Examples of using "проходит" in a sentence and their turkish translations:
- Zaman akıp gidiyor.
- Zaman geçip gitmekte.
Terapi toplantı halinde.
Böylece dünyanın şanı geçer.
Zaman çabuk geçer.
pramit'in altından nehir geçiyor
Cadde nehir boyunca çalışır.
- Bu da geçer.
- Bunlar da geçecek.
Günün nasıl geçiyor?
Hayat oldukça çabuk geçiyor.
Yaz mevsiminiz nasıl gidiyor?
Ağrı asla gitmez.
Tom terapide.
Yan odada devam eden bir toplantı var.
Piyano o kapıdan geçmeyecek.
ne de olsa hasta klinik araştırmada
nehrin karşısına geçebiliyor.
Bu coşkun enerji birinin gözüne takılıyor.
Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
Bebek sıkışmış. Sezaryen gerekli.
ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz.
Tom günde yaklaşık on beş mil yürüyor.
Yol benim evimin yanından geçiyor.
- Tom günde üç mil yürüyor.
- Tom günde üç mil yürür.
ve bu sendrom genellikle birkaç hafta içinde düzeliyor.
şu anda burun deliklerinizde gezinen hava.
bu oort bulutunun dışından geçen bir tane yıldız
Zaman çok hızlı geçiyor!
ABD'de nüfus sayımı her on yılda bir yapılır.
Trafik kazaları olmadan bir gün geçmez.
Işıkyılı; ışığın bir yılda aldığı mesafedir.
- Işık yılı, ışığın bir yılda gittiği mesafedir.
- Işık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir.
Seni düşünmeden asla bir gün geçirmedim .
Kalbiniz ne kadar hızlı atarsa zehir vücudunuzda o kadar hızlı dolaşır.
Yani sadece kırmızı ışıkla kemik ve bedenlerimizin içini görebiliyoruz.
Gerçek aşk hiç bitmez.
Zaman geçmez ya da gitmez, zaman içimizde kalır.
Üç gündür başım ağrıyor. Geçmedi bir türlü.
Kameri ay boyunca ay tüm aşamalarından geçer.
Bugün mağazada indirim var - bir alana bir bedava!
sadece gözün algılama mesafesini geçtiği için göremiyoruz
Rusya'nın Avrupa'ya olan doğalgaz ihracatının yaklaşık yüzde sekseni Ukrayna'dan geçer.
Vergi minimizasyonu ve vergiden kaçınma arasında ince bir çizgi var.
Biz onun ne olduğunu öğrenmeden önce Hayatın yarısı harcanmaktadır.