Translation of "Circunstancias" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Circunstancias" in a sentence and their turkish translations:

Empujado por circunstancias externas".

oraya buraya sürüklenir.''

Le explicó sus circunstancias.

Şartlarını ona açıkladı.

Las circunstancias han cambiado.

Şartlar değişti.

Sin importar las circunstancias externas?

nasıl ona tutunabiliriz ?

En todo tipo de circunstancias:

Bu, birçok durumda yaşanmış:

De circunstancias complejas que vivimos,

...ve karşılaştığımız zorlukların üstesinden geldik.

Tom murió en extrañas circunstancias.

Tom tuhaf şartlarda öldü.

Se acomoda a las circunstancias.

Kendini şartlara uyduruyor.

La gente y las circunstancias externas.

insan ve koşullardan bağımsız hale getirmektir.

Entonces, aunque las circunstancias sean perfectas,

koşullar çok iyi olsa bile

Él se adaptó a las circunstancias.

O, kendini koşullara uydurdu.

Nuestra felicidad siempre dependerá de las circunstancias.

Mutluluğumuz koşulların keyfine kalmış olacaktır.

Sin importar la gente o las circunstancias.

mutlu olabiliriz.

Sus circunstancias fueron sombrías, pero él sobrevivió.

Durumu umutsuzdu ama hayatta kaldı.

Bajo tales circunstancias, no podemos tener éxito.

Bu koşullar altında biz başarılı olamayız.

Él no pudo adaptarse a nuevas circunstancias.

Yeni koşullara uyum sağlayamadı.

Bajo las circunstancias, la bancarrota es inevitable.

Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır.

Tom le explicó las circunstancias a Mary.

Tom, Mary'ye koşulları açıkladı.

Que cuando ya no podemos cambiar nuestras circunstancias,

içinde olduğumuz durumu değişmek mümkün olmadığında

Puede haber circunstancias no planificadas, qué sé yo.

Planlanmamış şeyler olabilir, ne bileyim.

En estas circunstancias, Apple-1 lanzó Steve Jobs

Bu şartlar altında Apple-1'i çıkardı Steve Jobs

Las circunstancias no me permitieron ir al extranjero.

Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi.

Las circunstancias nos obligaron a posponer la reunión.

Şartlar bizi toplantıyı ertelememiz için zorladı.

La persona es un producto de sus circunstancias.

İnsan, koşullarının bir ürünüdür.

Bajo estas circunstancias, no puedo aceptar la oferta.

Bu koşullar altında, öneriyi kabul edemem.

La escala y las circunstancias de nuestras situaciones serán diferentes,

Vaziyetlerimizin boyutu ve şartları farklı olacak

Toda persona tiene derecho a un nivel de vida adecuado que le asegure, así como a su familia, la salud y el bienestar, y en especial la alimentación, el vestido, la vivienda, la asistencia médica y los servicios sociales necesarios; tiene asimismo derecho a los seguros en caso de desempleo, enfermedad, invalidez, viudez, vejez u otros casos de pérdida de sus medios de subsistencia por circunstancias independientes de su voluntad.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.