Translation of "Roupa" in Turkish

0.074 sec.

Examples of using "Roupa" in a sentence and their turkish translations:

- Tire a roupa.
- Tirem a roupa.

Elbiselerini çıkar.

- Troquei de roupa.
- Eu troquei de roupa.

Üzerimi değiştirdim.

- Onde você compra roupa?
- Onde vocês compram roupa?

Kıyafetleri nerede satın alırsın?

Troque de roupa.

Giysilerini değiştir.

Guarda tua roupa.

Kıyafetine dikkat et.

- A roupa dela era usada.
- Sua roupa era usada.

Onun giysileri kullanılmıştı.

- A roupa dele era usada.
- Sua roupa era usada.

Onun giysileri eskiydi.

- Eu lavo roupa nos domingos.
- Eu lavo roupa aos domingos.

Pazar günleri çamaşır yıkarım.

Roupa preta absorve luz.

Siyah kumaş ışık emer.

Estamos trocando de roupa.

Elbiselerimizi değiştiriyoruz.

Tom está lavando roupa.

Tom çamaşır yıkıyor.

Eu troquei de roupa.

- Kıyafetlerimi değiştirdim.
- Giysilerimi değiştirdim.

Poderia estender a roupa?

Çamaşırı asar mısın?

Eu só tenho roupa.

Benim yalnızca giysilerim var.

Vocês só vendem roupa?

Sadece elbise mi satıyorsunuz?

Você trocou de roupa?

Giysilerini değiştin mi?

Tom trocou de roupa.

Tom kıyafetlerini değiştirdi.

Tom tirou a roupa.

Tom elbiselerini çıkardı.

Eu tirei a roupa.

- Kıyafetlerimi çıkardım.
- Giysilerimi çıkardım.

Sua roupa era usada.

Senin giysilerin kullanıldı.

- Eu tenho que trocar de roupa.
- Tenho que trocar de roupa.

- Kıyafatlerimi değiştirmeliyim.
- Elbiselerimi değiştirmek zorundayım.

Tom passou a roupa dele.

Tom elbiselerini ütüledi.

Traga-me a minha roupa.

Bana elbiselerimi getir.

Você está belíssima nessa roupa.

Sen bu elbiseler içinde çok güzelsin.

Tom está dobrando sua roupa.

Tom çamaşırlarını katlıyor.

Você já lavou a roupa?

Çamaşırları yıkadın mı?

Esta roupa gruda na pele.

Bu kumaş cildine yapışır.

Ele atirou à queima-roupa.

O, çok kısa mesafeden ateş etti.

Tom lavou muita roupa hoje.

Tom bugün bir sürü çamaşır yıkadı.

Eu preciso trocar de roupa.

Giysileri değiştirmem gerekiyor.

Eu só trago roupa usada.

Yalnızca kullanılmış kıyafetler getiriyorum.

Nós estávamos levando roupa demais.

Çok fazla giyeceğimiz vardı.

- Fui para casa trocar de roupa.
- Eu fui para casa para trocar de roupa.

Elbiselerimi değiştirmek için eve gittim.

Lavar roupa é uma tarefa árdua.

Çamaşır günlük ev işidir.

Eu tenho de lavar roupa hoje.

Bugün çamaşırımı yıkayacağım.

Jane tem muita roupa para lavar.

Jane'in yıkanacak çok giysisi var.

Esta roupa deveria ser jogada fora.

Bu gelenek ortadan kaldırılmalıdır.

Você tem uma roupa de banho?

Bir mayon var mı?

O que você acha dessa roupa?

Bu kıyafetle ilgili ne düşünüyorsun?

Você precisa remendar a sua roupa.

Giysini onarmalısın.

Mamãe me fez uma roupa nova.

Annem bana yeni bir elbise yaptı.

Ele também projetou uma roupa de mergulho

Bir dalış kıyafeti de tasarlamış

Preferia não gastar tanto dinheiro em roupa.

Elbiselere çok para harcamayı tercih etmiyorum.

Mary não tem tempo para lavar roupa.

Mary'nin çamaşır yıkamak için vakti yok.

Por que você está trocando de roupa?

Neden giysilerini değiştiriyorsun?

- Ela tirou a roupa.
- Ela se despiu.

O giysilerini çıkardı.

Minha mãe me fez um roupa branca.

Annem bana beyaz bir elbise yaptı.

Tom sempre comenta sobre a minha roupa.

Tom her zaman elbiselerim üzerinde yorum yapar.

Como você troca de roupa tão rápido?

Elbiselerini nasıl bu kadar çabuk değiştiriyorsun?

Onde eu devo colocar minha roupa suja?

Çamaşırımı nereye koymalıyım?

Encomendei esta roupa de banho da França.

Bu mayoyu Fransa'dan sipariş ettim.

A roupa dele está fora de moda.

Onun elbiselerinin modası geçmiştir.

Minha mãe lava roupa todos os dias.

Annem her gün çamaşır yıkar.

Tom e Mary penduraram a roupa juntos.

Tom ve Mary çamaşırhaneyi birlikte kapattılar.

Você está tirando a roupa nua na tela?

çıplak mı çıkarıyorsun ekrana?

Tom tirou a roupa e colocou o pijama.

Tom elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.

Está muito calor; esta roupa vai te matar!

Çok sıcak. Bu elbiseler seni öldürecek!

Tom ainda está vestindo a roupa de trabalho.

Tom hâlâ iş elbiseleri giyiyor.

Ele pulou na água com roupa e tudo.

Elbiseleriyle suya atladı.

Esta roupa está suja e precisa ser lavada.

- Bu giysi kirli ve yıkanmalıdır.
- Bu elbise kirli ve yıkanması gerekiyor.

A criança desaparecida foi identificada por sua roupa.

Kayıp çocuk giysilerinden tespit edildi.

Tom está em seu quarto, trocando de roupa.

Tom, odasında, giysileri değiştiriyor.

Pedi a Tom que estendesse a roupa lavada.

Tom'un çamaşırhaneyi kapatmasını istedim.

Que tipo de roupa você comprou para as crianças?

Çocuklar için ne tür giysiler aldın?

Trouxemos-lhe a roupa do seu filho completamente ensanguentada.

Ona oğlunun tamamen kana bulanmış giysisini getirdik.

Tenha cuidado para não rasgar sua roupa nesse prego.

O çivide giysilerini yırtmamaya dikkat et.

Ontem, Mary arrumou a casa e lavou a roupa.

Dün Mary evi temizledi ve giysileri yıkadı.

Tom fechou as cortinas antes de tirar a roupa.

Tom soyunmadan önce perdeleri kapattı.

O Tom está usando a roupa que usou ontem.

- Tom dün giydiği aynı elbiseleri giyiyor.
- Tom dün giydiğini giyiyor.

Precisamos de comida, roupa, e uma casa para viver.

Yaşamak için yiyecek, giyecek ve bir eve ihtiyacımız var.

Todos nos lembramos do guarda-roupa Fuat de qualquer maneira

gardrop Fuat'ı hepimiz hatırlarız her halde

Nesta foto, vale ressaltar que a roupa é completamente diferente.

Bu fotoğrafta ise tamamen kıyafeti farklı olması dikkatleri üzerine çekiyor

Ele não tinha outra roupa senão aquela que tinha vestida.

Üstündekilerden başka giysisi yoktu.

A maleta não continha outra coisa além de roupa suja.

Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.

Ele me disse à queima-roupa que eu estava despedido.

Doğrudan doğruya bana kovulduğumu söyledi.

O Tom lava roupa pelo menos uma vez na semana.

Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.

- Eu escondi no roupeiro.
- Eu me escondi no guarda-roupa.

Dolaba saklandım.

Esta roupa é de meu colega de trabalho, não minha.

Bu kıyafetler benim iş arkadaşımın, benim değil.

Eu lavo sempre a minha roupa ao fim-de-semana.

Ben her zaman hafta sonunda kıyafetlerimi yıkarım.

Tom pôs as roupas sujas dele no cesto de roupa.

- Tom kirli çamaşırlarını kirli sepetine attı.
- Tom kirli giysilerini çamaşır sepetine koydu.

- Eu gostaria de me trocar.
- Eu gostaria de trocar de roupa.

Giysilerimi değiştirmek istiyorum.

Não há nenhuma regra especial sobre qual roupa nós devemos usar.

Hangi elbiseleri giymemiz gerektiği hakkında özel kurallar yok.

- Ela veste-se com o mesmo tipo de roupa que sua irmã.
- Ela veste-se com o mesmo tipo de roupa que a irmã dela.

Kız kardeşiyle aynı beden giyer.

A lã das ovelhas é usada para fazer roupa quente há séculos.

Koyunların yünleri yüzyıllardır giysi yapımında kullanılır.

Kaikai está usando roupa azul para ir para o jardim de infância.

Kaikai, anaokuluna gitmek için mavi kıyafetler giyiyor.

Eu não consigo cortar minhas unhas e passar roupa ao mesmo tempo!

Aynı anda tırnaklarımı kesip ütü yapamam!

- Ela gasta imenso dinheiro em roupa.
- Ela gasta muito dinheiro com roupas.

Kıyafet için çok para harcar.

Tom mostrou para a Mary como usar a máquina de lavar roupa.

Tom çamaşır makinesini nasıl kullanacağını Mary'ye gösterdi.

- Sami foi baleado de muito perto.
- Sami foi baleado à queima-roupa.

Sami yakın mesafeden vuruldu.

Tenho de escolher uma peça de roupa que não me importe de perder.

Kaybetmeyi göze alabileceğim bir giysi parçası almalıyım.

- As suas roupas estão imundas.
- Tuas vestes estão imundas.
- Tua roupa está imunda.

Giysilerin kirli.

Eu não posso trocar de roupa. Não há lugar onde eu possa fazer isso.

Giysilerimi değiştiremiyorum. Bunu yapabileceğim bir yer yok.

- Não entre! Eu estou nu.
- Não entre! Eu estou nua.
- Não entre! Eu estou sem roupa.

İçeri girme! Ben çıplağım.