Translation of "Disculparse" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Disculparse" in a sentence and their turkish translations:

- No hay necesidad de disculparse.
- No hace falta disculparse.

Özür dilemeye gerek yok.

Tom va a disculparse.

Tom özür dileyecek.

Tom está aquí para disculparse.

Tom özür dilemek için burada.

- Tom no necesita disculparse con Mary.
- Tom no tiene que disculparse con Mary.

Tom Mary'ye özür dilemek zorunda değil.

El disculparse es una gran virtud.

Özür dilemek büyük bir erdemdir.

Algunas personas tienen dificultades para disculparse.

Bazı insanlar özür dilemekte zorluk çekerler.

Él podría por lo menos disculparse.

En azından özür dileyebilirdi.

- Tom debería pedir perdón.
- Tom debería disculparse.

Tom özür dilemeli.

No hay nada por lo que disculparse.

Özür dileyecek bir şey yok.

No hay nada que hacer aparte de disculparse.

Özür dilemekten başka yapacak bir şey yok.

Él debería disculparse por ser grosero con los invitados.

O, misafirlere kaba davrandığı için özür dilemeli.

Creo que es usted quien debe disculparse con ella.

Sanırım ona özür dilemesi gereken sensin.

Tom llamó a Mary para disculparse, pero le colgó.

Tom, Mary'yi ona özür dilemek için aradı fakat o onun yüzüne kapadı.

Tom debe disculparse con Mary por no llegar a tiempo.

Zamanında gelmediği için Tom Mary'ye özür dilemelidir.

O el acosador escolar que aprendió a disculparse ante su víctima.

Mağdur ettiği kişiden özür dileyen zorbaya bir bakın.

Tom debería disculparse con Mary por ser tan grosero con su madre.

Onun annesine karşı çok kaba olduğu için, Tom Mary'den özür dilemeli.

- Mary es demasiado cabezota para disculparse.
- Mary es demasiado testaruda para pedir perdón.

Mary özür dilemeyecek kadar çok inatçı.

- No tienes que disculparte, lo entiendo.
- No hay necesidad de disculparse; yo entiendo.

Özür dilemeye gerek yok; Anlıyorum.

Él iba a disculparse cuando el hombre le pegó un puñetazo en la cara.

Adam onun yüzüne yumruk attığında o, özür dilemek üzereydi.