Examples of using "всему" in a sentence and their turkish translations:
Her şeyin zamanı var.
Her şey için hazırım.
- Her şeyin bir zamanı vardır.
- Her şey için bir zaman vardır.
Her şeyin kendi sınırları var.
Onlar her şeye inanacaklar.
Herkes biliyor.
Her şeyin bir sonu vardır.
Her şey için hazır olmak zorundasın.
Duyduğunuz her şeye inanmayın.
Her şey için hazırlanmalısın.
Bütün bunları nerede öğrendin?
ve bütün olanaksızlıklara rağmen masalı anlatmak için yaşamış,
Tom herhangi bir şey için hazırdır.
O her şeyde bir hata bulur.
Tanrı her şeyin sebebidir.
Yapabildiğin kadarıyla öğren.
Tom bana her şeyi öğretti.
Seni tanıdığım için her şeye hazırım.
Her şey için hazır olmak istiyorum.
Şimdi her şey için hazırım.
Tom'un söylediği her şeye inanma.
Şehrin her yerine afiş astı.
Tom Mary'nin söylediği her şeye inandı.
ekonomi üzerine son araştırmalar,
Dünya genelinde, muazzam kaynaklarla
sunumundaki sorunlarla uğraşıyoruz.
Her şeye bağış yapan halkımız
Yangın evin her tarafına yayıldı.
Görünüşe bakılırsa, o sağlıklıdır.
Dünyadaki insanlar şişmanlıyor.
Her şeye hazır olalım.
O, tüm dünyayı gezdi.
Tom herhangi bir şey için hazırdı.
Zeminin her yerinde yapraklar var.
İngilizce tüm dünyada öğrenilir.
Okuduğun her şeye inanma.
Salgın dünya çapında yayıldı.
Herkes biliyor.
İnsanoğlu dünyanın her yerinde yaşıyor.
Dünya çapında meşhur.
O, söylediğim her şeye inanır.
Tom ona söylediğim her şeye inandı.
Bize söyledikleri her şeye inandım.
Daha da kötüsü kar yağmaya başladı.
Söylediğin her şeye inanırdım.
- Benim hakkımda duyduğun her şeye inanma.
- Benim hakkımda duyduğunuz her şeye inanmayın.
ve dünyayı dolaşmaya başladım.
Bunu nasıl edindik?
Buradaki kıyıda bunlardan bir sürü var.
bir kanıtı.
bunları tüm dünyaya yaymaya ihtiyacımız var.
Proje çevrim içinde de ilgi çekti,
ve bu da demek oluyor ki dünyanın her yanından isteyen herkes
saçmalıyorsun dünya tabikide yuvarlak
Çünkü öyle görünüyor ki bence değil.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
Görünüşe bakılırsa, onlar mutlu bir çift.
Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.
O, onun her söylediğine inanır.
O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.
Onun her şey için olumsuz bir tutumu var.
Onun adı tüm Dünyada bilinir.
Tom'un vücudunun her yerinde dövme vardır.
Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.
Tüm dünyada insanlar şok oldular.
Tom'a bildiğim her şeyi öğrettim.
O ne söylerse inanırım.
Tom'u aramak için şehrin her yerinde bulundum.
Tom Mary'nin söylediği her şeye inanır.
- Söylediğim her şeye inanır.
- Söylediğim her şeye inanıyor.
Gazete standları şehir boyunca oraya buraya dağılmıştır.
Her şey için hazır olmak zorundasın.
Fabrikamız bütün şehre süt tedarik etmektedir.
Esperanto dünyanın her yerinde konuşulur.
O, ona bildiği her şeyi öğretti.
Tom söylediğim her şeye inanır.
Bütün dünyadan arkadaşlarım var.
Görünüşe bakılırsa, onların eylemleri işe yaramadı.
Bildiğim her şeyi o bana öğretti.
Bilmen gereken her şeyi sana öğreteceğim.
Tom'un sana söylediği her şeye inanmamalısın.
İyi vakit geçiriyorsun gibi geliyor.
ve bir gün tüm dünyaya yayılabilir.
inanılmaz sıkıcı iş hayatına sahip olmasına
ve tüm dünyada izlenebilecek şekilde yapılan bir film
Vücudunun her tarafında kırmızı benekler var.
Yaptığım her şeyde hata bulur.
Dünyanın her yerinde arkadaşları vardı.
Her şeye ve herkese bir kusur buluyor.
Bildiğim her şeyi bana Tom öğretti.
Tom'un tüm dünyadan arkadaşları var.