Examples of using "Aliento" in a sentence and their turkish translations:
Kötü nefesim var.
O buraya geldiğinde nefes nefeseydi.
Tamam, nefesleneyim.
O seni nefessiz bırakır.
Nefes nefese koştum.
Tom nefessiz.
Nefesinizi boşa harcamayın.
Tom'un kötü nefesi var.
Aşkın ilk nefesi aklın son nefesidir.
Soluğumu kesti.
Onun nefesi alkol kokuyor.
Adının kelimesi kelimesine çevirisi, "zehir nefes".
Son nefesimle gideceğim.
Nefesi alkol kokar.
Maçı izlerken nefesini tuttu.
Ben nefes nefese sınıfa kadar koştum.
Nefes nefese istasyona vardı.
Tom nefesi kesilmiş görünüyor.
Nefesi keçi peyniri gibi kokuyor.
Boğucu atmosferde zar zor nefes alabiliyorum.
Her nefeste yaşam benden uzaklaşıyor.
O kadar hızlı koştu ki nefes nefese kaldı.
Soğuk havada dışarıya nefes verdiğinde nefesini görebilirsin.
Tom nefes nefese ve bir molaya ihtiyacı var.
Binlerce destek çığlıkları tribünlerden duyulabildi.
Nefesini tut, Tom.
Ejderhanın yangın nefesi Mario'yu tamamen yaktı.
Buraya kadar bütün yolu koştum ve nefes nefese kaldım.
Yüreklendirici sözler ediyor ve askerleri savaş pozisyonu almak üzere hazırlamalarını emrediyor.
Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.
Tom nefes nefese kaldı.
Hayat aldığımız nefes sayısıyla ölçülmez fakat nefesimizi kesen anlarla ölçülür.
Nefesini harcama. Onunla konuşmanın hiçbir faydası yok.
Çeneni yorma.
Ben nefes nefeseyim.