Translation of "Preparar" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Preparar" in a sentence and their turkish translations:

Preparar. Apontar.

Şimdi. Hazır.

Vamos preparar tudo.

Tamam, bunları hazırlayalım.

Preparar, apontar, fogo!

Nişan al. Ateş!

Devemos nos preparar.

Hazırlanmak zorundayız.

Deves preparar-te.

Kendini hazırlaman gerekiyor.

Preparar, apontar, até logo!

Hazır, yerinde, görüşürüz!

Preparar! Apontar! Até já!

Konum al! Hazır! Görüşürüz!

Deveríamos preparar uma armadilha.

Bir tuzak kurmalıyız.

Tom precisa se preparar.

Tom'un hazırlanması gerek.

Vamos preparar tudo e avançar.

Tamam, önce bunu ayarlayıp sonra da işe koyulacağız.

Posso lhe preparar um drinque?

Sana bir içki hazırlayabilir miyim?

Nas suas marcas. Preparar. Já!

Yerlerinize... Hazır... Başla!

Vou preparar-lhe uma bebida.

Sana bir içki hazırlayacağım.

Eu vou preparar um chá.

Çay yapacağım.

- Nas suas marcas. Preparar. Já!
- Uma, duas, meia e já!
- Preparar... apontar... fogo!

- Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
- Yerlerinize... Hazır... Başla!

Eu vou te preparar um café.

Sana biraz kahve hazırlayacağım.

Obrigado por preparar este bolo delicioso.

Bu lezzetli keki pişirdiğin için teşekkürler.

Eu vou te preparar uma bebida.

Sana bir içki yapacağım.

Nos deixe preparar a janta juntos!

Birlikte yemek pişirmemize izin ver.

É assim que costumo preparar peixe.

Genellikle balık pişirme tarzım budur.

Vamos preparar as coisas com antecedência.

İşleri önceden hazırlayalım.

Precisamos nos preparar para o pior.

En kötüsü için hazır olmalıyız.

Eu ajudei a preparar o almoço.

Öğle yemeği pişirmeye yardımcı oldum.

- Minha irmã vai preparar o pequeno almoço.
- Minha irmã vai preparar o café da manhã.

Kız kardeşim kahvaltı hazırlayacak.

É um pequeno escorpião. Vou preparar isto.

Küçük bir akrep. Tamam, bunu hazırlayalım.

Preciso me preparar para a minha apresentação.

Sunumum için hazırlanmak zorundayım.

Tenho que me preparar para o teste.

Sınava hazırlanmak zorundayım.

Eu vou preparar um hambúrguer para mim.

Kendime bir burger alacağım.

É hora de se preparar para dormir.

Yatmaya hazırlanma zamanı.

Devo te preparar algo quente para comer?

Sana sıcak bir yemek hazırlayayım mı?

Você precisa se preparar para o pior.

En kötüsü için kendinizi hazırlamalısınız.

Vamos preparar-nos, pôr o capacete e avançar.

Pekâlâ, hazırlanalım. Kask takıp başlayalım.

Vamos preparar isto e deixar por algumas horas.

Pekâlâ, şimdi bunu kurup birkaç saat bırakacağız.

Ele está a preparar-se para o teste.

O sınava hazırlanıyor.

Eu preciso de mais tempo para me preparar.

Hazırlanmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.

Mary ajudou sua mãe a preparar o jantar.

Mary annesinin akşam yemeği hazırlamasına yardım etti.

Eu devo preparar o café da manhã deles.

- Kahvaltılarını hazırlamalıyım.
- Kahvaltılarını hazırlamak zorundayım.

- Linda vai preparar café.
- Linda vai fazer café.

Linda kahve hazırlayacak.

- Eu ajudarei você a preparar o jantar hoje à noite.
- Eu vou te ajudar a preparar o jantar hoje à noite.
- Vou te ajudar a preparar o jantar hoje à noite.

Bu gece akşam yemeğini pişirmene yardım edeceğim.

Vamos preparar-nos para isto. Prepare-se para saltar.

Pekâlâ, bunun için hazırlanalım. Atlamak için hazır olun.

Vou preparar um vídeo sobre a jornada no tempo

zamanda yolculuk ile ilgili bir video hazırlayacağım sizlere

Você se importaria em preparar algo para a gente?

Bizim için bir şey pişirir misin?

Eu queria ter tido mais tempo para me preparar.

Keşke hazırlanmak için daha fazla zamanım olsa.

Porque temos de nos preparar para a viagem sem regresso.

çünkü dönüşü olmayan yolculuğa hazırlanmak gerekiyor.

Deixe-me preparar uma xícara de café quente para você.

Size bir fincan sıcak kahve yapayım.

Eu tenho que me preparar para a prova de inglês.

İngilizce sınavına hazırlanmak zorundayım.

Assim que você chegar, ele vai preparar algo para comer.

Sen gelir gelmez, o, yiyecek bir şeyler yapacaktır.

Havia muitas coisas que precisávamos fazer para preparar nossa viagem.

Gezimize hazırlanmak için yapmamız gereken birçok şey vardı.

Vou preparar um pouco de salada de frutas para todos.

Herkes için biraz meyve salatası hazırlayacağım.

Nós vamos deixar Mary preparar o jantar para nós hoje à noite.

- Mary'ye bu gece bize yemek hazırlaması için izin vereceğiz.
- Mary'nin bu akşam bizim için akşam yemeği hazırlamasına izin vereceğiz.

Eu acho que é hora de eu começar a preparar o jantar.

Sanırım akşam yemeği pişirmeye başlamamın zamanıdır.

Se uma mãe vai preparar pasta de tomate ou sanduíches para o filho

eğer bir anne çocuğuna salçalı ekmek veya sandviç hazırlayacaksa

Depois de um tempo, Da Vinci também conseguiu fazer anotações e preparar rascunhos.

Bir süre sonra not çıkartma ve taslak hazırlama yeteneğini de elde etti Da Vinci

Preparar um quarto para ser pintado é o passo mais importante do processo.

Boya için bir odayı hazırlama süreçte en önemli adımdır.

Nossa mãe não teve outra opção senão preparar o jantar com as sobras.

Annemizin yemek artıklarıyla akşam yemeği yapmaktan başka seçeneği yoktu.

Mary queria terminar de preparar o café da manhã antes que Tom acordasse.

Mary Tom uyanmadan önce kahvaltı hazırlamayı bitirmek istedi.

- Você acabou de se preparar para sua viagem?
- Você concluiu as preparações para a viagem?

Yolculuk için hazırlıklarını tamamladın mı?

Se eu não for ao supermercado, não poderei preparar nada para comer hoje à noite.

Eğer süpermarkete gitmezsem bu akşam yiyecek herhangi bir şey hazırlayamayacağım.

Todas as manhãs, ela ajuda a sua mãe a preparar o café da manhã na cozinha.

O her sabah annesinin mutfakta kahvaltı hazırlamasına yardım eder.

Não sou estúpido o bastante para escalar uma montanha durante o inverno sem, primeiramente, preparar-me adequadamente.

Kışın, önceden uygun hazırlık yapmadan bir dağa tırmanacak kadar aptal değilim.

Ao se preparar para pintar um retrato, meu amigo tira muitas fotografias para estudar o sujeito de perto.

Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.