Translation of "Cantidad" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Cantidad" in a sentence and their turkish translations:

Prefiero calidad a cantidad.

- Kaliteyi miktara tercih ederim.
- Niteliği, niceliğe tercih ederim.

Hay una cantidad limitada.

Miktarlar sınırlı.

Es una cantidad considerable.

O büyük bir miktar.

Hay calidez en la cantidad.

Birlikten sıcaklık doğar.

Cualquier cantidad de dinero servirá.

Bir miktar para iş görür.

- Cualidad es más importante que cantidad.
- La calidad es más importante que la cantidad.

- Nitelik, nicelikten önemlidir.
- Keyfiyet, kemiyetten mühimdir.
- Nitelik, nicelikten daha önemlidir.

Su única defensa es la cantidad.

Tek savunmaları, sayıları.

En una cantidad mínima de tiempo.

bir iklim devriminden bahsediyoruz.

Sin embargo, la cantidad es incorrecta.

Ne var ki, miktar doğru değil.

Cualquier cantidad de dinero será bienvenida.

Bir miktar para kabul edilecektir.

Tenemos una inmensa cantidad de comida.

Bizim büyük bir miktarda yiyeceğimiz var.

Conozco una cantidad increíble de palabras.

Bildiğim kelimelerin sayısı şaşırtıcı.

Este gráfico muestra la cantidad de estudiantes

Bu grafik, Avustralya'da

Una cantidad masiva de fotos de comidas,

inanılmaz sayıda yiyecek resmi gösterirsek

Los cachorros buscan seguridad en la cantidad.

Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.

Y le han puesto cantidad de cosas.

Onlara bir sürü şey eklediler.

Creo que esto es una gran cantidad

bunun çok büyük miktarda olduğunu düşünün

Me exigió una fuerte cantidad de dinero.

O, benden büyük miktarda para talep etti.

Japón importa una gran cantidad de petróleo.

Japonya büyük miktarda petrol ithal eder.

Estamos importando una gran cantidad de comestibles.

Büyük miktarda gıda ithalatı yaparız.

Había cantidad de oro dentro del sarcófago.

Lahit içinde bir sürü altın vardı.

Contamos con la mayor cantidad de dinero.

En çok para bizde.

Ella sólo tenía una pequeña cantidad de dinero.

Onun sadece küçük bir miktar parası vardı.

Nuestro país produce una gran cantidad de azúcar.

- Ülkemiz çok şeker üretir.
- Memleketimiz çok şeker üretir.

El niño tiene la mayor cantidad de fruta.

Çocuk en büyük miktarda meyveye sahip.

A mayor cantidad de plata, mayor poder corruptor.

Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

Gran cantidad de soldados y civiles fueron asesinados.

Çok fazla sayıda askerler ve siviller öldürüldü.

Deberías reducir la cantidad de grasas que comes.

Yediğin şişmanlatıcı yiyeceğin miktarını azaltmalısın.

Si emitieras cierta cantidad de gases de efecto invernadero.

iklimin ne kadar ısındığını söylüyor.

Hacerlo es exponerse a una cierta cantidad de burla,

Bunu yapmak için bir dizi saçmalığa başvurmamız lazım.

La cantidad de tiempo que pasamos en tareas domésticas

hayatımızın ev işine adadığımız kısmı

La idea aquí es, minimizar la cantidad de material.

Buradaki fikir, malzeme miktarını en aza indirgemek.

En general, los consumidores prefieren cantidad a la calidad.

Genel olarak, müşteriler miktarı kaliteye tercih ederler.

Él parece haber tenido una gran cantidad de dinero.

Büyük miktarda parası var gibi görünüyor.

Depositó una gran cantidad de dinero en el banco.

O, bankaya çok miktarda para yatırdı.

En Francia se consume una gran cantidad de vino.

Fransa'da büyük miktarda şarap tüketildi.

- Se te pagará según la cantidad de trabajo que realices.
- Se le pagará de acuerdo a la cantidad de trabajo que haga.

Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.

Mi objetivo como artista es usar la menor cantidad posible.

Ressam olarak amacım mümkün olan en düşük miktarı kullanmak.

La cantidad de hielo que ha perdido Groenlandia desde 2002

2002 yılından bu yana Grönland'ın kaybettiği buz miktarı

Incluso una persona que tiene una gran cantidad de dinero

O kadar çok büyük bir paraya sahip olan insan bile

Es la calidad y no la cantidad lo que importa.

Önemli olan miktar değil kalitedir.

La cantidad de lluvia de este verano no fue normal.

Bu yaz düşen yağış miktarı normal değildi.

Japón exporta una gran cantidad de coches a países extranjeros.

Japonya yabancı ülkelere büyük miktarda araba ihraç eder.

Tuve que pagar una gran cantidad de dinero para recuperarlo.

Geri almak için çok miktarda para ödemek zorunda kaldım.

Una cantidad substanciosa de mercurio fue hallada en la caballa.

Civanın önemli bir miktarı uskumruda bulundu.

- Él bebe demasiada cantidad de cerveza.
- Él bebe demasiada cerveza.

O çok fazla bira içer.

Tiene cinco veces la cantidad de sangre que la carne normal.

normal bedene kıyasla beş kat daha fazla kana sahip.

Mira la cantidad de recursos echa un vistazo a los artículos

kaynak sayısına bir bakın yazılara bir bakın

Puede verse una gran cantidad de otro material a su alrededor,

Gördüğünüz üzere çevrelerinde bir sürü başka madde var,

¿Acaso la cantidad de lluvia afecta al crecimiento de las cosechas?

Yağmur miktarı ekinlerin büyümesini etkiler mi?

La policía incautó una gran cantidad de droga en la escuela.

Polis okulda büyük miktarda uyuşturucu ele geçirdi.

Una pequeña cantidad de brandy se añade a la nata montada.

Krem şantiye az miktarda brendi ekledi.

Eres pagado en proporción a la cantidad de trabajo que hagas.

Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.

Intentó, en vano, conseguir una gran cantidad de dinero de ellos.

Onlardan boşuna büyük bir miktarda ödünç para almaya çalıştı.

Y lo hemos hecho enviando una gran cantidad de mensajes de texto.

Ve bunu bir sürü kahrolası mesaj göndererek yaptık.

Y la cantidad de escuelas a la que puedo ir es limitada.

gidebileceğim birçok okul var.

Es tan fácil enfrascarnos en la cantidad de pasos que dimos hoy

Bugün en yeni gelişmelerini ya da prestijli birinin

Es una historia que atraiga a la mayor cantidad de personas posible,

mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,

Ahorró una pequeña cantidad de dinero y se fue a la India.

Küçük bir miktar para biriktirdi ve Hindistan'a gitti

Escribe la cantidad en el cheque en letras así como en cifras.

Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.

Para ir a esta escuela hace falta una gran cantidad de dinero.

Bu okula gitmek çok para gerektirir.

Un camello puede almacenar una gran cantidad de grasa en su joroba.

Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir.

Esa cantidad de cosechas no es suficiente para ayudar a su economía.

O miktar ekin, ekonomilerini desteklemek için yeterli değildir.

Pero debería comer mucho de esta cosa para obtener una buena cantidad de energía.

Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.

La calidad de un pintor depende de la cantidad de pasado que lleve consigo.

Bir ressamın kalitesi taşıdığı geçmiş miktarına bağlıdır.

La cantidad de veces que le he dicho a Cathy, la que era mi mujer,

Eski eşim Cathy'e kaç defa

La cantidad de papel producido por un país está cercanamente relacionado a sus estándares culturales.

Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.

El doctor le dijo a Tom que disminuyera la cantidad de carne roja que comía.

Doktor Tom'a yediği kırmızı et miktarını azaltmasını söyledi.

En lugar de reducir la cantidad de cigarros que fuma, señor, ¿por qué no lo deja?

Sigaraları azaltmaktansa, bayım, niçin onları bırakmıyorsun.

Un poco de sinceridad es algo peligroso, y una gran cantidad de ella es absolutamente fatal.

Biraz samimiyet tehlikeli bir şeydir ve bununla ilgili büyük bir anlaşma kesinlikle ölümcüldür.

Esta relacion de cinco a uno esta presente en una gran cantidad de progresiones de acordes

Bu beş ile bir'in ilişkisi bir çok akor ilerleyişinde bulunabilir,

Tengo dos perros, y trato de alimentarlos a cada uno con la misma cantidad de comida.

İki köpeğim var ve onlardan her birini aynı miktarda yiyecekle besliyorum.

El número en los Estados Unidos en Turquía ya ha dicho que teníamos una enorme cantidad de

Türkiye'de de var Amerika'daki sayıyı zaten söylemiştik muazzam miktarda

Debido a que hay una gran cantidad de volcanes, es fácil para Japón ser golpeado por terremotos.

Çok sayıda volkan bulunduğundan dolayı, Japonya'nın depremler tarafından vurulması kolaydır.

Y aún no sabemos la cantidad del virus a la que tienes que ser expuesto para enfermarte,

Henüz hasta olmak için virüse ne kadar maruz kalınması gerektiğini bilmiyoruz

Se tomaron una inmensa cantidad de objetos de valor, como así como grandes cantidades de suministros y ganado.

Büyük miktarlarda değerli malzeme, erzak ve sığır elde edildi.

Pero para aquellos que tienen curiosidad, pueden encontrar información sobre la cantidad de pi bajo este tema cuando ingresan a canerunal.com

ama merak edenler için canerunal.com sitesine girdiğinizde bu konu altında pi sayısı ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz

En lugar de hacernos mutuamente regalos de Navidad este año, donamos la cantidad que habríamos gastado en regalos para obras de caridad.

Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.

Una huella de carbono es la cantidad de contaminación de dióxido de carbono que producimos como producto de nuestras actividades. Algunas personas intentan reducir su huella de carbono porque están preocupados acerca del cambio climático.

Bir karbon ayakizi bizim faaliyetlerimizin bir sonucu olarak ürettiğimiz karbondioksit kirlenmesinin miktarıdır. Bazı insanlar iklim değişikliğinden endişeli olduğu için karbon ayakizlerini azaltmaya çalışıyorlar.