Translation of "Calidad" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Calidad" in a sentence and their turkish translations:

Valoramos la calidad.

Kaliteye değer veriyoruz.

Prefiero calidad a cantidad.

- Kaliteyi miktara tercih ederim.
- Niteliği, niceliğe tercih ederim.

Tú pagas por calidad.

Sen kalite için ödersin.

Lo pesamos, controlamos la calidad,

değerlendiriyor, kalitesine bakıyoruz

¿Tienes algunos de mejor calidad?

Daha kaliteli olanlarına sahip misin?

Tom hace trabajos de calidad.

Tom kaliteli iş yapar.

- Solamente vendemos productos de la mejor calidad.
- Solo ofrecemos productos de alta calidad.

Sadece yüksek kaliteli ürünler satarız.

Ofreciéndoles una educación secundaria de calidad

üstelik iyi bir ortaokul eğitimi,

Si quieres calidad, paga por ella.

Eğer kalite istiyorsanız, bunun için ödeme yapın.

¿Es de buena calidad esta tela?

Bu iyi malzeme mi?

Estos artículos son de buena calidad.

Bu şeyler iyi kalite.

La calidad del arroz está disminuyendo.

Pirinç kalitesi düşüyor.

La imagen es de muy buena calidad

görüntü gerçekten kaliteli

Compré una computadora de la mejor calidad.

En iyi kalitede bir bilgisayar satın aldım.

Estos productos son de la misma calidad.

Bu ürünler aynı kalitede.

Estos campos producen cosecha de buena calidad.

Bu tarlalar kaliteli ekin üretir.

A través de educación gratuita y de calidad,

yüksek kaliteli sağlık hizmetleri, gıda güvenliği

Porque la calidad del aire es muy mala

Çünkü Amerika Birleşik Devletleri'nin

Entonces, si evaluamos la calidad en términos metacognitivos,

Oy verdiğimizde ve kaliteye üstbilişsel baktığımızda

Estoy muy impresionado con su control de calidad.

Senin kalite kontrolünden çok etkilendim.

Este nuevo tratamiento tendrá la misma calidad y eficiencia

Bu yeni tedavi, birinci ya da üçüncü dünya ülkelerinde

La calidad disminuye ligeramente cuando se enciende el micrófono

mikrofon açıldığında kalite birazcık düşüyor

En general, los consumidores prefieren cantidad a la calidad.

Genel olarak, müşteriler miktarı kaliteye tercih ederler.

Es barato, pero la calidad no es muy buena.

Bu ucuz ama kalitesi o kadar iyi değil.

Las escuelas con menos recursos tienen equipos de menor calidad,

Finansal kaynağı düşük olan okullar kalitesiz araç gereçle eğitim veriyor,

Por lo que cuanto peor sea la calidad del sueño,

Uyku kaliteniz ne kadar düşükse

Surgieron muchas preguntas acerca de la calidad del nuevo producto.

Yeni ürünün kalitesi hakkında bir sürü soru çıktı.

Es la calidad y no la cantidad lo que importa.

Önemli olan miktar değil kalitedir.

Pero el impacto en la calidad del aire está ya aquí.

ama hava kalitesi üzerindeki etkileri ortada.

El precio es bajo, pero la calidad no es muy buena.

Fiyat düşük ama kalitesi çok iyi değil.

El salvavidas tiene que estar hecho con materiales de alta calidad.

Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.

Quienes sufren de mala calidad del sueño normalmente tratarán de dormir más,

Düşük kaliteli uykusu olan kişiler daha uzun süre uyumaya çalışırlar,

Creamos un sistema de apoyo a la decisión de calidad del aire

bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

Y es la calidad combinada de estas ondas cerebrales del sueño profundo

Bu derin uyku beyin dalgalarının kombine kalitesi

- Alimentaba a mi perro con lo que me parecía que era comida para perros de buena calidad.
- Alimentaba a mi perro con el pienso que me parecía de buena calidad.
- Alimentaba a mi perro con el alimento balanceado que me parecía de buena calidad.

Köpeğimi iyi kalite köpek maması olarak düşündüğüm mamayla besledim.

Y la comodidad supera a la calidad en la búsqueda por la rapidez.

çabukluk arayışımızda uygunluk kalitenin yerini almış.

En particular el sueño profundo y de calidad que mencioné hace un momento.

özellikle de az önce bahsettiğim uykunun derin evresi.

No sé si las bicicletas en esos días eran de mala calidad, pero

o günlerdeki bisikletler kalitesiz miydi bilmiyorum ama

Tom se hartó de comer la comida de baja calidad en la prisión.

Tom hapishane tarafından temin edilen düşük kaliteli yiyecek yiyerek besleniyordu.

La calidad de sus productos ha caído con el paso de los años.

Ürünlerinin kalitesi yıllar geçtikçe kötüleşti.

Esta barca está hecha con aluminio de alta calidad y acero de alta resistencia.

Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.

La calidad de un pintor depende de la cantidad de pasado que lleve consigo.

Bir ressamın kalitesi taşıdığı geçmiş miktarına bağlıdır.

- Cualidad es más importante que cantidad.
- La calidad es más importante que la cantidad.

- Nitelik, nicelikten önemlidir.
- Keyfiyet, kemiyetten mühimdir.
- Nitelik, nicelikten daha önemlidir.

La clave para cocinar buena comida es usar ingredientes frescos y de alta calidad.

Güzel yemek pişirmenin püf noktası, kaliteli ve taze malzemeler kullanmaktır.

Económico y de calidad no son opuestos, sino dos lados de la misma medalla.

Ekonomi ve kalite karşıt değildir, aynı madalyonun iki yüzüdür.

Es imposible reducir el tamaño de este archivo sin que haya pérdida de calidad.

Kalitesini kaybetmeden bu dosyanın boyutunu küçültemezsiniz.

Desde 2010, el equipo de Napoleon-Souvenirs.com ha ofrecido regalos y recuerdos de la mejor calidad

Napoleon-Souvenirs.com'daki ekip, 2010 yılından bu yana Napolyon dönemini seven herkes için

Hay grandes diferencias en la velocidad y calidad de ancho de banda entre país y país.

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

Tom está haciendo todo lo que puede para mejorar la calidad de vida de sus pacientes.

Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.

Una mayor demanda de café de alta calidad ha ayudado a alzar más los precios del café.

Yüksek kaliteli kahve için daha büyük bir talep kahve fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

Negar una educación de calidad a los hijos de las familias trabajadoras es tan malo como negarles atención médica o cuidado infantil a las familias trabajadoras.

Çalışan ailelerin çocukları için kaliteli bir eğitimi inkar etmek çalışan aileler için sağlık hizmetlerini ya da çocuk bakımını inkar etmek kadar yanlıştır.

Los avances en la ciencia, la tecnología y otras áreas de la sociedad, en los últimos 100 años, aportaron a la calidad de vida tanto ventajas como desventajas.

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.

Al fin y al cabo, la "feminidad" es algo con lo que la mujer está investida naturalmente, no hace falta ningún esfuerzo para enseñarlo, y es de una calidad tal que incluso si uno fuera a hacer intentos conscientes de ocultarlo no conduciría a nada.

Sonuçta, "kadınsılık" bir kadının doğuştan sahip olduğu bir şey, göstermek için bir çaba sarf etmesine gerek yok ve öyle de bir özellik ki bilinçli olarak saklanmaya çalışılsa bile boşa çıkardı.