Examples of using "кричать" in a sentence and their turkish translations:
Bağırmak zorunda değilsin.
Çığlık atmaya devam ettim.
Bağırmaktan vazgeç.
Onu bağırtma.
Ben çığlık atmaya çalıştım.
Bağırmaya gerek yok.
Tom bağırmaya devam etti.
Tom bağırmayı durdurdu.
Tom çığlık atacak.
Çığlık atmak istiyorum.
Onun annesi çığlık atmaya başladı.
Lütfen onlardan bağırmamalarını iste.
Ona lütfen bağırmamasını söyle.
Bağırmak istemiyorum.
Bağırmayı bırak.
Onun annesi çığlık atmaya başladı.
Ona bağırmamalısın.
Bana bağırman gerekmiyor.
Sen ona bağıramazsın.
Çığlık atacağım.
O bağırmaya başladı.
Tom bağırmaya başladı.
Bağıracağız.
Tom bağırmaya başladı.
Lütfen bağırmamasını rica et.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
Çığlık atmaya başladım.
Onlara bağırmamalıydım.
Bağırmayı bırak.
Tom'a bağıramazsın.
Tom bağıramayacak kadar çok korkmuştu.
Tom duyulmak için bağırmak zorunda kaldı.
Ağlamanın yararı yok. Hiç kimse seni duymaz.
Avazının çıktığı kadar bağırmak zorunda değilsiniz.
Ona bağırmamalıydım.
Onlara bağıramazsın.
Bağırmanıza gerek yok. Sizi duyabiliyorum.
- Ağlamayı bırak.
- Ağlamayı kes.
Sonra da bir şeyleri haykırmaya başladım.
Bağırma yoksa daha yüksek sesle bağırırım.
Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.
Tom ve Mary birbirlerine bağırmaya başladılar.
Tom Mary'ye bağırmaya başladı.
Tom, Mary'ye bağırmaya başladı.
Tom'un ağlamasını durduramaz mısın?
Ben bağırmak istemedim.
- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.
Bana bağırmayı kes.
Bana öyle bağıramazsın.
Tom bana bağırmak zorunda değildi.
Yardım için bağırmanın faydası yok. Hiç kimse seni duymayacak.
- Lütfen bağırmayı kes.
- Lütfen bağırmayı bırak.
Tom'a bağırmamasını söyledim.