Mary sabe pelear.

Mary nasıl dövüşüleceğini biliyor.

No quiero pelear.

Savaşmak istemiyorum.

¿Realmente querés pelear?

Gerçekten dövüşmek ister misin?

¿Quiere pelear? ¡Venga!

Kavga mı istiyorsun? Hadi ama!

Ellos evitaron pelear.

Onlar dövüşmeyi reddetti.

No le gusta pelear.

O, kavgayı sevmez.

Pelear no resolverá nada.

Dövüş hiçbir şeyi halletmez.

Ellos empezaron a pelear.

Onlar dövüşmeye başladı.

Estoy listo para pelear.

- Ben mücadeleye hazırım.
- Ben kavgaya hazırım.

No me gusta pelear.

Ben dövüşmeyi sevmiyorum.

No es pelear, sino correr.

dövüşmek değil, kaçmak.

No estoy aquí para pelear.

- Dövüşmek için buraya gelmedim.
- Dövüşmek için burada değilim.

Dejen de pelear por favor.

Lütfen dövüşmeyi bırakın.

Puedo pelear mis propias peleas.

Kendi mücadelemi kendim verebilirim.

No podía pelear contra Tom.

Tom'la uğraşamadım.

Todos se pusieron a pelear.

Herkes kavga etmeye başladı.

Dejaron de pelear cuando entré.

İçeri geldiğimde tartışmayı kestiler.

Estoy cansado de pelear contigo.

Sizinle didişmekten bıktım.

¿Vamos a pelear? Bien, aquí vamos.

Dövüşecek miyiz? Tamam, işte başlıyoruz.

Rudos, duros y listos para pelear,

Gerçek şu ki sert, çetin

Desearía que ellos dejaran de pelear.

Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.

Yo te puedo enseñar a pelear.

Sana nasıl dövüşeceğini öğretebilirim.

Las niñas se pusieron a pelear.

Kızlar kavga etmeye başladı.

Los niños se pusieron a pelear.

Çocuklar kavga etmeye başladılar.

A la gente le gusta pelear.

İnsanlar savaşmayı severler.

A mí ni siquiera me gusta pelear.

Ben bile dövüşmeyi sevmiyorum.

Y después de un rato comenzaron a pelear

ve bir süre sonra çarpışmaya başladılar

Exigió pelear un duelo con el mariscal Soult,

yenmişti : onun gözünde onu İmparator'un önünde aptal gibi

El profesor les dijo que dejaran de pelear.

Öğretmen onlara kavgayı durdurmalarını söyledi.

No me gusta pelear. Soy hombre de paz.

Kavga etmeyi sevmem. Ben barışçıl bir insanım.

Cuando los pulpos se acercan para empezar a pelear,

Ahtapotlar kavgaya başlamak için birbirlerine doğru yaklaştıklarında,

El oso solitario no cederá su comida sin pelear.

Yalnız ayı, yemeğini kolay kolay teslim etmez.

- Ella no quería seguir luchando.
- Ella no quería pelear más.

Artık mücadele etmek istemiyordu.

¿Cómo consiguió Tom que Mary y John dejasen de pelear?

Tom nasıl Mary ve John'un kavgalarını bitirebildi?

- Tom está listo para pelear.
- Tom está listo para luchar.

Tom mücadele etmek için hazırdır.

Puede que te veas obligado a pelear, quieras o no.

İstesende istemesende savaşmaya zorlanabilirsin.

Creo que tengo razón, pero no voy a pelear por eso.

Sanıyorum haklıyım ama bunun için mücadele etmeyeceğim.

Tom se puso a pelear con la gente que lo estaba observando.

Tom ona bakan biriyle kavga etti.

Legionarios - permitiendo efectivamente que cada navío romano pueda pelear con dos navíos cartagineses.

Böylece bir Romalı gemi, 2 Kartaca gemisine bordalama yapabilecekti.

Esto es como pelear con alguien con una mano atada a la espalda.

Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.

Gracias por decirme lo que odias. Ahora se ha vuelto más fácil pelear contigo.

Neyden nefret ettiğini bana söylediğin için teşekkür ederim. Şimdi seninle dövüşmek daha kolay oldu.

Que a menos que comiencen a pelear, más duro de lo que nunca creyeron posible,

şimdiye kadar düşünmedikleri bir güçle mücadele etmezsek

Galopando por la colina, Qutuz incitó a sus hombres a lvantarse y pelear mientras el se apresuraba a apuntalar las filas.

Vadiye doğru dörtnala çıkan Qutuz askerlerinin hatlarına katılarak savaşmaları için ısrar ediyordu.