Translation of "Debo" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Debo" in a sentence and their turkish translations:

- Debo regresar.
- Debo volver.

- Geri gitmeliyim.
- Geri gitmem gerekiyor.

- Debo escribir.
- Yo debo escribir.

Ben yazı yazmalıyım.

- Debo decirte algo.
- Debo decirles algo.

Sana bir şey söylemeliyim.

- ¿Cuánto le debo?
- ¿Cuánto te debo?

Sana ne kadar borçluyum?

Debo advertirle.

Onu uyarmalıyım.

Debo encontrarlo.

Öğrenmeliyim.

Debo ayudarlo.

Ona yardım etmeliyim.

¿Debo continuar?

Devam edeyim mi?

¿Debo ir?

Ben gitmek zorundayım.

Debo esconderme.

Saklanmalıyım.

- Debo estar acercándome.
- Debo de estar acercándome.

Yaklaşıyor olmalıyım.

- Debo admitir que ronco...
- Debo admitir que ronco.

- Horladığımı kabul etmek zorundayım.
- Horladığımı kabul etmeliyim.

- Debo venderlos todos hoy.
- Debo venderlas todas hoy.

Bugün onların hepsini satmak zorundayım.

- Debo tomar esta oportunidad.
- Debo atrapar esta oportunidad.

Bu fırsatı kaçırmamalıyım.

- ¿Por qué debo ayudarles?
- ¿Por qué debo ayudarlos?

Neden onlara yardım etmek zorundayım?

Bueno, debo irme.

Pekala, gidiyor olmalıyım.

Te debo algo.

Sana bir şey borçluyum.

Debo decirte adiós.

Sana hoşça kal demeliyim.

Debo ir allá.

Oraya gitmeliyim.

Yo debo resistir.

Direnmeliyim.

Debo parecer horroroso.

Berbat görünüyor olmalıyım.

Debo usar botas.

Çizme giymek zorundayım.

Debo esperar aquí.

Burada beklemeliyim.

Debo hacer ejercicio.

Egzersiz yapmalıyım.

Debo ser cuidadoso.

Dikkatli olmak zorundayım.

¿Te debo algo?

Sana bir şey borçlu muyum?

Debo mucho dinero.

Çok para borçluyum.

Debo aprender francés.

Fransızca öğrenmeliyim.

¿Cuánto te debo?

Sana ne kadar borçluyum?

¿Debo darme prisa?

Acele etmeli miyim?

¿Qué debo hacer?

Ne yapmam gerekiyor?

Debo pedirle disculpas.

Ben ona özür dilemeliyim.

Debo hablar contigo.

- Seninle konuşmalıyım.
- Seninle konuşmam gerekiyor.
- Sizinle konuşmalıyım.

Yo debo verlo.

Onu görmeliyim.

Debo escribir libros.

Ben kitap yazmalıyım.

Yo debo objetar.

İtiraz etmeliyim.

Debo estar aquí.

Ben burada kalmalıyım.

¿Cuánto debo pagar?

Ne kadar ödemek zorundayım?

¿Debo ir contigo?

- Seninle birlikte mi gitmeliyim?
- Seninle gitmek zorunda mıyım?

- ¿Debo comenzar de una vez?
- ¿Debo empezar en seguida?

Derhal başlamalı mıyım?

- Le debo diez dólares a ella.
- Le debo 10 dólares.

Ona on dolar borçluyum.

- Debo admitir que estuve equivocado.
- Debo admitir que me equivoqué.

Hatalı olduğumu itiraf etmeliyim.

- Te debo una gran disculpa.
- Le debo una gran disculpa.

Sana büyük bir özür borçluyum.

- A él le debo mi vida.
- Le debo la vida.

Ona hayatımı borçluyum.

Bien, sigamos. Debo cruzar.

Tamam, karşıya geçelim.

Debo recobrar el aliento.

Tamam, nefesleneyim.

Debo pensar cómo bajar.

Buradan inmenin bir yolunu bulmalıyım.

También debo contarles esto:

şunu da söylememe izin verin:

Debo quitarme esto urgente.

Bunu temizlemem gerek.

Te debo diez dólares.

Sana on dolar borçluyum.

Debo recordarte tu promesa.

Sana sözünü hatırlatmam gerekiyor.

Debo compensar la pérdida.

Kaybı telafi etmeliyim.

¿Debo pagar por adelantado?

Peşin ödeme yapmak zorunda mıyım?

Le debo cien dólares.

Ona 100 dolar borçluyum.

Te debo 3.000 yenes.

Sana 3000 yen borçluyum.

Le debo 1.000 dólares.

Ona 1000 dolar borçluyum.

Debo pagar mis deudas.

Borçlarımı ödemeliyim.

Le debo 10 dólares.

Ona on dolar borçluyum.

Te debo cinco dólares.

Sana beş dolar borçluyum.

Te debo la vida.

Sana hayatımı borçluyum.

Debo montar una bicicleta.

Ben bisiklete binmek zorundayım.

Debo de estar ciego.

Kör olmalıyım.

Debo traducir las frases.

Ben cümleleri çevirmeliyim.

No te debo nada.

Sana hiçbir borcum yok.

Te debo una explicación.

Sana bir açıklama borçluyum.

No le debo nada.

- Ona hiçbir şey borçlu değilim.
- Ona borcum falan yok benim.

Debo de estar soñando.

Hayal kuruyor olmalıyım.

Debo ir a casa.

Eve ulaşmalıyım.

Debo estar viendo cosas.

Hayal görüyor olmalıyım.

Debo haber estado soñando.

- Rüya görüyor olmalıyım.
- Ben hayal görüyor olmalıyım.

¿Debo pronunciar un discurso?

Bir konuşma yapmam gerekir mi?

Debo salir el lunes.

Pazartesi günü gitmeliyim.

Te debo 1000 dólares.

Sana 1.000 $ borçluyum.

Debo de haberlo perdido.

Onu kaybetmiş olmalıyım.

Le debo 100 yenes.

Ona 100 yen borçluyum.

¿Debo dar un discurso?

Konuşma yapmak zorunda mıyım?

Te debo una disculpa.

Sana bir özür borçluyum.

Sé adónde debo ir.

Nereye gideceğimi biliyorum.

Debo haber entendido mal.

Yanlış anlamış olmalıyım.

Debo de haberme desmayado.

Kendimden geçmiş olmalıyım.

Debo obedecer a Tom.

Tom'a itaat etmeliyim.

Debo haber perdido peso.

Biraz kilo vermiş olmalıyım.

Debo hablar con Tom.

- Tom'la görüşmem gerekiyor.
- Tom'la konuşmam lâzım.

Te debo un favor.

Sana bir iyilik borçluyum.

Te debo un almuerzo.

Sana bir öğle yemeği borçluyum.

Debo hacer una llamada.

Bir çağrı yapmalıyım.