Examples of using "покидать" in a sentence and their turkish translations:
Otelden ayrılmaları yasaklandı.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
Kimsenin odadan çıkmasına izin verilmedi.
Polis kasabayı terk etmememi söyledi.
Senden ayrılmak istemiyorum.
topluluklarından ayrılmak zorunda değiller.
Bu odayı terk edemezsin.
Hiçbiri sürünün güvenli ortamını bırakmak istemez.
Boston'u terk etmeyi reddediyorum.
Mary Tom'un onu terk etmemesini rica etti.
Hiçbiriniz bu odayı terk etmemeli.
Onları terk etmek istemiyorum.
Ben asla Boston'dan ayrılmak istemedim ama hiç şansım yoktu.