Translation of "Dejaba" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Dejaba" in a sentence and their turkish translations:

Ella no le dejaba entrar.

O, onun içeri girmesine izin vermezdi.

Y la gente me dejaba solo,

ve insanlar beni yalnız bırakacaktı

Tom no dejaba entrar a Mary.

Tom Mary'nin içeri girmesine izin vermezdi.

Tom no me dejaba ayudar a Mary.

Tom Mary'ye yardım etmeme izin vermedi.

Ella no dejaba que el fracaso la desalentara.

Hatanın onun cesaretini kırmasına izin vermedi.

La niebla no le dejaba ver muy lejos.

Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.

Él no me dejaba nadar en el río.

Nehirde yüzmeme izin vermedi.

Ella no dejaba de hablar sobre sus problemas familiares.

O, durmadan ailesinin sorunları hakkında konuştu.

Mi jefe no me dejaba salir pronto del trabajo.

Patronum işten erken ayrılmama izin vermedi.

La neblina no dejaba que uno viera el camino.

Kalın sis yolu görmeyi zorlaştırdı.

Ella no dejaba que sus hijos salieran en la lluvia.

Yağmurda çocuklarını dışarıya göndermedi.

El profesor no nos dejaba hablar en francés en clase.

Öğretmen sınıfta Fransızca konuşmamıza izin vermedi.

Ya no dejaba los brazos atrás por si tenía que ocultarse.

Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.

Tenzing me dejaba vivir en su casa y me daba trabajo.

Tenzing, bana evinde kalmayı ve iş vermeyi teklif etmişti.

Pero la pasión que yo tenía no me dejaba dormir de noche

İçimdeki bu tutku geceleri uykumu kaçırdı

Él quería ir a ver una corrida de toros, pero su padre no le dejaba.

Bir boğa güreşi görmek istedi ama babası gitmesine izin vermedi.

Se había alejado apenas media milla, cuando se encontró con un zorro cojo y un gato ciego, caminando juntos como dos buenos amigos. El zorro cojo se apoyaba en el gato y el gato ciego dejaba que el zorro le guiase hacia delante.

Sadece yarım mil gitmişti ki topal bir Tilki ve kör bir Kedi ile karşılaştı, iki iyi dost gibi birlikte yürüyorlardı. Topal Tilki Kedi'ye yaslanmıştı ve kör Kedi'de Tilki'nin ona yol göstermesine izin veriyordu.